TMMOB DÜNYA GIDA GÜNÜ SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

22.10.2018

Gıda Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa düzenlediği, "Gıda ve Tarım’da Dışa Bağımlılık, Açlık ve Yoksullukla Mücadele " başlıklı TMMOB Dünya Gıda Günü Sempozyumu 20 Ekim 2018 tarihinde Ankara‘da gerçekleştirildi.

Sempozyumun açılışında, üç Oda‘yı temsilen Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Zeki Taydaş, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu birer konuşma yaptı.

TMMOB`ye bağlı Odaların, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin, akademisyenlerin, meslektaşlarımızın, üyelerimizin ve öğrencilerimiz katıldığı Sempozyumda, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu "Herkes için Gıda", FAO Gıda Güvenliği Uzmanı Keigo Obara "SOFI 2018 Dünya‘da Gıda Güvencesi ve Beslenme Durumu Raporu", Araştırmacı-Yazar Erhan Ünal "Küresel Planlar ve Tarımda Tekelleşme" ZMO Eski Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gökhan Günaydın "Gıda, Tarım ve Türkiye Ekonomisi" başlıklı birer sunum yaptı. Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Uğurlu`nun yönettiği "Gıda ve Tarım‘da Dışa Bağımlılık-İthalat" başlıklı panelde, Ekonomist Prof. Dr. Aziz Konukman, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Bostan Budak, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu, İktisatçı-Yazar Mustafa Sönmez ve CHP Milletvekili Orhan Sarıbal konuşmacı olarak yer aldılar.

Sempozyum boyunca, Ülkemizde yaşanan açlık ve yoksulluğun temelinde gıda ve tarımda yaşanan dışa bağımlılığın yattığı, insanlarımızın %22`sinin yeterli gıdaya ulaşamadığı, %9`unun ise açlık sınırında yaşadığı ifade edilmiştir. Sempozyuma katılan konuşmacılar, ülkemiz açısından yakın gelecekte yaşanacak en önemli sorun alanının, şu an yaşanan ekonomik krizin tarım ve gıda üretimine yapacağı olumsuz etki olacağını, Ağustos 2018 itibariyle kendini daha çok hissettiren ekonomik krizin geçtiğimiz ay itibariyle tüketici enflasyonunu %25`lere, üretici enflasyonunu %50`lere taşıdığını, artan döviz fiyatlarıyla beraber gübre, mazot, tohum ve zirai ilaçta oluşan yüksek fiyat artışlarının üreticinin karşılayamayacağı duruma geleceğini ve üretimden vazgeçeceğini aktarmış ve bu durumun da ülkemizi önümüzdeki süreçte ciddi anlamda gıda tedariki sorunuyla karşı karşıya getireceğinin altını çizmiştir.

 

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz`ın Sempozyum açış konuşması şöyle:

Değerli Oda Başkanları,
Gıda ve Tarım Örgütü’nün değerli temsilcisi,
Değerli Hocalarım,
Değerli Konuklar

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına dostlukla selamlıyorum. Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarımız tarafından ortaklaşa düzenlenen Dünya Gıda Günü 2018 Sempozyumu’nda aranızda olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Bu yıl “Gıda ve Tarımda Dışa Bağımlılık, Açlık ve Yoksullukla Mücadele” temasıyla gerçekleştirilen bu önemli etkinliğe emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Değerli Katılımcılar

Bugünün TMMOB tarihi açısından önemli bir anlamı var. TMMOB’nin ilk Genel Kurulu bundan 64 yıl evvel 18-21 Ekim tarihleri arasında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde gerçekleştirilmişti. Farklı mühendislik ve mimarlık disiplinlerinden temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirilen ilk genel kurulumuzda, TMMOB tüzüğü kabul edilmiş ve birlik bünyesinde 10 meslek odası kurulmuştur.

TMMOB’nin örgütsel hayatının fiilen başlangıcı olan ilk genel kurulumuzun yapıldığı 18-21 Ekim günleri her yıl Mühendislik-Mimarlık Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle salonda bulunan tüm meslektaşlarımın Mühendislik-Mimarlık Haftasını bir kez daha kutluyorum.

1954 yılından bu yana aradan geçen 64 yıl içerisinde Türkiye’nin teknik gücünü oluşturan mimar, mühendis ve şehir plancılarının sayısı artmış, meslek disiplinleri çeşitlenmiştir. Bugün Birliğimiz bünyesinde 24 Oda, bu Odalara bağlı 213 şube ve 50 İl/İlçe Koordinasyon Kurulumuz bulunmaktadır. TMMOB, 100’den fazla mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden toplam 550 binin üzerinde üyesiyle, Türkiye’nin en büyük mesleki kitle örgütlerinden biridir.

64 yıl önce genel kurul salonunda başlayan örgütlü yapımızın, yıllar içerisinde emek ve demokrasi mücadelesi ile kaynaşmasıyla birlikte, Birliğimizin bugün taşıdığı kurumsal kimliği ortaya çıkmıştır.

Bu kimlik, ülkemizin kalkınma ve sanayileşmesinde bilim ve teknoloji politikalarının önemine vurgu yapan, kamu yararı ve hakça paylaşımdan yana, yurtsever, devrimci, ilerici ve toplumcu geleneğimizdir.

Birliğimiz ve bağlı odalarımız, 64 yıldır, sanayiden planlamaya, kentleşmeden enerjiye, gıda güvenliğinden ormanlara, çevre politikalarından yapı denetime, işçi sağlığından madenciliğe, ulaşımdan iletişime kadar insana ve topluma dair her alanda mesleki bilgi ve birikimimizi emekten, halktan, ülkemizden, meslek-meslektaş çıkarlarından yana kullanmaktadır.

Sevgili Katılımcılar,

TMMOB örgütlülüğüne sahip çıkmak aslında tüm toplumun geleceğini sahip çıkmak demektir. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Mesleğimizin bu özelliği, bizlere toplumsal bir görev ve sorumluluk vermektedir.

TMMOB ve bağlı odaları, geçmişte olduğu gibi bugün de meslek alanları ile ilgili her konuda bilgiyi biriktirmeyi ve kamuoyu ile paylaşmayı ana çalışma alanı olarak görmektedir. Bu doğrultuda yayınlanan raporlarla, açılan kamu davalarıyla, düzenlenen kongre-sempozyumlarla, yapılan açıklamalarla, gerçekleştirilen mitinglerle bilimin ve tekniğin halktan ve doğadan yana kullanılmasıyla başka bir dünyanın mümkün olabileceğini ortaya koymaya çalışmaktadır.

Bu sorumluluk duygusuyla, meslektaşlarımızın haklarının korunması için şu hususların bir kez daha altını çizmek istiyorum:

  • Birliğimiz ve bağlı odalarımızın üzerindeki, bakanlıklar, Devlet Denetleme Kurulu ve merkezi idare üzerinden yapılan her türden vesayet ve denetim girişimlerine derhal son verilmelidir.
  • Birliğimizin görevlerini, yetkilerini, seçim sistemini ve yönetim yapısını değiştirme yolundaki yasal düzenlemeler geri çekilmelidir.
  • Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ek gösterge, eşit işe eşit ücret, kadrolu istihdam, mesleki atama ve özel hizmet tazminatı talepleri karşılanarak, ücretleri insanca yaşanabilir bir düzeye çıkartılmalıdır.
  • Kayıt dışı çalışmanın ve ücret adaletsizliklerinin engellenebilmesi için, Birliğimiz ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 2012 yılında imzalanan fakat 2017 yılında SGK tarafından keyfi biçimde iptal edilen Asgari Ücret Protokolü yeniden uygulanmaya başlamalıdır.
  • Birliğimize bağlı odalarımızın mesleki denetim yetkilerini kısıtlayan tüm düzenlemeler kaldırılmalıdır.
  • Mesleki çıkarlarımızı ve statülerimizi aşındırmaya ve gasp etmeye yönelik uygulama ve düzenlemeler geri çekilmelidir.
  • Birliğimizin ve bağlı odalarımızın kamusal yaşamı düzenlemeye yönelik kurul, konsey ve organlara katılımının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

TMMOB olarak bu taleplerimizin takipçisi olmaya, Odalarımızı ve TMMOB’yi savunmaya, büyütmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.

Değerli Katılımcılar,

Uzun süredir içinde bulunduğumuz ama asıl yıkıcı etkilerini 24 Haziran seçimlerinden sonrasında hissetmeye başladığımız ekonomik kriz tüm hayatımızı olumsuz etkiliyor. Yüksek enflasyon, artan işsizlik, iflas eden şirketler, durma noktasına gelen yatırımlar nedeniyle ekonomi durma noktasına sürüklendi.

