TMMOB ÇEVRE SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

09.06.2007

TMMOB Çevre Sempozyumu, 8-9 Haziran 2007 tarihlerinde Küba Cumhuriyeti Çevre Ajansı Başkanı ve Venezüella Bolivar Cumhuriyeti Büyükelçisi ile, Türkiye‘de farklı alanlarda ve farklı kuruluşlarda çalışmalar yapan bilim insanları ve uzmanların katılımıyla Ankara‘da Milli Kütüphane Konferans Salonu‘nda gerçekleştirilmiştir.

TMMOB‘nin bu alanda düzenlediği kapsamlı ilk etkinlik olan Çevre Sempozyumu‘nu, Çevre ve Orman Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, İller Bankası gibi kamu kurum ve kuruluşlarından çeşitli sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve sendikadan yaklaşık 300‘e yakın kişi izlemiştir. Sempozyum‘a ayrıca çevre sorunlarının yaşandığı ve toplumsal muhalafetin yükseldiği yörelerden Sinop‘tan Kahramanmaraş‘a katılımlar olmuştur. Sempozyum‘da; doğal varlıklar, sürdürülebilir gelişme politikaları, Avrupa Birliği süreci, toplumsal çevre hareketleri, ulusal ve kentsel çevre sorunları ile çevre olgusunun küresel bir nitelik taşıması nedeniyle bazı ülke deneyimleri ele alınmıştır.

Sempozyum, çevre alanında dünyada ve ülkemizde yaşanan sorunları ve bu alandaki "politikaları" masaya yatırmış, karar vericilere ve uygulayıcılara sorunun çözümü yönünde bir yol haritası oluşturulmaya çalışılmıştır. Çevre Sempozyumu, ilgili kurum ve kuruluşların çevre alanındaki birikimlerinin toplamından, ortak bir enerji oluşturmayı ve bu bağlamda sorunu "politik" yansımaları ile ele almayı önemsemiştir.

Çevre Sempozyumu, bu kapsamda, değişik sektörler itibarı ile çevre politikası kavramının ne olması gerektiği üzerine tartışmayı ve buradan hareketle, kamu ve toplum yararını öne çıkaran bir çevre politikası için ipuçlarını ortaya çıkarmıştır.

Çevre Sempozyumu, bilimsel ve teknolojik üretimlerin paylaşılmasının yanı sıra, çevre sorunlarının muhatabı olan yöre insanlarını da etkinlik sürecine katmayı önemli bir sorumluluk olarak görmüştür. TMMOB‘deki bilgi birikiminin, yıllar içinde oluşmuş politika ve yaklaşımların çevre sorunları alanındaki yansımalarının toplumla buluşması ve bu noktada geleceğe, yaşama dair ortak karar ve politikaların oluşturulması yönünde, sempozyumla birlikte önemli bir adım atılmıştır.

Çevre Politikaları ana temasının işlendiği TMMOB Çevre Sempozyumu‘nda, değişik ülke deneyimleri ile Türkiye‘nin çevre durum ve performansının da karşılaştırılması olanağı oluşmuştur. Bu noktada, Küba ve Venezüella deneyimleri, şöyle bir gerçekliği ortaya koymuştur;

Çevre, bir ülkenin toplumsal gelişmişliği ve geleceği için en önemli ve yaşamsal olgudur. Bu bağlamda, çevre örgütlenmesi ve çevre mevzuatı, katılımcı bir çevre yönetimi, toplumsal değerleri ve doğal varlıkları, önemli ve öncelikli kılan bir çevre politikası ile mümkündür.

Kapitalist sürdürülebilir kalkınma söylenceleri yerine, ekolojik demokratik planlamaya dayanan, çevre, doğa ve sosyal gelişme arasında uyumu temel alan, hakçalık ve eşitlik ilkesine dayanan "sürdürülebilir gelişme" mümkündür. Böyle bir temel politika, gelecek kuşakların hak ve değerlerinin korunması, geliştirilmesi açısından da kaçınılmazdır.

Sermaye birikiminin evrensel ve ülkesel özellikleri büyük ölçüde ortaktır: Emek ve doğa sömürüsü. Çevre koruma kaygısı ve etkinlikleri emeğin ve doğanın kullanımıyla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili tüm yaşama alanlarına içselleştirilmelidir. Bu gereğin öncelikli koşulu siyasetin dışlanması değil, siyasetin dönüştürülmesidir. Başta işçi sendikaları, üretici örgütleri ve meslek kuruluşları olmak üzere tüm yaşam savunucuları, uğraşlarını bu doğrultuda yoğunlaştırmalıdır. Açıktır ki bu amaçla da, tüm emekten, doğadan yana yaşam savunucuları gerektiğince yetkinleşmelidir.

Bugün dünyamız, iklim değişimi, kuraklık, açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalmanın yanında savaşların, doğal varlıkların ve kaynakların sınırsız kullanımı ile yüz yüze gelmiştir.

Bu arada ülkemizin, yeni bir genel seçim sürecine girdiği bir kesitte, Türkiye‘nin birçok yöresinde çevresel yıkım ve tahribatlar yaşanmaktadır. Nükleer güç santrallerinin yapımı yönündeki ciddi girişimler, AB uyum sürecinin çevre örgütlenmesi ve tüzesinde yarattığı karmaşa, ormancılık alanında 2B ve 2A olarak bilinen, orman alanlarının tahribi yönündeki "resmi girişimler", meralara yönelik yağma, kentsel dönüşüm, madencilik alanındaki sorunlar, tarihi ve kültürel mirasımızın değişik yatırım ve kararlarla yok edilmesi yönündeki "çabalar", çimento fabrikalarının yarattığı çevresel kirlilik, tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla kullanım ve tahsisi, doğadaki canlıları öldüren, toprağın vasfını bozan, içme sularına karışarak sağlık sorunları oluşturan genetiği değiştirilmiş tohum ve gıdalar, aşırı kâr amacıyla bilinçsiz kullanımı teşvik edilen sentetik gübreler, pek çok yörede tehlikeli atık depolama alanlarının oluşması karanlık bir fotoğrafı ortaya koymaktadır.

Tüm bu süreçler, "sürdürülebilir kalkınma" söylenceleri ve AB uyumu altında gerçekleşmektedir...

TMMOB Çevre Sempozyumu, bu gerçekleri bir kez daha ortaya çıkarırken, yapılması gerekenin bir yüzleşmenin ötesinde, önce doğa önce insan anlayışı ile mücadele etmek olduğunu tespit etmiştir.

Karamsarlığı Daha İyi Zamanlara Bırakarak, Yaşanabilir Bir Dünya ve Türkiye Umudu İle....

TMMOB Çevre Sempozyumu Düzenleme Kurulu