TMMOB KADIN KURULTAYI ANKARA YEREL KURULTAYI/24 EYLÜL 2011/ANKARA

26.09.2011

Sevgili Meslektaşlarım,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle, dostlukla selamlıyorum.

Mimar, mühendis ve şehir plancısı kadınların sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik olarak düzenlenen kadın kurultaylarının sonuncusu olan Ankara Yerel Kurultayında sizlere hitap ediyor olmaktan onur duyuyorum.  Ben öncelikle meslek yaşamlarını sürdürürken çeşitli nedenlerle kaybettiğimiz kadın arkadaşlarımızı burada saygıyla anarak sözlerime başlamak istiyorum.

Kadın-erkek eşitliği demokrasilerin temel kriterlerinden biridir. Ülkemiz anayasal olarak demokratik bir rejime sahip olsa dahi gerçekte kadın erkek eşitliğinden söz edebilmek oldukça zordur. Dünya Ekonomik Forumu‘nun 2010 küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde
Türkiye 126. sırada yer almaktadır. Bu noktadan bakıldığında  ülkemizde gerçek demokrasiden söz etmek mümkün değildir; Doğal olarak demokrasinin olmadığı yerde de kadın erkek eşitliğinden söz edilemez. Aile yaşamında ve çalışma hayatında kadının konumuna bakıldığında da koşulların hiçte eşitlikçi olmadığı rahatlıkla görülebilmektedir. Anayasa‘da "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" ifadesi bulunmasına karşın, yasal düzenlemeler yeterli olmamaktadır. Kız çocuklarının okutulmamasına, töre cinayetlerinin hala devam etmesine, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak sağlayan her türlü düşünce ve yapı bu ülkenin her noktasını hala kuşatmaya devam ediyor.

Her yıl Türkiye‘nin hemen her yerinde her yaş, meslek ve statüden erkekler hemen her yaş, meslek ve statüden kadınlara fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet uygulamakta ve bu uygulama her yıl katlanarak büyümektedir. Kadın cinayetleri son 7 yılda 14 kat artmıştır. Yeniden yapılandırılan HSYK kadına tecavüzü özendirir önerilerde bulunmaktan çekinmiyor, tecavüzcüyle evlenmeyi ve bu yolla dava yükünün azaltılmasını ya da rıza yaşının 15‘in altına düşürülmesini tartışıyor bugünlerde... Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile kadın sorunun aile yaşamının parçası olarak tanımlanıyor ve kadın sorunu ‘aile sorunu‘ na indirgeniyor.

Yaşamın tüm alanlarında, insanlık onuru ve değerleri bakımından olduğu kadar hak, fırsat ve sorumluluklar açısından da iki cins arasındaki eşitliğin tanınması ve gerçekleştirilmesi için daha kaç yüzyıl gereklidir acaba?..

Bugün ülkemizde cinsiyet ayrımcılığı, aile içi ilişkilerden başlayarak toplumsal hayat içerisinde her düzeyde yaşanmaya devam ediyor. İş yaşamında, sosyal yaşamda, aile içi yaşamda kadının kadın olmasından kaynaklı sorunlar, tarihsel, kültürel, dinsel faktörler nedeniyle görmezden geliniyor, kadın sorunu indirgemeci bir mantıkla ele alınarak "sığ" politikada malzeme olarak kullanılıyor.

Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir.

Değerli Konuklar, 
Sevgili Arkadaşlar;

Mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan insan odaklı onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Bu mesleğin uygulayıcılarının örgütü TMMOB‘nin de şüphesiz görevleri ve sorumlulukları çok ağır.

TMMOB olarak bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve halkımıza olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizin haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.

Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısıyla bizi de buluyor.

Sevgili Arkadaşlar,

380.000 olan toplam üye sayımızın % 19‘u kadın arkadaşlarımızdan oluşuyor. Odalara baktığımızda en çok kadın üyenin % 67 ile Peyzaj Mimarları Odası‘nda olduğunu, bunu % 60‘la Gıda Mühendisleri, % 53 ile Şehir Plancıları Odası ve % 50 ile Çevre Mühendisleri Odası‘nın izlediğini görüyoruz. En düşük oranlar ise %1 ile Gemi Makinaları İşletme, % 5 ile Gemi Mühendisleri ve % 8 ile İnşaat ve Makina Mühendisleri Odalarında bulunuyor. Yönetimlerdeki kadın üye dağılımı da bu üye dağılımına benzer şekilde gelişmiştir. Yönetimlerdeki kadın üye oranı da merkezlerde %19, şubelerde ise %22‘dir. Bu kurultayda TMMOB örgütlülüğünde bu ölçekte bulunan kadın arkadaşlarımız adına oluşturacağınız görüşlerin TMMOB ortamına aktarılması için Yönetim Kurulumuzun gerekli çabayı göstereceğinin de bilinmesini dilerim.

Üniversitelerimiz bünyesindeki bölümlere öğrenciler, kadın erkek ayırımı yapılmadan alınmakta, erkekler ve kadınlar mesleğinin gerektirdiği zor arazi koşullarında bile çalışabileceği bilinciyle mezun olmaktadırlar. Ama bu ülkenin gerçeğinde, aynı iş koşullarında erkeklerle eşit çalışma gücüne sahip kadın meslektaşlarımız aleyhine, çalışma hayatına girişte politik ve yönetsel tercihlere bağlı olarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmaktadır. Böyle bir ayırımcılık yapan bu zihniyet, kadınların üniversitelerin mühendislik bölümlerine alınmamalarını savunan bir anlayış ile özdeştir.

Toplumumuzda mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı gibi mesleklerin erkek mesleği olduğu inancı yaygındır. Oysa Mühendislik ve Teknoloji Akreditasyon Kurumu ABET Mühendisliği;

"Matematiksel ve doğal bilim dallarından, ders çalışma, deney yapma ve uygulama yolları ile kazanılmış bilgileri akıllıca kullanarak, doğanın kuvvetleri ve maddelerini insanoğlu yararına sunmak üzere ekonomik olan yöntemler geliştiren bir meslektir" diye tanımlıyor.

Bu durumda cinsiyetin, beden kuvvetinin değil insan beyninin önemli olduğu bir mesleği icra ediyoruz. Maalesef aile içindeki cinsiyetçi iş bölümü, iş hayatındaki iş bölümüne paralel olarak işlemekte ve birbirini beslemektedir.

İstihdamda cins ayrımcılığının örnekleri yaşanırken, bugün eğitimli kadınların bile sorunlarının çok fazla olduğu iş hayatında; sosyal güvencesiz işçi olarak çalışan kadınlar, "eşit işe eşit ücret" uygulamasından yoksun olarak çalışmakta, kadın kimliği ucuz emek gücü olarak görülmektedir.

Gerçekleştirdiğimiz bu kurultaylar En azından "Sosyal adalet için, iş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, eğitim ve sağlığa ayrılan payın yükseltilmesi için, kadınlara yönelik sosyal, siyasal ve kültürel alandaki ayrımcılığın kaldırılması için, ırkçı-şoven ve cinsiyetçi eğitime son verilmesi için, fırsat eşitliği için, kamusal ve özel alanda kadına yönelik şiddetin son bulması için, kadınlara yönelik tüm ayrımcılığın kaldırılması için, kadınlara yönelik uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için, ev işlerinin toplumsallaşması, gündüz bakımevlerinin ve kreşlerin açılması için, çalışma yaşamındaki cinsiyetçi bakışın değişmesi için, terfi ve atamalarda eşitlikçi davranılması için, çalışma yaşamının demokratikleşmesi için, kadınların yetki ve karar mekanizmalarında yer alması için, işsizlik, yoksulluk ve şiddete karşı durmak için, kadın mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarını görünür kılmak için, onurlu bir yaşam için, Türkiye‘de, Irak‘ta, Filistin‘de, Lübnan‘da ve tüm dünyada mağdur olan kadınlar için, tüm kadınların "kadın dayanışması"nı göstermek için"  en azından bunlar için önemlidir.