TMMOB olarak bizler yıllardır yaptığımız tüm etkinliklerde, sıcak para akışına dayalı büyüme modelinin sürekliliğinin olmayacağını, üretim yerine ranta, sanayileşme yerine inşaata, teknoloji yerine betona dayalı neoliberal ekonomi politikaların mutlaka krizle sonuçlanacağını tekrarlıyoruz.

Yaşadığımız kriz bu konudaki haklılığımızı bir kez daha ortaya koydu. AKP’nin dış kaynaklara dayalı büyüme anlayışı sürdürülemez hale gelince döviz kuru yükseldi, kurdaki yükseliş tamamı ithalata dayalı ekonomideki fiyatların ve enflasyonun artmasına neden oldu, artan enflasyonu dizginleyebilmek için yapılan faiz artışları da ekonomik durgunluğu ve iflasları beraberinde getirdi.

Uzun süre boyunca ekonomik krizi inkar eden AKP, nihayetinde Yeni Ekonomik Program adı altında bir tür IMF programı kabul ederek, krize karşı mücadele edeceğini açıkladı.

Yaşadığımız deneyimler, neoliberal politikalar altında uygulanan her türden krizden çıkış programının halkın daha fazla yoksullaşmasıyla sonuçlandığını göstermektedir. Yeni Ekonomi Programının bize vadettiği şey, emekçiler ve geniş halk kesimleri için daha fazla yoksullaşma ve hak kaybıdır.

Emek karşıtı bu program ücretlerin enflasyonun daha altında artmasını öngörmektedir; işgücü piyasasının esnekleştirilerek güvenceli istihdamın ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir; sosyal güvenlik şemsiyesinin daha da daraltarak bireyleri özel sosyal güvenlik ve emeklilik programlarına yönlendirmektedir; kıdem tazminatını fona dönüştürerek işçilerin kazanılmış haklarını gasp etmek istemektedir.

Tüm bu hedeflere bir bütün olarak bakıldığında aslında bu programın IMF’nin dayattığı bir kriz programı olduğu görülmektedir. Neoliberal politikaların yarattığı krizi neoliberal çözümlerle aşmak mümkün değildir. Bu yanlış politikalar bir an önce terkedilerek, rant ekonomisi yerine üretim ekonomisinin, sermaye öncelikleri yerine kamusal çıkarların, lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufların, günü kurtarma anlayışı yerine planlı kalkınmanın hedeflendiği bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.

Krizden çıkış, emperyalist güçlerin, uluslararası tekellerin, çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekle değil, halkın genel çıkarını gözeten, emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle mümkündür.

TMMOB olarak bizler, yaşadığımı bu derin krizin faturasının emekçilere ödettirilmemesi için, halktan yana kamucu politikaları savunacak, bu doğrultuda emek ve meslek örgütleriyle yan yana mücadele edeceğiz. Bu kapsamda DİSK, KESK ve TTB ile birlikte krizden çıkış için ortak bir emek ve mücadele programının oluşturulması için çabalarımız devam ediyor.

Değerli Konuklar

TMMOB emek haklarının korunması için mücadelesini sürdürürken, bir yandan da meslek alanları üzerinden ülke gerçeklerini tespit etmeye, çözüm önerileriyle ülke ve halkımız yararına bilimsel ve teknik çalışma üretmeye devam etmektedir. Bugün gerçekleştirilen bu sempozyum da bu anlayışın bir ürünüdür.

Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarımız, yıllardan beri, Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında tematik bir sempozyum gerçekleştirmektedir. Bu sempozyumların amacı, ülkemizde ve dünyadaki egemen kapitalist sistemin veya neoliberal politikaların yarattığı açlık, yokluk ve yoksulluğu deşifre ederek bizlere yakışır insan ve emek odaklı üretim ve tüketim biçimleri için öneriler geliştirmektir. Her 3 odamızı yıllara dayanan örnek bir mesleki dayanışma gösterdikleri ve halkımıza doğruları söylemekten vazgeçmedikleri için kutluyorum.

Değerli Konuklar,

Hepinizin bildiği gibi “iklim değişikliği”, “uluslararası gıda tekellerinin çıkarları”, “bölgesel çatışmalar” ve “göç” gibi küresel ölçekli sorunların da etkisiyle, “Açlık ve Yoksulluk” tüm dünyayı tehdit eder hale gelmiştir.

Dünya Bankasının rakamlarına göre temel gıda fiyatları son üç yılda yüzde 83 yükselmiş durumdadır. Birleşmiş Milletler verilerine göre ise, 2018 yılında 830 milyondan fazla insan yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir.

Dünyada yaşanan açlığın ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetmezliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanamamasıdır.

Bu durumun sorumlusu ise tarım ve gıda üretiminde tekelleşmedir. Günümüzde küresel sermaye tarımsal üretimin tüm aşamalarında; yani tohum üretiminden, zirai mücadeleye, gıda üretiminden bu gıdaların tüketimine kadar tüm süreçleri kontrol etmek istemektedir. Çünkü bu şirketler dünyaya egemendir ve gıda temel besin aracı olmaktan çıkıp bunların rant aracına dönüşmüştür.

Bu şirketler tekellerini pekiştirmek için, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası gibi kuruluşlar aracılığı ile geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere tarım ve gıda alanında kamusal üretim ve denetimin ortadan kaldırmaları noktasında dayatmalarda bulunmaktadır.

Ülkemizde de benzer bir süreç yıllardır işletilmektedir. Ülkemizde de insanlarımızın % 22’si yeterli gıdaya ulaşamamakta % 9’u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Ülkemizde büyük yığınlarca yaşanan açlık ve yoksulluğun temelinde de gıda ve tarımda yaşanılan dışa bağımlılık gelmektedir.

Yasa değişiklikleri, özelleştirmeler, gıda alanındaki kamu kurumlarının tasfiyesiyle yaşanan talan süreci, köylülerimizi olduğu gibi kentlilerimizi de yoksullaştırmakta ve açlık sınırına hızlıca yaklaşmalarına neden olmaktadır. Bütün bu sürecin nasıl işlediği bugünkü sempozyumda detaylı olarak tartışılacaktır.

TMMOB olarak biz, yıllardan beri sanayiden eğitime, üretimden planlamaya, beslenmeden sağlığa, enerjiden tarıma kadar her alanda tam bağımsızlık şiarıyla politika üretiyoruz. Özellikle tarımsal anlamda dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması, açlık ve yoksulluğun önüne geçilmesinde en önemli unsurlardan biridir. Çünkü küresel bir tehdit olan açlık ve yoksulluk, yaşam hakkını ihlal eden, yıkıcı ve insanlık dışı kapitalist sistemin sonuçlarından biridir.

Türkiye`nin "Gıda Bağımsızlığı" hakkının yaşama geçirilebilmesi için;

  • IMF ve Dünya Bankası ile Dünya Ticaret Örgütü`nün ülkemiz tarımı ve kırsal yaşam üzerindeki, genel düzenleyici işlem yapma yetkisi kaldırılmalı, her türlü dayatmalar reddedilmelidir.
  • Avrupa Birliği kapsamında önerilen "Ortak Tarım ve Gıda Politikası" gibi Türkiye`nin gıda ve tarım sektörünü piyasalaştıran neoliberal yasalar kaldırılmalı. Köylü ve tüketiciden yana olan yasalar yürürlüğe sokulmalıdır.
  • Tarım ve Gıda konulu yükseköğretimin, üretici ile mühendisin bağımsız bir tarım-besin modeli altında dayanışma içinde çalışacağı bir zemin yaratılmalı, ülke ihtiyaçlarına göre yerli ekim, yerli üretim ve istihdama yönelik yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır.

Gerçekçi öngörüler ile planlamacı, yatırımcı, mühendis ile köylünün omuz omuza çalışacağı bir zemin üzerinde, üretimi yeniden organize eden; üreticiden tüketiciye doğrudan bir beslenme zinciri kuran, emek eksenli ve dayanışmayı arttıracak yeni bir yapı, ülkemiz insanı, ülkemiz tarımı, kırsal hayat ve tüketici sağlığı açısından en acil gereksinimdir.

Değerli Arkadaşlar,

Sözlerime son verirken, Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarımızın tüm temsilcilerine, değerli bilgilerini bizimle paylaşacak uzmanlarımıza ve emeği geçen tüm çalışan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

İnsanların aç ve yoksul yaşamadığı, eşit adil bir ülke ve dünya özlemi ile TMMOB Yönetim kurulu adına sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı