TMMOB BİLİRKİŞİLİK ÇALIŞTAYI/19 Aralık 2015/ ANKARA

21.12.2015

Değerli Konuklar,

Sevgili Arkadaşlar,

 

Öncelikle hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

2014 yılsonu itibariyle üye sayısı 467.000’e ulaşan ve ülkemizdeki mühendisleri, mimarları, şehir plancılarını temsil eden Birliğimiz ve bağlı 24 odamız bilirkişilik alanında da önemli görevler ve sorumluluklar üstlenmektedir.

Bir kamu hizmeti olan bilirkişilik görevini yerine getirirken, mesleki bilgi ve deneyimin meslek onur ve haysiyetine yaraşır biçimde ve kamu yararının öne konularak yerine getirilmesi konusunda üzerimize düşen görev ve sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu yönde bağlı odalarımız ile birlikte pek çok çalışma yürütüyoruz.

Bu Çalıştay da bu çabalarımızın bir ürünüdür. Çalıştayın düzenleyicisi olan Bilirkişilik Çalışma Grubuna bu çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum.

Sevgili Arkadaşlar,
Bilirkişilik kurumu bizi neden ilgilendiriyor?

Bilirkişilik, bir hukuk konusu olmakla birlikte, uyuşmazlık konusu mühendislik ve mimarlık alanı ile ilgili ise bu soruna TMMOB ve Odalar ilgisiz kalamıyor ve kalmamalıdır da. Çünkü, uyuşmazlık konusundaki olgu sorununu irdeleyen mühendis ya da mimar mesleki birikimini, etik ilkelerini, bağımsızlığını, objektifliğini, yeterliliğini olgu sorununa yaklaşımında ve çözümünde gösterir. Bu nedenle, meslek kişinin bilirkişi olarak görevlendirmesini sağlayan temel unsur olduğundan bilirkişilik aynı zamanda mesleki hizmettir.

Gerek hukuk gerekse ceza muhakemesi hukukunda bilirkişi, çözümü uzmanlık veya özel ya da teknik bilgiyi gerektiren hususlarda görüşüne başvurulmak üzere hakim veya savcı tarafından görevlendirilen tarafsız kişiler olarak tanımlanır. Bu tanımdan hareket edecek olursak; bilirkişi olarak atanan mühendisin, mimarın veya şehir plancısının kendi çalışma alanının bilgisiyle donanmış olması ön kabuldür. Tarafsız ve uzman olan bu kişi, olgu sorununu teknik ve bilimsel olarak ortaya koyacak ve olayın çözümünde adalete uygun bir karar oluşturulmasına yardımcı olacaktır.

Bilirkişilik kurumu hukuk ve ceza normlarında belirlendiği gibi mi işliyor?

Bu soruya olumlu yanıt verebilseydik bu sempozyuma ihtiyaç duyulmayacağı kuşkusuzdur. Bilirkişilik sorunu, yargı sorununun yalnızca bir yüzünü oluşturmaktadır.

Bilirkişilik, adaletin sağlanmasında her zaman büyük önem taşımıştır. Bu nedenle kamusal bir görevdir. Hukuk kuralları ne kadar doğru uygulanırsa uygulansın, hâkime bilimsel ve teknik bilgiyi veren bilirkişi o konuda uzman ve tarafsız değilse gerçek adaletin sağlanamayacağı açıktır. Ne yazık ki; bugün ülkemizde bilirkişilik görevi yürüten kişilerin çoğu; özel ve teknik bilgi, birikim ya da donanımdan yoksundur. Bilirkişi inceleme ve raporlandırmalarının aylar alabildiği, farklı bilirkişi görüşleri nedeniyle, aynı konuda görülen davalarda çelişkili kararlar verilebildiği görülmektedir.

Bilirkişi seçimlerine ilişkin yasal düzenleme eksiklikleri, meslek mensuplarının uzmanlık alanlarına dikkat edilmemesi, çalışma ilke ve sorumluluklarının ortaya konulmaması, bilirkişi ücretlendirmelerinde ölçütlerin bulunmaması, bilirkişiliğin kişiler için bir yan gelir aracı olarak görülüyor olması; hukuksal ve bilimsel amacının dışında kullanılması sonucunu yaratmaktadır.

Özellikle bilirkişilerin seçiminde, uzmanlıkların belirlenmesi anlamında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Kendi örgütüm ile ilgili söylemem gerekirse; odalarımıza kayıtlı olmayan, mesleki sicili bilinemeyen, uzman olup olmadıkları tartışmalı kişiler Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Adli Yargı Komisyonları listelerinde kontrol ve denetim dışı bir şekilde bilirkişi olarak yer alabilmekte, hazırladıkları raporlar ile yargılamayı olumsuz etkileyebilmektedirler. Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince çıkarılan yönetmelik, hukuk davalarında kontrol ve denetimi bir nebze mümkün kılmakla birlikte,  uygulamacılar elinde yetersiz kalmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 268. maddesince yayımlanan Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik de eksik uygulanmaktadır. Odalardan alınmış “Bilirkişilik Eğitim Belgesi” İl Adalet Komisyonu tarafından istenmemektedir. Oysa, etik ilkelerin hayat bulması için bu yetki belgelerinin istenmesi elzemdir. Uzmanlık alanlarının belirlenmesinde meslek odalarının görüşünün alınması da hayati önem taşımasına rağmen bu konuda da görüş sorulmamaktadır. Hala bir inşaat mühendisinden veya şehir plancısından mimarlık alanında, -ya da tam tersi- görüş istenebilmektedir. Meslek mensupları da kendi uzmanlık alanına girmediğinden görevlendirmeyi reddetme gibi bir yola gitmemektedirler.  

Bu durumda doğru karara ışık tutması beklenen raporlar yerine, teknik ve bilimsel doğruluğu tartışılacak raporlarla bilirkişilik konusunda güven vermeyen bir ortam yaratılmaktadır. Bu ortam, işinin uzmanı ve mesleki değerlere sahip kişilerin bu alandan uzak durmasına, yaratılan olumsuz imajın bir parçası olarak zarar görmemek için bilirkişilik yapmada isteksiz davranmalarına neden olmaktadır. Bundan ise en çok yargı süreci ve adalet mekanizması zarar görmektedir.

Sevgili Arkadaşlar,

Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren bir çalışma anlayışı içerisinde olan TMMOB, duyarlı ve sorumlu anlayışıyla bilirkişiliğe ilişkin yargıda yaşanan sorunların her zaman farkında olmuş ve bu konuda çalışmalar yürütmüştür. Bugüne kadar düzenlenen sempozyum, seminer ve eğitimlerle meslek mensupları bilgilendirilmiş, aynı zamanda da TMMOB bilirkişilik mevzuatını oluşturma çalışmaları sürdürülmüştür. Yapılan çalışmalar ve elde edilen birikim sonucunda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bilirkişi Yönetmeliği 5 Mayıs 2005 tarihli ve 25806 sayılı Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle TMMOB; yargı sistemimizde yaşanan bilirkişilik sorununun çözümünde, kendi üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bu alanda önderlik ettiğimizi alçakgönüllüğü bir yana bırakarak rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB ve Odalarımız tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda kamulaştırma alanındaki bilirkişiliklerde sorunlar minimum düzeye inmiş iken, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin Yasa ile bu alana müdahale edilmiş ve bu alanda Değerleme Uzmanları Kuruluşlarına öncelik verilmiştir. Bilirkişilik bir meslek olmamasına karşın, kamulaştırma davaları kar amacı güden kuruluşlara teslim edilmiştir. Bilirkişiliğin amaçlarına aykırı bir düzenleme yasa maddesi olarak karşımızda durmaktadır.

Adalet Bakanlığı, Bilirkişilik Kurumunu disipline etmek amacıyla Bilirkişilik Kanun Taslağı hazırlamış ve bu taslak hakkında görüş istemiş ve toplantılar yapmıştır. Ancak bu yasa taslağının kabulü halinde,  adil yargılama ilkesine aykırı kararların hızla çoğalacağına ilişkin kaygılarımız vardır. Çünkü taslakta, bilirkişileri memurlaştıracak yani Bakanlığı amir konuma getirecek mekanizmalar ve hükümler mevcuttur. Bu konu bu çalıştayın da ilgi alanlarından biri olacağından fazlaca içeriğe girmek istemiyorum.

Adaletin yerine getirilmesinde yargıya doğrudan katkı sunan Birliğimiz üyeleri bilirkişilerin, uzmanlıkları ve sahip oldukları değerler doğrultusunda, bu alanda gereken özeni ve duyarlığı göstereceğine olan inancımla; çalıştayın verimli geçmesini diliyor ve hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

 

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı