
TMMOB İSTANBUL İKK 10 EKİM ANMASI: EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ KAZANACAK
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, KESK İstanbul Şubeler Platformu, TTB İstanbul Tabip Odasının çağrısıyla bir araya gelen Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri 10 Ekim Ankara Gar Katliamında yaşamını yitiren arkadaşlarımızı anmak için 10 Ekim 2023 tarihinde Kadıköy İskele Meydanında bir araya geldi.
“Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Katillerden hesabı emekçiler soracak”, “10 Ekim'in hesabı sorulacak”, “Unutmak yok, affetmek yok” sloganları atıldı.
10 Ekim Barış Derneği adına açıklamayı 10 Ekim’de hayatını kaybeden yurttaşlardan Dilek Deli’nin babası Faik Deli okudu. Deli, açıklamaya “Bir devlet düşünün ki, kendi insanına karşı yapılan katliama sessiz kalsın. Sessiz kalmayı bırakın katillere yol versin, sırtlanını sıvazlasın. Yargılama sürecinde hakikat ortaya çıksın, adalet gerçek anlamda tesis edilsin diye çaba gösterdik. Hala da gösteriyoruz. Avukatlarımızın bin bir zahmetle ortaya koyduğu deliller yok sayıldı. Katliamı aydınlatabilecek nitelik taşıyan devletin kendi soruşturmaları, istihbarat raporlar görmezden gelindi. Emniyet müdürlüğü mahkemenin kendisinden istediği bilgiler için ‘yok’ demeye bile tenezzül etmedi, cevap vermedi” diye başladı.
Katliamın olduğu yere bir anıt yapılma taleplerinin dahi uygulanmadığının altını çizen Deli, “Bu 8 yıl devlet ve siyasi iktidar tarafından bizim taleplerimizi yok saymakla, katliamın üstünü örtme gayretiyle geçti. Bizim açımızdan ise adalet arayışıyla, barış isteğiyle geçti. Biliyoruz Türkiye'de adaletin tesisinin ne kadar zor olduğunu. Savaş çığlıklarının çoğaldığı dönemlerde ‘barış’ diye haykırmanın nelere mal olduğunu biliyoruz” dedi.
Şenyaşar ailesinin, Madımak, Suruç, Roboski ailelerinin adalet çığlığının kendilerinin de çığlığı olduğunu söyleyen Deli, “Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi aynı zamanda bize de bir ihtardır. Soma'da madenci yakınına atılan tekme aynı zamanda bize de atılmıştır. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları sesimiz kısılsın diyedir. Bu toprakları bütün zenginliğini yağmaya açanlar, bir avuç şirkete, sermaye grubuna peşkeş çekenler talan edenler, ekokırım yapanlar adalet arayışımıza, barış isteğimize kulak asmayanlardır. Bütün bunlar bize gösteriyor ki, 10 Ekim 2015 Gar Katliamı bitmedi devam ediyor. Yargılama süreciyle devam ediyor” diye konuştu.
Deli basın açıklamayı, “Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız bu ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet mücadelemizle, barış mücadelemizle, eşitlik, kardeşlik mücadelemizle ödenebilecek bir borçtur. Bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu meydan barış meydanı oluncaya kadar, bu meydana bu katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar buradayız. Burada olacağız” diyerek bitirdi.
Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu okudu. Yaşadığımız coğrafyada barış istemenin bile zor olduğunu söyleyen Arslanoğlu, "Türkiye’nin en uzun süren siyasal, düşünsel davalarından birisi de Barış Derneği davasıdır. 12 Eylül cuntasının büyükelçi, doktor, avukat, mimar, mühendis, yazar demeden tutukladığı, yargıladığı ve yıllar süren davlar sonunda da beraat eden insanlarımızın yaşadıkları, tüm topluma bir ‘ibret vesikası’ olarak sallanmaya devam edilmektedir.
Biz barış dedikçe saldıranlar, Ukrayna'da, Libya'da , Sudan'da, Lübnan'da, Afganistan, İran, Irak ve Suriye'de, Filistin'de yaşanan ve bazıları halen devam eden savaşların ağır ekonomik faturalarının işçiler, emekçiler tarafından nasıl ödendiğini de gizlemek isteyenlerdir. Her savaşın bir faturası vardır. Her savaşın kazananları ve kaybedenleri vardır" dedi.
Savaşların kazananlarının silah üreticileri, silah satıcıları, onlarla işbirliği yapanlar olduğunu söyleyen Arslanoğlu, "Onlar kazanırken, her ne hikmetse bu faturayı ödeyenler çocuklar, kadınlar, emekçiler, yani halklardır. Dünyaya ve coğrafyamıza hakim olan bu kurulu düzenden beslenenler, 10 Ekim 2015’te Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi mitingini kana buladılar. 104 canımız, yoldaşımız, arkadaşımız, eşimiz, dostumuz, çocuğumuz, her yaştan onlarca insan vahşice, hunharca, acımasızca katledildi" ifadelerini kullandı.
Katliamın ardından bugüne kadar hiçbir sorumlunun mahkemelerde hesap vermediğini, tek bir kişi bile istifa etmediğini hatırlatan Arslanoğlu, "Dava avukatları somut delilleri ortaya koyduğu halde, katliam sorumlusu olmasına karşın kimliği tespit edilemediği iddia edilen, fotoğraf ve videolarda apaçık görünen ve X-Y diye kodlanan kişiler hakkındaki dosyada hiçbir şey, tek bir işlem bile yapılmadı. Katliamla bağlantılı oldukları tespit edilen ve açık kimlikleri bilinen IŞİD militanları hakkında hiçbir işlem yapılmadığı gibi, bütün evraklar avukatlar tarafından mahkemeye sunulmasına karşın savcılığın aldığı kısıtlılık kararıyla dosya gizlenmeye çalışıldı" ifadelerini kullandı.
Yargılanma boyunca yapılan diğer hukuksuzluklara ilişkin konuşan Arslanoğlu, "Katliamın planlayıcısı şahıs ihbar edildiği, katliamdan bir gün önce kimlik bilgileri tespit edildiği halde hakkında hiçbir işlem yapmayan ve yargılama boyunca delilleri gizleyerek, evrak göndermekten imtina ederek görevini yapmayan kamu görevlileri hakkında da tek bir işlem yapılmadı. Katliamın doğrudan faili olan kişiler hakkında görevlerini yapmayan ve hakkında suç duyurusunda bulunulan Gaziantep Emniyeti personeli hakkında soruşturma dahi açılmadı. Katliama ilişkin görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Ankara Emniyeti personeli hakkındaki suç duyurusunda ise hızla ve hiçbir inceleme yapılmaksızın dosya kapatıldı" dedi.
Mahkemenin bir an önce dosyayı kapatmayı arzuladığını söyleyen Arslanoğlu," Mahkeme karşısında 8 yıl boyunca süren davada avukatlar ısrarla 'Neyi gizliyorsunuz, kimi koruyorsunuz?' diye sordular. Siyasi iktidar ve onun mahkemesi buna cevap vermedi, veremedi. Üstelik davada, sürekli hale gelen heyet değişikliği dava dosyasının sürüncemede kalmasına neden oldu ve katliamın aydınlatılmasına engel olmaya devam ediyor" diyerek yaşananları anlattı.
10 Ekim katliamı davasının avukatlarının gerçekliği kimi yönleriyle apaçık ortaya sermiş olmasına karşın, siyasi iktidarın hâlâ gerçekleri ve gerçek failleri gizlemenin peşinde olduğuna dikkat çeken Arslanoğlu, "Katillerin kim olduğunu anlamak için katliamın kimleri ve neyi hedef aldığını görmek yeterlidir. Katliamı planlayanları, engel olmayıp destek verenleri, katliamın ardından ambulans yerine TOMA gönderenleri, yaralılara ve kitleye gazla saldıranları ve onları yönlendirenleri asla ve asla unutmayacağız! Gerçek failleri ısrarla koruyanları, gizleyenleri unutmayacağız! Tek tek hesap soracağız ve bir bir hesap verecekler" şeklinde konuştu.
Arslanoğlu, "8 yıl önce ülkemizin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına her köşesine acı düştü. Yıllarca unutamayacağımız bir acı. Göz rengimiz ne olursa olsun gözyaşlarımız aynı renkti ve ağıtlarımız hangi dilde yakılırsa yakılsın aynı acıyı anlattı. Bu ülkede barış istemenin bedelini canlarımızla ödedik! Bu vahşi katliamı yapanlar ve yaptıranlar da mutlaka cinayetlerinin bedelini ödeyecekler. Bu ülkenin aydınlık geleceğini bombalayanlar, barış isteyenleri kana bulayanlar, bizi kendi kanımızda boğmaya çalışanlar er ya da geç hesap verecekler! Her ne yaparlarsa yapsınlar saltanatları bir gün mutlaka yıkılacak, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Barış içinde, kardeşçe, özgürce, insanca yaşanan bir ülke için mücadeleyi sürdüreceklerine vurgu yapan Arslanoğlu, "Kalleşçe vurarak, öldürerek, bizi kardeşlikten- barıştan vazgeçireceğini sananlar bilsin ki ağıtlarımız, gözyaşımız, acılarımız ve öfkemizle birleşmeye devam edeceğiz. Kalplerimiz özgür, eşit, demokratik ve adil bir ülke için birlikte atıyordu, şimdi yumruklarımız da bu amaca ulaşmak için beraber gökyüzüne uzanıyor. Er ya da geç, katiller kaybedecek, emek-barış-demokrasi kazanacak" ifadelerini kullandı.