TMMOB, DÜNYA GAZETESİNE TEKZİP VE DÜZELTME YAZISI YOLLADI

İHTARNAME

Keşideci : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Atatürk Bulvarı No:131/9 Bakanlıklar-ANKARA

Vekili : Av.Nurten Çağlar Yakış
(Aynı adres)

Muhatap : Dünya Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü
100. Yıl Mah. Matbaacılar Sitesi Yanı
34440 Bağcılar/İSTANBUL

Konu : Düzeltme ve cevap hakkı kullanımı istemidir.

12/04/2006 tarihli Dünya gazetesinin 2. sayfasında "Kendine güvenen korkmaz.." başlıklı ve Burhan Özfatura imzalı yazıda yer alan hususlara ilişkin olarak açıklama yapılması gerekli görülmüştür.

Anılan yazıda, TMMOB‘a "kendini milli iradeden üstün sayan mihrak", "kendini dokunulmaz saymakta" ve "ahlaka/hukuka/dürüstlüğe aykırı bir haliniz yoksa, niçin bu tavrı sergilemektesiniz" gibi suçlayıcı ithamlar yöneltilmiştir. Müvekkil Birliğin "Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ve Başvuru Usul ve Esasları hakkında Yönetmeliği"n iptali istemiyle dava açması, hukuk devletinde olağan bir durumdur. Ancak, yazar anılan Yönetmelik hakkında verilen yürütmenin durdurulması kararı ( Danıştay 8. Daire 2005/3140 Esas) karşısında, müvekkil Birliğe karşı eleştiri hakkıyla bağdaşmayan suçlayıcı isnatlarda bulunmuştur. Yazarın ithamları basın ilkeleri ve ahlakı yönünden objektif eleştiri hakkının kullanımı çerçevesinde bir yazı olmadığından, anılan yazıyı düzeltme ve yanıt verme zorunluluğu doğmuştur.

Ekte sunmuş olduğumuz düzeltme ve yanıt metninin, Basın Yasası‘nın gösterdiği biçim ve koşullara uyularak yayınlanmasını, yayımlanmaması durumunda şikayet ve dava yoluna başvuracağımızı bilgilerinize sunarım.

Sayın Noter; Üç nüshadan ibaret ve eklerinin bir nüshasının muhataba tebliğini, tebliğ şerhli bir nüshasının tarafımıza verilmesini ve bir nüshasının da dairenizde saklanmasını rica ederiz. Saygılarımla.

TMMOB Vekili
Av.Nurten Çağlar Yakış

DÜZELTME VE YANIT METNİDİR

12/04/2006 tarihli Dünya gazetesinin 12. sayfasında yer alan "kendine güvenen korkmaz" başlıklı Burhan Özfatura imzalı yazıda yer alan hususulara ilişkin açıklama yapılması gerekli görülmüştür.

Öncelikle, "Etik Kurul" üyesi olduğunu belirten yazarın, yazısına hakim olan meydan okuma üslubunu yadırgadığımızı ifade etmek isteriz. Yazar, yazısında iktidarın cesaretsizliğine kızmaktadır. iktidarın "YÖK-Yargı ve Cumhurbaşkanlığı makamı karşısında ezildiğini" ileri sürerek, iktidar önemli işlerle uğraşmadığından(!), Ankara, "kendisini milli iradeden üstün sayan mihraklar doğurmaktadır" demektedir. Bu mihraklara örnek olarak da TMMOB‘u göstermektedir. Yazar, TMMOB, Etik Yönetmeliği‘nin iptali istemiyle dava açtığından dolayı, kendisini dokunulmaz saymaktadır demektedir. Yazar, TMMOB‘a "Peki ama; ahlaka/hukuka/ dürüstlüğe aykırı haliniz yoksa; niçin bu tavrı sergilemektesiniz?" diye de bir soru yöneltmiştir. Bu soruya Basın ilkeleri ve Basın yasası gereğince yanıt verme zorunluluğu doğmuştur.

Yazar, Etik Kurul üyesi ise, öncelikle hukuk devleti ilkesi gereği yargı kararlarına saygı göstermek zorundadır. Anayasa‘nın 125. maddesi gereği her idari işlem ve eylem yargı denetimine tabidir. Bir hukuk sisteminde haklar ve özgürlüklerin temel güvencesi, yönetenlerin, işlem, karar ve eylemlerinin yargı denetimine tabi olmasıdır. Denetimsiz bir yönetimden yazarın deyimiyle ancak "dükalık" doğar. Bu nedenle, iktidarın yayımlamış olduğu, "Etik Yönetmeliği"ni TMMOB‘un yargı denetimine sunmasından daha doğal bir şey olmamasına karşın, Etik Kurul üyesinin bu hakka tahammülsüzlüğü aklın ve hukukun kabul edebileceği bir şey değildir. Yazar, bu yazısı ile siyasal iktidarın atadığı kişilerden oluşan "Etik Kurul"un objektif olamayacağını kanıtlamıştır. Yargı kararına tahammül edemeyenlerin, başkalarını denetlemeye, başkaları hakkında "ahlaki" bir yargıya varıp, bunu da yayımlamaya hakları bulunmamaktadır. Kamu adına bir yetkiyi kullanıp, tabi olduğu hukuku tanımayanlarla kamu yönetiminin sağlıklı işlemeyeceği açıktır.

TMMOB, "Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ve Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği"nin iptalini yargıdan niçin talep etmiştir? Birincisi, Kurul üyelerinin tümünün siyasal iktidarın istediği şekilde oluşmasıdır. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir Kurul‘un vereceği kararların objektif olamayacağını gerek yaşananlar, gerekse hukuk öğretisi ortaya koymuştur. İkincisi, toplumsal beklenti, yönetimin demokratik, tarafsız ve şeffaf olması iken, bu beklenti "Etik Kurul" ile karşılanmaya çalışılmıştır. Oysa, yapısal sorunlar ahlaki sorgulama ile çözülemez. Kamu kurumlarında yaşanan yolsuzluk, yozlaşma vb. sorunlar idare hukukunun ve yönetim biliminin konusuna girer. Yani idare edilenlerden önce idare edenlerin denetlenmesi gerekir. Bu nedenle bu sorunların çözümü, idarenin şeffaflaşması ve idare edenlerin denetlenmesi ile olanaklıdır. Üçüncüsü, kamu görevlilerinin tabi olduğu disiplin hukukunda, zaten suç olan eylemlerin, etik suç sayılması kamu yönetimini hafife almaktan başka bir şey değildir. Kamu görevlilerine müşteri gözüyle bakan bir sosyal hukuk devleti düşünülemez. Suçların yasallığı ilkesine aykırı olarak Etik Yönetmeliğinde suç ihdası yine hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Dördüncüsü, devletle hiçbir ücret ilişkisi olmayan, seçimle gelip seçimle giden TMMOB ve Oda Yönetimlerinin Etik Kurul‘un denetimine tabi olmasının gerekçesi de tarafımızca anlaşılamadığından, anılan yönetmeliğin iptali istemiyle dava açılmıştır. Danıştay da istemimizi haklı görmüş ve TMMOB ve bağlı Odalar yönünden yönetmeliğin uygulanamayacağı yönünde yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.

Sonuç olarak, kendi iç denetimini Onur Kurulları ve Genel Kurulları aracılığıyla yapan, gerek devlet gerekse kendi Odalarıyla parasal ilişkisi bulunmayan TMMOB ve bağlı Oda Yönetimlerinin, yazarın de içinde bulunduğu taraflı bir Kurul‘un denetlemeye hukuksal ve ahlaksal olarak hakkı bulunmadığı savunmamızı mahkeme haklı görmüştür. Yazar da bu kararı içine sindirmek durumundadır.

TMMOB Genel Sekreter Vekili
M. Hakan GENÇ