TMMOB GENEL KURUL KONUŞMALARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME...
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı'nın 41. Genel Kurul'da çalışma raporunun değerlendirilmesi gündeminde yapılan konuşmalar üzerine yaptığı değerlendirmeyi döneme ilişkin bir belge olması nedeniyle yayımlıyoruz
MEHMET SOĞANCI- Günaydın arkadaşlar.
Zorlu bir gün geçecek bugün. Daha demokratik, daha işlevsel bir TMMOB için önümüzdeki 2 yıl yapılacakların yol haritasının kenar çizgilerini belirlemek üzere ciddi kararlar alacağız. Her dönemki TMMOB genel kurullarında yaptığımız gibi.
Değerli delegelerin sözleri üzerine çok uzun bir konuşma yapmayacağım. Genel Kurul açılış konuşmamın sonrasında, gerek kürsüde söz alan arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, gerekse de aralarda görüştüğüm arkadaşlarımın pek çoğu, açılış konuşmamın içeriği üzerine çok ciddi, çok anlamlı sözler söylediler. Hatta Yavuz Bayülken, "30 senedir TMMOB ortamındayım; 6 tanedir çok dikkati çeken konuşma, bunlardan bir tanesiydi yaptığın konuşma" dedi.
O konuşma bana ait bir konuşma değil sevgili arkadaşlar. O konuşma, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘nin konuşmasıdır, örgütümüzün konuşmasıdır. Bu örgüt, dünyada, ülkemizde yaşananları bu şekilde ifade eden bir büyük örgüttür. Bazı konularda mütevazı olmamamız gerekiyor. Bu 2 gün boyunca burada yapılan konuşmalara baktığımızda, bunun aslında bir TMMOB gerçekliği olduğuna inanan bir kişiyim, bu salonda söylenen sözlerin tamamı bizim kendi gerçekliğimizdir. Dışarıdan bir söz yoktur, 70‘lerden beri yaratılan o dik duruşun, onurlu yürüyüşün sözleridir. Bu anlamda, katkı koyan, geliştiren, TMMOB‘nin önünü açan cümleleri kullanan 68 arkadaşımın her birine özellikle teşekkür ediyorum.
Sevgili Arkadaşlar
Öncelikle burada kendimize özgü bir metni bir kez daha okumak durumundayım; çünkü 350 bin kişiye varan bir örgüt yapısı, 23 oda, 190‘ı aşkın şubesi ve yüzlerce temsilciliği olan bir büyük örgütte dil birliğini sağlamamız çok önemli. Burada bir kere daha ifade edelim: Birliğimiz ve bağlı odalarımız, mesleki demokratik kitle örgütüdür; demokrat ve yurtsever karakterdedir, emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir; yeni dünya düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır; siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır, insan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve onun bilimsel çalışmalarından alır; meslek ve meslektaş sorunlarının ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular, karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı odalarıyla birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler; üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir, ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır, demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleriyle ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.
Bu sözler gerek TMMOB Yönetim Kurulunu, gerek 23 odamızın yönetimini ve daha da önemlisi, burada bulunan bütün delege arkadaşlarımızı bağlar.
Örgütümüzde her birimizin farklı bir siyaseti vardır. Bu çok doğaldır. Her zaman söylüyorum: Siyasetteki farklılıklarımız TMMOB‘nin zenginliğidir; ama bizi bağlayan cümleler de az önce okuduğum TMMOB‘nin ilkeleridir. Bunun dışında, örgütümüze ve onun ilkelerine başka bir şey şırıngalayacaksanız, onun için epey bir çaba harcamanız gerekir. TMMOB‘nin örgütsel yapısı ilkelerine oldukça fazla sahip çıkar. Bunu öncelikle hepimiz bilmeliyiz.
TMMOB‘nin iki tane belgesi çok önemlidir sevgili arkadaşlar. Birisi, 98‘de gerçekleştirdiğimiz TMMOB Demokrasi Kurultayıdır -ki kendi kişisel hayatımda da çok önemli bir yeri vardır. Kurultayın sekreteryalığını yürütmüş odanın başkanıydım o dönemde, bütün süreci çok iyi biliyorum. Kurultay sürecinde yaşananları çok iyi biliyorum, süreci biliyorum- Bir o belgedir örgütümüzü bağlayan, bir diğeri de 2003 yılında gerçekleştirdiğimiz TMMOB Mühendislik Mimarlık Kurultayının kararlarıdır. Demokrasi Kurultayı, TMMOB‘nin yaşama, dünyaya, ülkeye ve mesleğe dair söylediklerinin; cumhuriyetten Kürt sorununa, devletin temel ilkelerinden sanayileşmeye, çevreden kentleşmeye kadar aklımıza gelen her konuda TMMOB‘nin manifestosudur. 1998 yılında yazılmıştır ve halen örgütümüz açısından geçerlidir. 2003 yılındaki Mühendislik-Mimarlık Kurultayı örgütümüzün kendini ifade ettiği bir kurultaydır. Bu da örgütü nasıl gördüğümüzü, uzlaştığımız noktaların ne olduğunu ortaya koyan bir belgedir ve çok önemlidir. Benim kendi kişisel tarihimde de önemlidir, Mühendislik-Mimarlık Kurultayının Divan Başkanıydım. Bu iki kurultayın kararları ve belgeleri örgütümüz için çok önemlidir. Bir üçüncü önemli belgemiz de TMMOB genel kurullarının sonuç bildirileridir.
Bunları bazı arkadaşlarımızın değerlendirmelerindeki dili düzeltmek için söylüyorum. "40. Dönemde Söylediklerimiz" ismiyle siz delegelere ulaştırdığımız ve TMMOB‘nin, odalarının, kadrolarının söylediklerini içeren 600 sayfaya yakın kitabımızda, bu üç ana belgenin dışındaki bir cümleye rastlamanız mümkün değildir. TMMOB‘yi bağlayan bunlardır. Hepimiz bir dönemin değerlendirmesini ve eleştirisini yaparken bunları dikkate almak durumundadır. "Fikrim geldi" düşüncesiyle TMMOB‘de siyaset yapılmaz. "Benim siyasetim böyle düşünüyor; ben, filanca görüş, grup adına bir şey söylüyorum" derseniz, bu örgütü temsil eden bir arkadaşınız olarak, bunları kabul edemem, kabul de etmemeliyiz.
Evet, siyasetler farklılıklarımızdır, birlikte omuz omuza yürümek çok önemlidir. Ama her zaman söylüyorum, size omuz yaslayanlarla yürürken, yanınızdakine omuz atmak çok problem yaratır. TMMOB‘de yürürken omuz atarsanız, bir yerde bir şey yaparsanız, -bunu siyasi partilere, çevrelere, yapılara, derneklere söylüyorum- bu örgüt sizi dışlar. Bu dönem yaşadığımız en önemli olaylardan biridir. Herkes anlasın diye altını çizerek söylüyorum: Yazılı metinlerinde, Internet sayfalarında, TMMOB fikriyatını bilmeden, onun dışında, TMMOB‘yi sanki bir siyasi iradeymiş gibi, bir siyasi partiymiş gibi, öyle bir şeymiş gibi bir yerlere çekmek isteyen, TMMOB‘ye karşı haksız söz söyleyen arkadaşlara söylüyorum: Vallahi yazdıklarınızı sizden başka okuyan yok. Gözünüzü seveyim, bırakın bunları. Bunu Birliği temsil eden bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Benim işim o; her şeyi okumak zorundayım, görmek zorundayım, duymak zorundayım. İşim bu. Bu kadar geniş bir örgüt var arkamızda. Ama sözlerinize dikkat ediniz. Bunu da burada ifade etmek istedim.
Bir önemli konu da Bartın raporu. Bartınlı arkadaşlar yanlış yapıyor, bir siyaset onları kendine manivela yapıyor. Yok böyle bir şey. TMMOB‘nin Bartın Raporuna sahip çıkacaksınız arkadaşlar. Bartınlı arkadaşlara söylüyorum: Yapılan iş, iş değildir; tuttuğunuz yol, yol değildir. Bartın‘dan gelen, Jeoloji Mühendisleri Odası delegesi arkadaşım, "Yoksa dernek kuracağım Bartın‘da..." dedi. Arkadaşım; istediğin yerde istediğin derneği kur, elini tutan yok. Ama eğer burada TMMOB‘nin delegesiysen, TMMOB‘nin yüz akı olan bir raporu o şekilde niteleyemezsin. Mühendissin, anlayacaksın, bilmediğin konuda yazılan bir rapor da olsa anlayacaksın. Benim hiçbir uzmanlık alanım değil; ama okuyup anlamaya çalışıyorum. Neden, biliyor musunuz; çünkü sonra o rapora dayanarak, Bartınlı halkımıza, verecekleri mücadeleyi anlaşılabilir bir şekilde dile getireceksin. Bartın‘daki temsilci arkadaşlar; raporu iyi okuyun, iyi anlayın. Algılamıyorsanız, anlamıyorsanız, odanızdan yardım alın. Ama sonra gidin, Bartın‘da ev ev dolaşın, TMMOB‘nin gelecek dönem Yönetim Kurulu da Bartın nüfusu kadar bassın o kitaptan, insanlara tek tek bilimsel doğruları ve gerçekleri anlatın. Siyasetlerin manivelasına da gelmeyin. Gayet açık söylüyorum. Bartın raporu tartışmaları TMMOB‘nin bu dakikasından sonra bitmiştir. Raporu yazan 7 arkadaşımızın şahsına karşı yazılan her şeyi yazanlara iade ediyorum. Buradaki 23 arkadaşımız öyle sıradan gelmediler buraya. Kimse tombaladan çıkmadı sevgili arkadaşlar. Her biri kendi birikimlerini ve örgütün deneyimlerini birleştirerek geldiler. TMMOB Yönetim Kurulundaki insanlar hakkında -ki kendi hakkımda da Internet sitelerinde bir sürü abuk sabuk yazı görüyorum- dikkat ederek konuşun.
Açılış konuşmasında söyledim, bir korku ve gözetleme dünyasında yaşıyoruz, her birimizin isimleri başka yerlerde geçiyor; herkes bir paranoya içinde, telefonunun dinlendiğini vesaire düşünüyor. Bunları da bilerek, -içeriden jurnalleyerek- bir şey yapmayın. Bir dergide benim siyasetim yazılmış; "Partisinin bilmem nesini TMMOB‘ye aşılıyor..." falan diye yazmışlar. Kardeşim; onu zaten Devlet Denetleme Kurulu Raporunda da yazmışlar. TMMOB‘de buradan siyaset olmaz. Kimliklerimiz, kişiliklerimiz bizim için çok değerlidir. TMMOB ortamında bulunan herkes kendi siyasi birikiminin gereğini yapar, bu da çok doğaldır. Ama arkasında odasının görüşü ve amentümüz olan bu kitaptaki işle yapar. Temel ilkelerimiz vardır, Yasamız vardır ve her şeyden önemlisi, TMMOB yönetmelikleri dışarıdan angaje edilmiş yönetmelikler değildir, genel kurul salonlarında 41. defadır toplanan arkadaşlarımızın sözleridir. Yönetmeliklerimize sahip çıkacak bir tarzı yürüteceksiniz. Beğenmeyen, bu işle uğraşmasın. Bunu da söylemek zorundayım.
Sevgili arkadaşlar, Sonuç bildirileri, TMMOB‘nin manifestolarıdır. Toplamına baktığımızda, üç iş yapıyoruz aslında. Birincisi, meslek alanlarımız üzerinden siyaset yapıyoruz. Eleştiriyorlar; olsun, TMMOB, 40 yıllık hayatında bundan mı vazgeçecek?! Bu böyle bir hayat; TMMOB, meslek alanları üzerinden siyasetini yapar. Bir siyasal parti değildir, bir siyasi irade değildir. Çok tesadüfi olarak, burada duvarlarda asılı olan sloganları ben de, sizler gibi, salona girince gördüm; ama işte TMMOB fikriyatının geldiği nokta burada kendiliğinden ortaya çıkıyor. O birikim öyle bir hoştur ki, arkadaşlar sloganları seçerken -yüzlerce vardır mutlaka- demek ki bu dönemde bunlar çok önemliymiş, bunları buraya koymuşlar. Niye söylüyorum bunu? Siyasal parti temsilcileri ve kardeş örgütlerimizin başkanları burada konuşurken, bunların her birini okuyarak konuştular. Hatta çok delege arkadaşımız duvarlardaki sözleri önemsediğini ifade ederek konuşma yaptı. TMMOB, meslek alanları üzerinden siyaset yapar ve siyasetini güncel yapar, günlük gelişen hayata karşı tavır almasını bilir. Burası mühendis-mimar örgütü. Böylesi onurlu bir iş yapar TMMOB, o da bu salonun katılımcılarının eseridir. Bunun dışında başka bir şey yok.
Başka ne yaparız: üyenin hak ve çıkarlarını korumak için çaba gösteririz. Bu, önemli bir sözdür. Ücretli arkadaşlarımızın çıkarlarını savunacak yer sendikadır, siyaset yapacak olan arkadaşlarımızın yeri siyasi partidir; burası enikonu bir meslek örgütüdür. Ama ne olmuştur; bakınız geçmişe. KESK‘in kurulma sürecinde, bizim meslek alanlarıyla ilgili o zaman 11 tane sendika vardı, 9 tanesinin başkanı mühendis-mimardı. KESK‘in kurulma sürecini o arkadaşlar çok iyi hatırlar, 1995-96 dönemiydi; o dönemden beri hâlâ başkan olan, yönetici olan delege arkadaşlarımız var bu salonda. TMMOB KESK‘in kuruluş sürecine önmeli katkılar vermiştir. Sendika, üyesinin özlük haklarının gelişmesi mücadelesi verir. Üyenin hak ve çıkarları noktasında bir ücret talebini dillendirir. Bunun gereğini yapar. İşsizliğin giderilmesi, işsizlikle, yoksullukla mücadele vesaire; o bir siyasal bir mücadelenin argümadır. "Üyenin hak ve çıkarlarını korur" ifadesi anlamlı bir şeydir, içinde mesleğimizle ilgili her türlü savunu ve mücadele vardır. Ben çocukken, "Kızını ya doktora, ya mühendise ver" sözü yaygında toplumda. Şimdiki genç nesil bu sözlerden habersiz. Öğrenci üye kurultaylarında hep bunu soruyorum, "Bu sözü bilen var mı?" diye, bilmiyorlar. Türkiye‘de kapitalizmin bu kadar vahşi bir sömürü sistemi haline geldiği ve eğitimsizliğin olduğu bir noktada, yüzlerce asparagas bölümün açıldığı bir ortamda, şu anki 350 bin üyenin 5 yıl sonra 500 bin, 10 yıl sonra 1 milyon olacağı bir durumda mühendisler, mimarlar ne yapacak hakikaten? Yok artık öyle bir ayrıcalıkları mühendislerin, mimarların. Üye hak ve çıkarlarını korumak, bunun lâfzî kısmıdır, buna da sözlerimizde dikkat etmek gerekir. Bir de, şüphesiz, özgürlükler ve haklar konusunda çalışma yapar TMMOB.
Sevgili arkadaşlar, TMMOB Yönetimi, odaları yönetmez. TMMOB Yönetimi, TMMOB siyasetinin sürecini örgütler, TMMOB fikriyatının o döneme ilişkin sürecini örgütler. TMMOB Yönetim Kurulu, bu örgütün odalarını yönetmez. Burası, odalar birliğidir; bu örgütün temel ayağı odalarımızdır, oda yöneticilerimizdir. Burada bizler, odalarımızdan aldığımız bilgi, birikim ve güçle bu politikanın sürecini yönetiriz. TMMOB Yönetim Kurulu bu dönem çok başarılıdır. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Yaşanan onca sıkıntı, dışarıdan ve örgütün içinden yapılan onca saldırı yaşanmıştır bu dönemde. İçeriden yapılan saldırıya karşı, oda başkanlarımızın 20‘sinin imzaladığı, Çalışma Raporu kitabının 154. sayfasında olan, "TMMOB‘nin Devrimci-Demokrat Duruşuna ve Birlikte Mücadele Kültürüne Sahip Çıkıyoruz" başlıklı yazı, dönemin konu ile ilgili manifestosudur. TMMOB‘ye içeriden gelen bir saldırıya karşı, odalarımız, oda başkanlarımız, çok büyük bir cesaretle ve bir gün içinde anlaşarak, o manifestoyu yazmışlardır. 40. Dönemin en önemli belgelerinden bir tanesidir bu. Sayfa 154. İmzalar, dönemin oda başkanları. Konu ne; TMMOB‘nin devrimci-demokrat duruşuna ve birlikte mücadele kültürüne sahip çıkmaktır. İçeriden saldırıyı arkadaşlarımız böyle algılamalıdır.
Sevgili arkadaşlar, dönem içerisinde hep birlikte bir sürü iş yaptık. Devlet Denetleme Kurulu Raporunu okuyan arkadaşımız var mı, bilmiyorum; 1862 sayfa. Ben okudum; bizimle ilgili kısımlarını iki defa, bizimle doğrudan ilgili olmayan kısımlarını bir defa okudum. Yani devleti hangi noktalarda, nasıl dizayn ediyorlar diye, ciddiyetle baktım. İşim bu. Doğru şeyler yazmışlar, söyleyecek bir şey yok. "Bunlar siyaset yapıyorlar, bunlar acayip işler çeviriyorlar..." falan diye yazmışlar. "Zaten Başkan açıkça diyor; biz bir muhalefet örgütüyüz diyor" diye yazmışlar, adımı yazmışlar. Hepsi doğru; yapacak bir şey yok. Bundan dolayı TMMOB‘ye yapılan baskılanmayı arttıracaklar, bundan hiçbirimizin kuşkusu yok. TMMOB‘nin başından çok işler geçmiştir sevgili arkadaşlar. Her zaman söylüyorum; 12 Eylül, TMMOB‘yi kapatmadı, ama kapatmaktan beter etti. TMMOB fikriyatı içinde olan arkadaşlarımızın başına olmadık işler geldi zaman zaman -hepsini saygıyla anıyorum-, ölenler oldu, gelir kaynaklarımız daraltıldı, söz söyleyemez hale getirildik, haklarımızda davalar açıldı... TEKEL direnişiyle ilgili yaptığımız yürüyüşten dolayı dün hakkımda soruşturma açılmış. Sadece benim değil, çok arkadaşım hakkında. Kişisel olarak sizi temsil ettiğim için bunu söylüyorum; yoksa çok mütevazıyım o konuda. Bunlar olacaktır. Bir sistem yeniden dizayn edilmektedir, ordusundan yargısına; anayasa açılımları, Kürt açılımları, kendi Kürt‘ünü yaratmak, kendi Alevi‘sini yaratmak, kendi yargısını yaratmak ve tabii ki kendi meslek örgütlerini yaratmak anlayışı olacaktır. ABD endeksli bir siyasal projedir AKP projesi, bunun gereklerini döneme uygun olarak yapacaktır. TMMOB de, kendi biriktirdikleriyle, kendine düşen kısmıyla, "Hak ettik, yapsınlar; ama biz de gereğini yapacağız" diye ciddi anlamda bir duruşu örgüt olarak sergileyecektir. Devlet Denetleme Kurulu Raporu hakkında da bunu söylemiş olayım.
Sevgili arkadaşlar, farkında mısınız bilmiyorum, TMMOB‘nin son üç döneminde verilen bir büyük çabayla örgüt içi meslek tartışmalarını bitirdik. Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, son olarak da Orman Mühendisleri Odası‘nın meslek yasası ya da tüzüğü vardı, ama düne kadar diğer mesleklerin bir meslek tanımı yoktu bu ülkede. Bu konuda bu tarihe kadar çok ciddi bir uğraş verdik ve meslekler arası tartışmaları bu dönem bitirdik. TMMOB‘de üç gündür süren Genel Kurulda meslek tartışmasını kimse açmadı. Örgüt içi her türlü demokrasi kuralı işledi, sonra irade, Yönetim Kurulu karar verdi -son üç dönemi söylüyorum- ve şu an itibarıyla bütün odalarımızın meslek tanımlarını içeren gerekli yönetmelikleri Resmi Gazete‘de yayımlatarak mevzuata girdi. TMMOB için bu çok önemlidir. Ayrıca geçen Genel Kurulda da söylemiştim -Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayında var bu karar, onun için söylüyorum- mesleki yeterlilik ve uzmanlık, yani belgelendirme çalışmaları tartışması da TMMOB yaşamında bitmiştir. Geçen Genel Kurulda da bu konu üzerine kimse konuşmamıştı, bu Genel Kurulda da bu konu üzerine kimse konuşmamıştır. Dilerim, arkadaşlar söylediklerimi anlamıştır; Bazı şeyleri tüketmek lazım. Bu dönemin bir başarısı da meslek tartışmalarını bitirmiş olmasıdır.
Sevgili arkadaşlar, Yönetim Kurulu Üyemiz Ergin Ağabey konusunu da unutmadan söyleyeyim. Burada çok arkadaş olmadığı için tekrarlamak durumundayım. Dün, üzüldüğümüz bir konuşma oldu. Kısaca özetleyeyim: Yönetim Kurulumuz, 23 kişi. Birbirini önceden tanımayan insanlar topluluğu; ama aralarında inanılmaz bir sevda ve aşk oluyor iki yıllık süreçte. Zorlu ama o kadar da keyifli bir hayatı yürütüyorlar 2 yıl boyunca. Kolay değil bu iş. Hal böyleyken, Ergin Ağabey çıkıyor -çok açık söylüyorum- tamamen yanlış birtakım şeyler söylüyor. Başka bir şey söylemeyeyim; ama inanın, sanki bir halüsinasyondaymışım gibi tamamen şaşkın vaziyette dinledim kendisini.
Ergin Ağabey; Yönetim Kuruluna gerçekten yakışmıyorsunuz. Öyle bir hayat yok. Ben, TMMOB delegelerine ve Ziraat Mühendisleri Odası delegelerine özellikle söylüyorum: Ergin Ağabey bu dönem de adaymış; bir kere daha düşünün sevgili arkadaşlar.
(Salondan müdahaleler)
Devam ediyorum arkadaşlar.
Sayın Başkan; benim kullandığım, Ergin Ağabeyin sözlerine karşı cevap hakkıdır. Burada Yönetim Kurulu adına iki gündür dinleyen arkadaşınız olarak söylüyorum. Hatta sözlerime başlarken ne dedim; "Dün çok azdık, konuşması sırasında çok talihsiz cümleler söyledi Ergin Ağabey" dedim. Onun sözleri üzerine, Genel Kurul delegelerine teşekkür eden 6 arkadaşım, TMMOB Yönetim Kurulundan 6 arkadaşım benimkine benzer sözleri çok fazlaca söylediler zaten. Gerçekten bu, bir hayatı paylaşan 23 kişi için ciddi anlamda sorundur. Onun için özellikle söyledim. Dün çoğunuz bunu dinlemediniz; ama benim söylemek zorunda olduğum kelimeleri anlamak zorundasınız. Ziraat Mühendisleri Odası için, eğer dilim sürçtüyse, yanlış bir şey söylediysem, özür diliyorum, problem değil. En önemli odalarımızdan biridir. Ben, sadece Genel Kurul delegelerine bir konuyu hatırlatmak için söyledim; yoksa orada kimseyi üzmek vesaire gibi bir niyetim yok. 6 yıldır buradayım sevgili arkadaşlar; paylaştığımız her şeyi nasıl karşılıklı paylaştığımızı çok iyi biliyoruz. Israrla söylüyorum, aynen Bartın‘daki hikaye gibidir. Burada TMMOB yöneticilerine, TMMOB‘nin odalarına, TMMOB‘nin diline, kültürüne söz söyleyen arkadaşlara eğer biz cevap vermezsek, bu, alışkanlık yapar sevgili arkadaşlar. Konu budur. Yoksa ben, Ergin ağabeyi kişisel olarak çok severim. Ziraat Mühendisleri Odası ile Mehmet Soğancı‘nın hiçbir problemi yoktur, olmamıştır. Bunlar açık. Karşınızdaki insan da 6 senedir burada: biraz da ona göre dikkatli olalım. Keşke dün dinleseydiniz burada bazı şeyleri. Bilmeden dinlemeden burada başka bir şey konuşmanın anlamı yok.
Sevgili arkadaşlar, gelelim çok önemsediğim bir konuya, Kürt sorununa. Kürsüye çıkan 6-7 delege arkadaşımız, en basitiyle söylüyorum, "TMMOB, bu dönemde Kürt sorunuyla yeterince ilgilenmemiştir" dedi. Örnek olarak, "Üç örgüt başkanı, DİSK, KESK, TTB başkanları Diyarbakır‘da ortaklaşa bir basın toplantısına geliyor, ama Soğancı gitmedi" deniliyor. Haberim yoktu, TMMOB‘nin haberi yoktu, çağrılı değildi. O üç örgüt bize niye bilgi vermedi, bilmiyorum, başkanlarıyla da konuşmadım. Bu konu üzerine neden çağrılmadığımı öğrenmek için şimdi özellikle arayacağım kendilerini. Bilmediğimiz bir şeyden, yapmadığımız bir işten dolayı, "Kürt sorunuyla ilgilenilmedi. Basın açıklamaları yeterince yapılmadı. İKK raporu, TMMOB raporu olarak konulmadı" deniliyor. Hemen söyleyeyim: İKK raporu, TMMOB raporudur. Yani Diyarbakır İKK, İstanbul İKK, Edirne İKK bir rapor yazınca, o, oranın raporu mudur sevgili arkadaşlar; o, TMMOB‘nin raporudur. Hiç öyle bir sorunumuz yok. 1996 TMMOB Genel Kurulunda, Oda Başkanıyken, "Kürt sorunu, Türkiye‘nin en temel sorunlarından biridir" diyen arkadaşınızım. 1998 Demokrasi Kurultayında, Kürt sorunu tartışmalarının içinde aktif olarak yer alan ve "Metin bu şekilde çıksın" diye kürsüde konuşan arkadaşınızım. Özellikle 6 yıldır TMMOB Başkanlığım döneminde, Türkiye‘de hiçbir ilimize gitmediğim kadar, Van, Diyarbakır, Batman‘a gitmiş bir arkadaşınızım. Bunları Yönetim Kurulu adına söylüyorum. Hatta bu dönem miydi, geçen dönem miydi, özellikle arkadaşlarımızın isteğiyle, TMMOB Yönetim Kurulu kararıyla Newroz kutlamalarına giden bir arkadaşınızım. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir‘e bir nezaket ziyaretine gittiğimizde çekilen resmi internet ortamlarında sanki bir şey varmış gibi dağıtılan şahısım. TMMOB, Kürt sorununu Türkiye‘nin en temel sorunlarından biri olarak görür, bilir, gereğini yapar. Bu dönemde de elinden geldiğince, çapı yettiğince bu işe sahip çıkmıştır, yapmıştır. Ama bir şeyi daha farklı yapmıştır: Bu dönem, kent sempozyumları zinciri içerisinde, Diyarbakır‘da, Van‘da, Batman‘da kent sempozyumları yaptık. Hatta Batman‘da yapılmasına Diyarbakır‘daki birçok arkadaşımızın, İKK Sekreteri dahil, karşı çıkmasına rağmen, ısrarla yaptırdık. Yani hiçbir şey yapmadıysak, Batman‘da, Diyarbakır‘da ve Van‘da yüz akımız kent sempozyumları yaptık.
"Bazı kişilerin gözaltına alınması konusunda basın açıklaması yapmadı TMMOB" denildi. Binlerce basın açıklaması yaptığımız için, buna ilişkin basın açıklaması yaptık mı, yapmadık mı diye baktım, onu göremedim. Ama şöyle bir şey var: Batman Belediye Başkanı, Necdet Atalay. Bu isim, bölgedeki arkadaşlarımız tarafından bilinen bir isim, özellikle söylüyorum. Makine Mühendisleri Odasının 1997 yılında yapılan Öğrenci Üye Kurultayında tanıdım kendisini. Kardeşim gibidir, şimdi hala içeride olan biridir. Arkadaşlarıma dün de söyledim; bu hikayeyi Necdet‘le konuşursanız işler çok daha kolay çözülebilir. Sonuç Bildirgesi taslağında bulunan, "14 Nisan 2009 tarihinde başlayan ve 24 Aralık 2009 tarihinde gerçekleşen tutuklamalarla devam eden operasyonlarla, halkın demokratik iradesiyle çok yüksek oranlarda oy alarak seçilmiş belediye başkanları, siyasetçiler, demokratik kitle örgütü temsilcileri kelepçelenmiş, kelepçeli görüntüleri basınla paylaşılmış ve akabinde tutuklanmışlardır. Operasyonlar kapsamında tutuklananların arasında çeşitli dönemlerde TMMOB içerisinde görev almış olan 9 üyemiz bulunmaktadır. Tutuklananlar aradan geçen 1 yılı aşkın süre içinde yargı karşısına çıkarılmamıştır. Sorunun siyasi çözümünün tartışıldığı bir ortamda 1500 siyasetçinin tutuklanması ise askeri çözüm arayışının son bulmadığının en açık göstergesidir" cümlelerinin Genel Kurulumuzca da kabul edilmesini ve bir eksikliğin de bu şekilde TMMOB Genel Kurulu tarafından tamamlanmasını buradan söylüyorum. Özellikle çok yakın arkadaşlarımın bu konuyu neden söylediğimi anladıklarını, algıladıklarını da hissediyorum.
Sevgili arkadaşlar, Öğrenci üyelik konusu: Bu dönem, TMMOB, Öğrenci Üye Kurultayını yapamadı. Ama şunu yaptık: Israrımızla, küçük odalar dediğimiz nüfusu küçük odalardan Tekstil Mühendisleri Odası, İçmimarlar Odası ve en son Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası öğrenci üye kurultayları, TMMOB Yönetim Kurulunun bu oda yönetimleriyle işbirliği, mali kaynak destekleriyle yapılmış, onlar da tamamlanmıştır. TMMOB Yönetim Kurulunun en önemli projelerinden biri de budur; gelecek dönem Öğrenci Üye Kurultayı yapılması konusuna dikkat etmek gerekir.
Sevgili arkadaşlar; bitirirken iki yıldır beni kendilerini temsil etmem için Yönetim Kurulu Başkanı yapan arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum. 6 yıldır benimle birlikte Yönetimde olan arkadaşlarımızdan bazıları bu dönem aramızdan ayrılıyorlar. Nail arkadaşım, Sabri Ağabey, Cemalettin arkadaşım, İlker arkadaşım, Oğuz Ağabey bu dönem aday değiller, ayrılıyorlar. Onlara çok teşekkür ediyorum; 6 yıldır sürekli bir mesai arkadaşlığımız oldu. Diğer arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum; onlar devam edecekler. 6 yıldır beraber bir hayat yaşadık. Dün Nail de söyledi, TMMOB Yönetimindeki o gönül gönle birliktelik ciddi bir iştir; eşinden, işinden, aşından olarak bu örgütü her yerde temsil edeceksin, bir hayatı paylaşacaksın, bunları birlikte yaptık. Hepsine çok teşekkür ediyorum. İyi ki yaşantımızın bir dönemi birbirine değdi.
Evet Sevgili arkadaşlar,
41. Döneme ilişkin bizi bağıtlayan üç tane kelime var arkadaşlar; mücadele, mücadele, mücadele.
Hepimize kolay gelsin.