SİYASAL İKTİDAR SINIFTA KALDI

16.08.2001

TMMOB, depremin 2. yıldönümünde, "deprem sonrası yaraların sarılması, deprem mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ve güvenli yapılaşma" açısından 2 yılı değerlendiren bir basın açıklaması yapmıştır.

TMMOB, depremin 2.yıldönümünde siyasal iktidarın "deprem sonrası yaraların sarılması, deprem mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi ve güvenli yapılaşma" adına yaptığı tüm icraatlarda sınıfta kaldığını, sonuçları açısından oluşan ülkesel kayıpların ve kriz koşullarının halen sürdürüldüğünü kamuoyunun bilgisine sunmayı görev saymaktadır.

Deprem sonrası iki yıllık süreçte halkımızın dayanışması ile oluşan yardımların, toplanan deprem vergilerinin ve yurtdışından gelen yardımların gerek prefabrik, gerekse kalıcı konutların üretimi sürecinde çarçur edildiği, yaşanan acı bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. BİB‘nda kapalı kapılar ardındaki ihale süreçlerinde, Dünya Bankası kredileri dahil ne kadarlık bir kaynağın savrulup gittiği kamuoyundan gizlenmektedir. Can ve mal güvenliği açısından yıkılması gereken hasarlı binalar "güçlendirme" projelerine terkedilerek, halkımızın çaresizliği ve sefalet koşulları üzerinden yapı üretimi ve denetiminde yeni rant alanları yaratılmıştır. Kalıcı konutların yer seçimlerinde, 1999 öncesi yasak savıcı planlama alışkanlıkları sürdürülmüş , dengeli kalkınma ve bölgesel planlama yine yok sayılmış, ülkemizin %98‘inin deprem kuşağında olduğu gerçeği yine kağıt üzerinde bıraktırılmıştır. Kalıcı konutlar, yapılaşmaya açılmaması gereken bölgelerde neredeyse müteahhitlere peşkeş çekilmiştir. Halkımız kriz boyutundaki sefalet koşullarına terkedilmiş, evsiz, işsiz ve aç bırakılmıştır.

"Güvenli yapılaşma" adına getirilen yapı denetimi düzenlemeleri de deprem sonrası bir başka kaos ortamı yaratmıştır. Bu düzenlemeler ile güvenli yapılaşmanın temel dayanağı olan kamusal denetim yokedilmeye çalışılmış; başta deprem bölgesi olmak üzere yaşadığımız kentler, kamusal denetimin bir ticari faaliyet alanı olarak BIB‘nın yasal düzenlemelerine teslim edilmiştir.

Gerek bu konudaki ilk düzenleme olan 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gerekse bu KHK‘nin Anayasa Mahkemesi‘nce iptalinden sonra, Anayasa Mahkemesi‘nin iptal gerekçelerini bile beklemeden Meclisten jet hızıyla geçirilen 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Yasa; Yapı Denetim Kuruluşlarının kamusal denetimi gerçekleştirmede yetkili kılındığı ve yapı üretimi ve denetimini ticari şirketlerin kazançlarına, kentlerimizi de ranta teslim eden bir politikanın somut bir ürünüdür. 4708 sayılı yasa %98‘i deprem kuşağında olan ülkemizin, gayri safi milli hasılada en yüksek payı olan 19 ilini kapsayarak, bir zamanların deprem mağduru Erzincan gibi kentlerimizi dışlayarak, yapı üretimini ve denetimini sermayenin bir kazanç kapısı yapmayı amaçlamaktadır

Halkımızın enkazları, yaraları ve barınma gereksinimleri üzerinden pazar yaratma politikası, bununla da kalmamış; ranta karşı en güçlü toplumsal dayanak olan hazine arazilerinin satışları yoluyla örtülü bir imar affını da gündeme getirmiş, tarım ve orman arazilerinin ekolojik yaşam ortamlarını ranta açmayı, kaçak kentler kurmayı, kente karşı suç işlemenin kuralsızlık koşullarını yaratmayı hedeflemiştir.

TMMOB 2 yıllık süreçte, gerek prefabrik ve kalıcı konutların yerseçimi, projelendirme ve üretimini gerekse icraatların her türlü toplumsal, ekonomik, yasal, yönetsel boyutlu sonuçlarını değerlendirerek; bilimin, tekniğin ve etiğin, toplum yararına öngördüğü tüm mühendislik ve mimarlık birikimini çeşitli girişimlerle yönetenlere iletmiş, ancak her seferinde siyasi tavırların tutsağı antidemokratik yaklaşımlara maruz kalmıştır.

TMMOB‘nin bugüne dair değerlendirmesi, 2 yıllık süreçte kamuoyuna aktardığı görüşlerinin özüdür.

TMMOB,

Bir doğa olayı olan depremin felaket ve sefalet ortamına dönüşmesine neden olan siyasi iktidar icraatlarını, kamuoyunun önünde hesap vermeye çağırmaktadır.

Deprem bölgesinde halkımızın sefalet, işsizlik ve açlık koşullarına son verilmesini öncelikli bir sorun olarak görmektedir.

Mühendislik Mimarlık hizmetlerinde, bilimin tekniğin insanlık yararına sunumunu olmazsa olmaz bir koşul olarak görmekte, sosyal devletin planlı üretim, dengeli kalkınma, bölgesel planlama gibi unutulmuş araçlarının ivedi olarak yaşama geçirilmesini talep etmektedir.

Bu ülkenin mühendis ve mimarların kamu yararı denetim görevlerinde, bu onurlu görevlerini yerine getiremez koşul ve ortamlara sürükleyen Yapı Denetimi düzenlemelerinin rantçı özüne temelden karşı çıkmaktadır. BİB‘nı 4708 sayılı Yasa‘dan vazgeçerek, yapı sürecinde kamusal denetimi, planlamadan başlayarak projelendirme ve uygulamada etkin bir konumda ele alan bütünlüklü bir imar mevzuatı düzenlemesi konusunda göreve çağırmaktadır.

Yukarıdaki koşul ve ortamların yaratılmasında dün ve bugün olduğu gibi yarın da kararlı bir mücadele içerisinde olacağını, kamuoyunun bilgisine sunmaktadır.
Kaya GÜVENÇ
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı