TMMOB 9. KADIN KURULTAYI "EŞİTLİK İÇİN ÖRGÜTLEN, DİREN, DEĞİŞTİR" TEMASIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

08.12.2025

TMMOB 9. Kadın Kurultayı 6-7 Aralık 2025 tarihinde MMO Eğitim ve Araştırma Merkezi'nde "Eşitlik İçin Örgütlen, Diren, Değiştir" temasıyla gerçekleştirildi.

Kurultayda, Saygı duruşu akabinde İstiklal Marşının okunması sonrası açılış konuşmalarına geçildi. TMMOB Kadın Çalışma Grubu adına Leman Ardoğan ve TMMOB Yönetim Kurulu adına Hanze Gürkaş birer konuşma yaptılar.

Divan Seçimi sonrası Sonuç Bildirgesi Komisyonu ve Önergeler Komisyonu seçimleri gerçekleştirildi. Divan Başkanlığına Serap Özpolat Çete, Divan Başkan Yardımcılığı görevine Aydan Barut ve Ayşegül Ay Uğur, Yazmanlık görevine Yıldız Dide Karsavunoğlu ve Melisa Kaya seçildi.

Önergeler Komisyonunda Sibel Tatar, Betül Ercan, Deren Bayram, Esen Leyla İmren ve Gizem Yaşar görev aldılar. Sonuç Bidirgesi Komisyonundaysa Ayşegül İbici Oruçkaptan, Gülsüm Sönmez, Ayşe Özdemir, Müge Balkış, İlim Ceyhan Alanbay, Gülefer Mete, Arin Zümrüt, Elif Can İliş görev aldı.

TMMOB 9. Kadın Kurultayı'nda ilk oturum çerçeve sunumla başladı. "Dijital Çağda Kadınlar: Teknoloji, Yapay Zeka, Dijital Şiddet ve Yeni Tehditler" sunumu, İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından gerçeklerştirildi. Ardından İKK sunumlarına geçildi. İzmir ve Eskişehir İl Koordinasyon Kurulları sunumlarını gerçekleştirdiler. 

TMMOB 9. Kadın Kurultayı'nda TMMOB'li kadınlar "Eşitlik için Örgütlen, Diren, Değiştir" başlığıyla bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı TMMOB Kadın Çalışma Grubu 2. Başkanı Dilruba Duygu Söylemez okudu. Açıklamanın tam metnine ulaşmak için TIKLAYINIZ.

Basın açıklaması ve öğle arasının ardından 2. Oturum TMMOB'de Kadın Örgütlülüğü Forumuyla başladı. İstanbul ve Mardin İl Koordinasyon Kurulları sunumlarını gerçekleştirdiler. 

Verilen aranın ardından TMMOB’li Kadınların Laiklik, Eğitim, Özgürlük ve Eşitlik Mücadelesi Forumu başladı. Trabzon ve Kocaeli  İl Koordinasyon Kurulları sunumlarını gerçekleştirdiler. 

İlk günün üçüncü forumu "Yerel Kurultaylarda yerellerdeki kadın sorunları üzerinden başlıklar oluşturulması" başlığıyla gerçekleştirildi. Diyarbakır ve Bursa İl Koordinasyon Kurulları sunumlarını gerçekleştirdiler.

TMMOB 9. Kadın Kurultayının ikinci gününde ilk olarak ZMO Kadın Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Kadın Emeği - Malıköy mevsimlik kadın tarım işçileri video gösterimi yapıldı. Ardından  3. Oturumda Önergelerin görüşülmesi ve karara bağlanması maddesiyle önergeler haziruna sunulmaya başlandı. Önergeler üzerine lehte ve alehte görüşler aktarıldı ve sonrasında oylanarak karara bağlandı.

Son Oturumda mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar ve kadın öğrenci üyeler serbest kürsüde konuşma yaptılar. Sırasıyla Deren Bayram, Evrim Aksoy, Özge Özcan Bilgilioğlu, Gönül Kaya, Zeynep Karamanlı, Elif Karcık, Dilruba Duygu Söylemez, Füsun Sümer, Işık Gürbulak, Hanze Gürkaş, Leman Ardoğan ve Elif Can İliş birer konuşma yaptı.

Kurultayın kapanışında Sonuç Bildirgesi Komisyonunun hazırladığı Sonuç Bildirgesi haziruna sunuldu. Hazirun, Divan Kurulu ile Sonuç Bildirgesi Komisyonunun TMMOB 9. Kadın Kurultayı Sonuç Bildirgesi'nin redaksiyonunu yaparak son halini vermesine yetki verdi. Kurultay, TMMOB'nin örgütlü olduğu illerden gelen 262 Kadın Çalışma Grubu üyesinin katılımıyla son buldu.

Kurultayın açılışında TMMOB Kadın Çalışma Grubu adına Leman Ardoğan şöyle konuştu:

Kurultayımızın değerli katılımcıları, Değerli konuklarımız ve sevgili öğrenciler, sevgili gençlik,
Çalışma grubumuz ve şahsım adına hepinizi sevgiyle kucaklıyor ve selamlıyorum. Hoş geldiniz
 
Sözlerime “EŞİTLİK İÇİN ÖRGÜTLEN DİREN DEĞİŞTİR” diye başlamak istiyorum

TMMOB 9. Kadın kurultayımızı,  dünyada ve ülkemizde siyasal ve toplumsal dengelerinin yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı; uluslararası güçlerin çıkar çatışmalarının halklara ağır bedeller ödettiği bir dönemde yapıyoruz.

Dünyadaki ve ülke sınırlarımızda savaşların acı ve insanlık dışı bir sonucu olarak milyonlarca insan yaşamını yitirmekte, kadın kırımı yapılmakta, göçe zorlanarak yerinden edilmekte, tarihi ve kültürel miraslar, kentler ve doğa yok edilmektedir. 
Bütün bunların yanında ülkemizde 2016 yılında başlayan, Doğu ve Güneydoğu kentlerinde seçilmiş belediye eş başkanlarına yönelik kayyum uygulamalarıyla somutlaşan antidemokratik süreç; bugün temel insan hak ve özgürlüklerini hedef alarak, toplumun tüm muhalif kesimlerine, seçilmiş yöneticilere ve demokratik kurumlara kadar genişletilmiştir. 
Gün geçtikçe çoğalan Kadına Yönelik Şiddet; fiziksel, psikolojik, ekonomik, dijital ve toplumsal biçimlerde her gün artarak devam etmektedir.  
TMMOB’nin yıllardır vurguladığı gibi, tek adam rejimi altında hukukun siyasallaşması ve toplumsal muhalefetin susturulması, kadına yönelik şiddeti artıran en temel etkenlerdir. Kadınların varlığı, emeği ve hakları bu rejimin baskıcı politikaları tarafından sistematik biçimde hedef alınmaktadır.
BİZLER, 
- Toplumsal cinsiyet eşitliğini demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olarak görmekte; kadınlara yönelik her türlü şiddetin, baskının ve kadın kırımı vakalarının insanlık suçu olduğunu her ortamda vurgulamaktayız. 
- Kadınların yaşam hakkını, eşit temsiliyetini ve özgür varoluşunu savunmayı; meslek alanında ve toplumsal yaşamda cinsiyet temelli ayrımcılığın her biçimine karşı mücadeleyi temel bir etik sorumluluk olarak kabul ediyoruz.
Verilere göre kadın cinayetleri son dört yılda %38,6 artmış ve 2024 yılında 452 kız kardeşimiz katledilmiştir.
Sadece Ekim 2025’te 19 kadın öldürülmüş, 22 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetmişir. 2025’in ilk 11 ayında 391 kadın canilerce aramızdan koparıldı.
Aynı zamanda; ILO verilerine göre kadınların iş yaşamında eşitsizliğe maruz kaldığını açıkça göstermektedir. Kadınların güvenceli, eşit çalışma koşullarına ulaşabilmesi için Türkiye’nin ILO’nun 190 sayılı “İşyerinde Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni onaylaması şarttır. Eşit işe eşit ücret, kreş hakkı, sendikal örgütlenme ve toplumsal cinsiyet temelli ücret farklarının kaldırılması temel hedef olmalıdır.
Bu hedefler bağlamında; kadına  yönelik her türlü hakların gasp  edilmeye çalışıldığı günümüzde hâlâ çözüm üretmeyen iktidara sesleniyoruz:!
- Şiddeti destekleyen, cinayetleri görmezden gelen, 
- Medeni Kanun’u değiştirmeye çalışan, cezasızlığı destekleyen, 
- Kadınları eğitimden ve kamusal yaşamdan dışlayan; 
- Tek adam yönetiminin gerici, laikliği ve eşitliği yok sayan AKP zihniyetine karşı sesimizi yükseltiyor ve Artık yeter! Diyoruz
Bilinmelidir ki
- Yaşamlarımıza, emeğimize, geleceğimize sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz!
- Eşitlikten, özgürlükten, kazanılmış haklarımızdan vazgeçmiyoruz!
- Bize dayatılan bu gerici karanlığı kabul etmiyoruz.
- Birlikte, omuz omuza direniyoruz. 
- Eşitliğin, adaletin ve özgürlüğün olduğu, kadınların korkmadan yaşadığı bir ülke istiyoruz
- Yaşamak istiyoruz: adil, eşit, özgür ve korkusuz.
Sessiz kalmak suça ortak olmaktır.
BİZLER, Susmuyoruz, korkmuyoruz, yaşamak istiyoruz.
Bu genel bakışa uygun olarak  “Eşitlik İçin Örgütlen Diren Değiştir” üst başlığında 9. Kadın Kurultayını kurguladık.
Kurultayımız 06-07 ARALIK 2025 tarihlerine 2 gün sürecektir.
Benden sonra TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgili HANZE GÜRKAŞ sizlere seslenecektir.  
Kurultayımız 4 oturumdan oluşmaktadır.
 
TMMOB Yönetim Kurulu adına Yürütme Kurulu üyesi Hanze Gürkaş şöyle konuştu:

Sayın Konuklar, Değerli Katılımcılar,
TMMOB’nin aydınlık yüzlü, direngen, dayanışmacı kadınları;

Gericiliğe, yoksulluğa, sömürüye, ayrımcılığa, baskıya ve her türlü eşitsizliğe meydan okuyan; yaşamın her alanında emeğini ve haklarını savunarak direnen sevgili meslektaşlarım…

TMMOB’nin aydınlık yüzlü kadınları;

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgi, saygı ve dayanışmayla selamlıyorum.

Bugün burada, 9. TMMOB Kadın Kurultayı’nda buluşmanın gururunu ve coşkusunu yaşıyoruz.
Bu salonda yalnızca bir kurultayın değil, yıllardır süren kadın mücadelesinin, omuz omuza büyüttüğümüz örgütlülüğün, dayanışmanın, bilginin ve inadın birikimi var.

Yerel kurultaylarla döşediğimiz bu yol, bugün hepimizi ortak bir sözde, ortak bir mücadelede buluşturuyor.

Bu nedenle bugün burada yalnız değiliz; ülkenin dört bir yanında düşünen, tartışan, üreten ve direnen tüm kadın arkadaşlarımızın sesi, umudu ve iradesi bizlerle.

Sözlerimin başında, aramızdan ayrılan tüm meslektaşlarımızı, meslek alanlarımızda, odalarımızda, birliğimizde emek vermiş, mücadele etmiş tüm kadın arkadaşlarımızı saygıyla anmak istiyorum.

Ve yine bu topraklarda, her yeni gün ölüm haberini aldığımız, adı bir haber satırında kaybolan; Bazen “düştü” denilerek, bazen “sevgi bahanesiyle”, bazen de bir mahkemenin tutanak cümlesine sığdırılarak yaşamdan koparılan o kadınlar…;

Bir gazetenin alelade bir sayfasında karşımıza çıkan sıradan isimler değillerdi elbette.
Hiçbiri sıradan bir istatistik, alelade bir başlık değildi.
Her biri bir hikâyeydi, bir nefesti, bir yarın ihtimaliydi.

Her biri bir hayattı, bin tane umuttu.

“Bir kadının yokluğu, bir dünyanın eksilmesidir.”
Biz o eksilen dünyaların hesabını sormaya, onların bıraktığı yerden yürümeye devam edeceğiz.

Onları asla unutmayacağız; adalet mücadelesini, eşitlik mücadelesini, yaşam hakkını her şeye rağmen büyüteceğiz.

Unutmayacağız, Unutturmayacağız ve Vazgeçmeyeceğiz.

Sevgili Arkadaşlar,

Kadın politikalarının oluşturulması, örgütlenmemizin güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin TMMOB örgütlülüğü içinde somut ve kurumsal bir temele oturtulması amacıyla, mimar, mühendis ve şehir plancısı kadınların sorunlarına ve  çözüm önerilerine yönelik olarak, iki yılda bir düzenlediğimiz TMMOB Kadın Kurultayını hep birlikte gerçekleştirileceğiz.

Önceki dönemlerde olduğu gibi, bu dönemde de ülkenin dört bir yanında mücadele eden, kadın mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının sözlerini, itirazlarını, deneyimlerini ve taleplerini buraya taşıyan tüm kadınlara içtenlikle teşekkür ediyorum.

Bu kurultay yalnızca bir buluşma değil; yerelden merkeze uzanan örgütlü kadın iradesinin en görünür halidir.

Hep birlikte yürüttüğümüz bu süreçte emek veren tüm İKK ve oda Kadın Çalışma Gruplarına, TMMOB Kadın Çalışma Grubuna ve katkı sunan tüm arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum.

Değerli Arkadaşlar,

İçinden geçtiğimiz dönem, önceki hiçbir döneme benzemiyor.

Her alanda derinleşen krizler…;

Artan işsizlik, hayat pahalılığı, geçim zorluğu, gençlerin umutsuzluğu, demokratik haklarımıza yönelen sistematik saldırılar, haksızlıklar, hukuksuzluklar…

Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan politik baskılar, kadınların yaşamına ve bedenine yönelik sistematik müdahaleler…

Ekonomik krizin bütün yükünü en çok taşıyanlar yine biz kadınlar…
İşsizlikte, güvencesizlikte, kayıt dışı çalışmada, düşük ücrette her zamanki gibi ezilen yine biz kadınlar…

Ve bir yandan da bakım yüküyle, artan yoksullukla, dijital şiddetle, sosyal medya linç kültürüyle, işyerindeki mobbingle boğuşan milyonlarca kadın…

Bütün bu olumsuzluklar, kadınların yaşamını her zamankinden daha fazla zorlaştırıyor, ağırlaştırıyor.

İktidar, yıllardır sürdürdüğü gerici ve kadın düşmanı politikalarla kadınların eşitlik taleplerini bastırmaya, haklarımızı görünmez kılmaya devam ediyor.

Diğer yandan da 2025 yılını “Aile Yılı “ilan edip, ekonomiyi düzeltmek yerine aileyi düzeltmekten bahsedip, “aileyi güçlendirmeye” odaklanılıyor ama güvenli kreş, güvenceli iş, , eşit işe eşit ücret listede değil.

İlk olarak 2008 yılında yapılan 3 çocuk önerisi anlaşılan o ki;  2025’te enflasyonla birlikte “beş çocuk” seviyesine güncellendi.! Nüfus politikası bile TÜFE’den hızlı artıyor.!

Artık slogan net: “Bir çocuk az, iki yetmez, üç fena değil, dört güzel, beş tam kıvamında!”

Kadınların haklarını değil, aileyi merkeze alan bu anlayış; kadınları görünmez kılıyor, eşitsizliği derinleştiriyor, kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin varlığını yok sayarak toplumu karanlık bir çizgiye sürüklüyor.

Türkiye’de yalnızca 2025 yılının ilk 6 ayında bile erkekler tarafından 136 kadın öldürüldü, 145 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu...

Kadınların öldürülme biçimleri, faillerin cesareti, cezasızlık ikliminin yarattığı pervasızlık, “haksız tahrik” indirimleri, mahkemelerin erkek şiddeti karşısındaki sessizliği, şiddeti daha da büyütüyor; kadınların yaşam hakkını sistematik biçimde gasp ediyor.

Kadın cinayetlerinde her yıl artan rakamlar ortada.

Ama ne yazık ki failin kravat takması hâlâ mahkemede büyük indirim sebebi olmayı sürdürüyor.

Demek ki yıllardır yanlış yere bakmışız…
Meğer adaletin anahtarı hukuk değil, aksesuarmış!

Her yeni dosya, her yeni adli karar bize şunu hatırlatıyor: Devlet yükümlülüklerini yerine getirmedikçe kadınların can güvenliği yoktur.

Oysa hep söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı, bugün hayatta olacak kadınlar vardı.

Bu yüzden bir kez daha ve yüksek sesle dile getiriyoruz:

İstanbul Sözleşmesi yaşatır!

Ve çok önemli bir başka başlık daha.

İnanıyorum ki her fırsatta altını tekrar tekrar çizmeliyiz:
Türkiye, hâlâ ILO’nun 190 sayılı “İşyerinde Şiddet ve Taciz Sözleşmesi”ni onaylamamıştır.

Oysa ILO 190, çalışma hayatında şiddet ve tacizin önlenmesi için uluslararası düzeyde en güçlü mekanizmadır. Kadınların işyerinde güvenli, eşit ve onurlu çalışma hakkı için hayati önemdedir.

Biz TMMOB’li kadınlar, bu sözleşmenin onaylanması için, İstanbul sözleşmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği için, nafaka hakkımız için, 6284’ün etkisizleştirilmemesi için, LGBTİ+’ların yok sayılmaması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Bu ülkenin kadınları için, gençleri için, emeklileri için, emekçileri için, bütün çalışma yaşamı için haklarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Çünkü, “Biz güçsüz ve yalnız değiliz; biz sistem tarafından güçsüzleştirilmeye ve yalnızlaştırılmaya çalışılanlarız.”

Sevgili Arkadaşlar,

Bizler TMMOB’li kadınlar olarak, yalnızca kendi meslek sorunlarımız için değil; ülkenin içine sürüklendiği bu karanlığa karşı da mücadele etme sorumluluğu taşıyoruz.

Çünkü biz biliyoruz ki mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının sorunları toplumun sorunlarından ayrı değildir.

Kadınlara yönelen saldırı ile emeğin güvencesizleştirilmesi arasında, laikliğe yönelik kuşatma ile kamusal alanın tahribi arasında;

Şiddetin artışı ile toplumsal çürüme arasında doğrudan bir bağ vardır.

TMMOB’nin ilerici, toplumcu, kamucu çizgisi, bu saldırılara karşı biz kadınlara güçlü bir dayanışma, güçlü bir mücadele ve güçlü bir söz zemini sunuyor

Yerelden merkeze kurduğumuz bu dayanışma ağı, yalnızca kadınların değil TMMOB’nin bütünlüğünü de güçlendiriyor.

Sizlerin de bildiği gibi, TMMOB örgütlülüğü içinde kadın mücadelesinin kurumsallaşması için uzun yıllardır büyük bir emek veriyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz her kurultay, aldığımız her karar, her toplantı, her eylem kadınların söz hakkını, karar hakkını, iradesini büyüten bir zemindir.

Kadın mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının yaşadığı sorunları görünür kılan; bu sorunlara çözüm üreten, eşitlik mücadelesini güçlendiren bir zemin.

Ülkenin içinde bulunduğu baskı ortamına, gericileşmeye, tek adam rejimine karşı TMMOB’nin laik, kamucu, demokratik çizgisini kadınların sesinden yükselten bir zemin.

Ve bizler, kadın düşmanı politikalara, gerici dayatmalara, şiddeti meşrulaştıran düzenlere karşı durmanın yolunun, örgütlü kadın mücadelesinden geçtiğini çok iyi biliyoruz.

Bu nedenle bir kez daha yüksek sesle söylüyoruz:

Haklarımızdan, eşitlikten, özgürlükten vazgeçmiyoruz.

Emeğimizden, bedenimizden, kimliğimizden elinizi çekin diyoruz.

Ve hangi şart altında olursa olsun mücadelemizi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.

Değerli Arkadaşlar,

Bu kurultayın tartışmaları, yerellerden yükselen deneyimlerle birleşerek TMMOB’de kadın mücadelesini daha da büyütecek.

Dayanışmamız güçlenecek, örgütlülüğümüz pekişecek, sözümüz daha gür çıkacak.

Bu inançla hepinizi tekrar sevgi, saygı ve dayanışmayla selamlıyorum.

Eşitlik için örgütlen, diren, değiştir.!

Yaşasın kadın dayanışması!
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Yaşasın TMMOB, Yaşasın Kadın Örgütlülüğü!