Değerli Arkadaşlar,

Tüm kuralların erkekler tarafından koyulduğu bir dünyada kadın olmak gerçekten zor. Çoğu zaman kadınlar iş dünyasında ve sosyal yaşamda başarılı olabilmek için erkeklerin kurallarına göre oynamak zorunda kalıyorlar. Maalesef başarı, güç, prestij gibi değerler erkek egemen zihniyetin tanımladığı biçimde algılanıyor. Kadın güç sahibi olabilmek için ya erkeksi seçimlere yönelmek ya da erkek özelliklerine sahip olmak zorunda hissediyor kendini.

Bir kadını bir erkekle eşit kılan şey nedir? Erkek gibi davranmak mı, erkek gibi rekabet etmek mi, yoksa erkek gibi yaşamak mı? Eğer böyleyse ortaya çıkan bu erkeksi kimliğin erkekle eşitliğinden söz edilebilir mi? Kadınlar kadın kimlikleri ile iş dünyasında, sivil toplum örgütlerinde, siyasette ve sosyal yaşamda var olarak eşit olabilirler. Maalesef bugün hala kadınların her alanda erkeklerle eşitliğini savunan bireylerin bile bir çoğunun bilinçaltında erkeklerin önder, lider, hakim pozisyonda oldukları, kadınlarında onların denetiminde olduğu düşüncesi mevcut.

Kadınlara ayrımcılık devletin en üst düzey yapılanmasında da sürüyor. DİE verilerine göre devletteki yöneticilerin sadece %16‘sı kadınlardan oluşuyor. Kadınlara 8 Mart günü hamasi eşitlik nutukları atıldığında herkes kadının hakkını verdiğini düşünüyor. Oysa ki işe giremeyen, ötelenen ve anneliği kutsanan, teknik alanlardaki kadınların insan haklarından, eşitlikten yararlanması için süren mücadelelere ne kadar destek verilmektedir, bunun değerlendirilmesi gerekir. Kadınların sosyal statüleri yaşadıkları ülkenin insani gelişmişliğinin göstergesidir. BM‘nin insani gelişmişlik raporuna göre Türkiye 97. sıradadır. Kadının verdiği emeğinin çoğunlukla değersiz görüldüğü bir ülkedir burası. Bunu aşabilmenin öncelikli yolu bütün kadınların, cinsiyet ayrımcılığı yüzünden uğradıkları haksızlıkların karşısında olması gerektiği bilincine sahip olmasından geçmektedir.

B.Boutros Ghali‘nin bir lafı var sevdiğim; "İnsan ırkı iki kanatlı bir kuştur, bir kanadı kadınlar, diğeri erkekler. Ve her iki kanat da eşit düzeyde gelişmedikçe, insan ırkı uçamayacaktır."

TMMOB, "Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cins ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir." demektedir.

TMMOB, "Kadın erkek yan yana, omuz omuza, yaşamın her alanında!" demektedir.

Sevgili Arkadaşlar,

Biliyoruz: Mücadele edilmezse ülkemizin bu gerçekliği hep yaşanacaktır.

Sevgili Arkadaşlar,

Bizden bugüne kadar toplum "Susmamız oturmamızı, hep boyun eğmemizi, hayatı seyretmemizi" istedi. Ama artık yeter deme zamanı geldi de geçiyor. Bugün bize düşen susmayarak ve gücümüzün farkında olarak hakkımızı her yerde savunmaktır.

Bu kurultayın kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşam içinde eşit olacağı "bir başka dünyanın" yaratılabileceğini gösterecek başarılı sonuçlara varmasını diliyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Fatma Berna Vatan
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi