TMMOB DÜNYA GAZETESİNE "DÜZELTME VE YANIT" GÖNDERDİ
TMMOB Dünya Gazetesi'nin 6 Eylül 2007 tarihli nüshasının 7. sayfasında yeralan "Kalkınma ajanslarından yatırıma 300 milyon YTL" başlıklı haber nedeniyle gazeteye düzeltme yazısı gönderdi.
DÜZELTME VE YANIT
Gazetenizin 6 Eylül 2007 tarihli nüshasının 7. sayfasında "Kalkınma ajanslarından yatırıma 300 milyon YTL" başlıklı haberde, gerek analizler gerekse konuya ilişkin yapılan görüşmelerde kullanılan dil ve yaklaşım, bizde ciddi endişeler doğurmuştur. Bu yaklaşımın eleştiri hakkı, basın özgürlüğü ile ilintisi olmadığı açıktır. Çünkü, bu yaklaşımın bağrında taşıdığı tehlike, eleştiri ve basın özgürlüğünü de içinde barındıran demokratik hukuk devletinin içselleştirilmemiş oluşu ve herkese göre bu kavramların bir içeriğe sahip olmasıdır.
Anılan yazı iki ana tema üzerine kurulmuştur. Birincisi, Türkiye kalkınma ajansları ile kalkınacaktı ancak TMMOB ve yargı buna engel oldu, ikincisi yargı kalkınma ajanslarını iptal ederse siyasal iktidar yeni bir yasa çıkarır, herkes yoluna devam eder. Her iki vurgu da çok tehlikelidir. Ülkemiz kurucuları, yönetim biçimi olarak Avrupayı model almışlardır. İdare hukuku yönünden ise Fransa model alınmıştır. Bu modelde güçler ayrılığı ilkesi olmazsa olmazlar içinde önemli bir yer tutar. Batı tipi bir demokraside, hangi vali, kamu görevlisi ve demokrasiyi içine sindirmiş sıradan bir birey, yargı kararının hukuka karşı hileyle by pass edilebileceğini söyleyebilir. O zaman yargı neden vardır? Hak arama özgürlüğü içinde ifade bulan dava açma hakkı niçin tanınmıştır? Anayasa‘nın 138. maddesinin anlamı nedir?
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri yargı kararlarına riayetsizliğin kamu gücü kullananlar tarafından yapılıyor olmasıdır. Yargı kararlarına uymama tüm topluma sirayet etmiş durumdadır. Bu konuda basının da sorumlu olduğu açıktır. Demokratik rejimlerde, basının gücü yabana atılabilir bir güç değildir. Bu nedenle, basının tarafsız olması gerekir. Nesnel ve tarafsız olmak durumunda olan basının, demokrasinin temeline dinamit koyacak tavırlardan uzak olması kendi geleceği kadar toplumun geleceği için de elzemdir.
Yanıta konu yazıda, sermaye çevrelerinin görüşleri ve önerileri ibret vericidir. Yargı kararını etkisiz kılabilmek için önerilen yasa ve Anayasa değişikliği, sermaye veçhesinden karın toplumun geleceğinden daha önemli bir yere sahip olduğu açık. Sermaye çevrelerinin, ajans müdürlerinin ve valilerin açıklamalarının, devam eden bir davada baskı unsuru olduğu tartışmadan uzaktır. Üstelik yazıda yasalara göre suç olan, yargı kararının konusuz bırakılmasına ilişkin öneriler de sunulmaktadır.Yargı üzerinde oluşturulan bu baskıya yayınızın elçilik etmediğini söyleyebilmek de olanaklı olmasa gerek.
Kalkınma ajanları adı altında, genel bir kalkınma planından yoksun, kentlerin, bölgelerin geleceği yabancı-yerli sermayeye terk edildiği, kamu denetiminin ortadan kalktığı, projelerin Başbakanlık bünyesinde kurulu 30 kişilik ekibin taktirinde olduğu bir yapının kamu yararına ve ülke realitelerine uygun olmadığı açıktır. Açtığımız davanın takipçisi olacağımızı ve yapılacak hukuka karşı hilelere de karşı duracağımızı kamuoyuna duyururuz.
Hakan GENÇ


