TMMOB 14 EKİM'DE ALANDA BİR KEZ DAHA UYARACAK: "ORMANLAR HALKIMIZINDIR"
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, 14 Ekim mitinginde siyasi iktidarı bir kez daha uyararak "Yağma yok. Ormanlar halkımızındır" diyeceklerini belirtti. Soğancı, konuya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.
HATIRLARDADIR, UNUTMAMAMIZ GEREKİR:
Siyasi iktidar, 2003 yılında, kısaca "2B arazileri" olarak adlandırılan, 473.000 ha. yerin satışını gündeme getirdi. Anayasa‘nın 169. ve 170. maddelerini değiştirerek 2/B arazilerini satacağını, karşılığında 25 milyar dolar gelir sağlayacağını açıkladı. Konu kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışıldı. Aynı dönemde aralarında TMMOB‘ye bağlı konu ile ilgili Odalarımızın da bulunduğu onlarca meslek örgütü, dernek vb yapılar; 2B konusunun hukuksal, teknik ve sosyal boyutlarını sergileyip kamuoyunu uyarmaya yönelik etkin bir çalışma yürüttü. Siyasi iktidarın tek yanlı yönlendirme çalışmaları bir ölçüde boşa çıkarılmış oldu. Siyasal iktidar, Anayasanın 169. maddesini değiştirme girişiminden vazgeçti. 170. madde değişikliği ise, Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. Siyasi iktidar, veto sonrasında gündeme gelebilecek olan halkoylamasını göze alamadığından konuyu dondurdu.
2/B NEDİR?
Anayasa‘nın 169. maddesine göre; "orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler" ile "31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik ve zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ve şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler" "Orman" sayılmayarak, ormancılık düzeni dışına çıkarılabilmektedir. Bu yerler, 6831 Sayılı Orman Kanunu‘nun 2/B maddesine göre orman dışına çıkarıldığından, buralara kısaca "2B arazileri" denilmektedir.
Anayasa‘nın 170. maddesinde ise; "31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir" denilmektedir.
Orman kadastrosu; 1986 yılında değiştirilmiş olan 6831 Sayılı Orman Kanunu ve aynı kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik kapsamında yürütülmektedir. Ormancılık düzeni dışına çıkarılan "Tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fıstıklık (antep fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları" yürürlükte bulunan 2924 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun‘un 11. maddesine göre orman köylülerine satılabilmektedir.
Ancak IMF‘ci siyasal iktidarın niyeti başkadır:
Siyasal iktidar, Anayasa‘nın 169. maddesinde; "Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre Devletçe yönetilir ve işletilir" şeklinde yazılı olan cümleyi; "Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir" şeklinde değiştirmek istemiştir. Bu yolla ormanlar özelleştirilerek sermayeye açılmak istenmiştir. 170. madde değişikliği ile de; 2/B arazilerinin yalnızca orman köylülerine değil, herkese satılabilmesini amaçlamıştır.
TMMOB 14 EKİM‘DE DE UYARACAK:
"ORMANLARIMIZ HALKIMIZINDIR. YAĞMALANMASINA İZİN
VERMEYECEĞİZ!"
"Orman" niteliğindeki bir yer, "bilim ve fen bakımından" orman niteliğini kaybetmez; kaybettirilir.
Kadastro çalışmaları Orman Kanunu‘nun 7. maddesine göre Orman Kadastro Komisyonlarınca, kimi durumlarda ise 3402 sayılı Kanuna göre kadastro ekiplerince yürütülmektedir. Bir yerin orman niteliğinin tam olarak kaybettirilmesi kararını, 2‘si ormancı teknik eleman olan, 5 kişilik kadastro komisyonu vermektedir. Bu doğru bir uygulama değildir. Komisyonların yapısı, ormancılık bilimi ve tekniğini yerine getirebilecek uzmanlar temelinde değiştirilmelidir.
Toplam 473.000 ha. olan 2/B arazilerinin, ne kadarının konuta açıldığı, ne kadarında sanayinin yapılaştığı, ne kadarının bağ ve bahçe olduğu, ne kadarının mera olduğu, ne kadarının hayvancılıkta kullanıldığı, ne kadarının yeniden ormanlaştığı belirlenmemiştir. Aradan geçen bu süre içinde de bu çalışma hala yapılmamıştır.
Orman kadastrosu bitirilip 2/B alanlarının envanteri çıkarılmadan satış vb. çözümlerin gündeme bile getirilmesi sakıncalıdır. Bütçe açığı gerekçe gösterilerek ormanların satışı düşünülmemelidir.
2/B alanlarının bir bölümü bugün ormanlaşmıştır. Öteki alanlar ise; su ve toprak rejimine zarar vermeme, orman bütünlüğünü bozmama, çevredeki orman ve ilişkili olabilecek diğer ekosistemlerin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeyini düşürmeme koşulları eş zamanlı aranarak değerlendirmeye alınmalıdır.
Ormanların özelleştirilmesi uygulaması geçmişte denenmiş; ormanların yıkımına ve sosyal çalkantılara yol açtığı görülerek bu yanlış yoldan dönülmüştür. Aynı yanlışta ısrarcı olunmamalıdır. Sermayeye, karını maksimize etmesine hizmet eden kelepir arsa satışları, 2/B alanlarından karşılanmamalıdır. 200-300 $ yıllık geliri olan orman köylüsünün 2/B arazisini (göstermelik bir fiyatla bile olsa) satın alamayacağı gerçeği herkes tarafından bilinmektedir.
Kaçak yapılaşmış olan 2/B arazilerinin satışı yoluyla, her türlü güvenlikten yoksun yerleşmelerin de iskânına onay verilmiş olmaktadır.
2003‘den beri yaşanan süreçte yapılan en önemli değişiklik; büyükşehir belediye sınırlarının 50 km‘ye çıkarılarak, pek çok köy ve çevresinde bulunan 2/B alanının, belediye ve mücavir alan sınırları içine katılması yoluyla "kentsel yerleşim"e açılmasıdır. Bu da önemli bir yanlışlıktır.
Ormanlarımıza sahip çıkan mühendisler, mimarlar, şehir plancıları 14 Ekim‘de alanda söyleyecek: "Yağma yok. Ormanlar halkımızındır."
Mehmet SOĞANCI
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı