TMMOB, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖNÜNDE KESK İLE BİRLİKTEYDİ

22.08.2005

TMMOB, Toplu Görüşme Süreci'nde bir dizi eylemlilik içinde bulunan KESK'e 22 Ağustos 2005 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı önünde destek verdi. Etkinlik KESK'e bağlı Eğitim Sen tarafından düzenlendi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın da katıldığı etkinlikte, Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ile KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul birer konuşma yaptılar.

Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer konuşmasında şunları söyledi:

Eğitim işkolunda yetkili sendika olarak 2005 yılı toplugörüşmelerine katılan Eğitim Sen, 800 bin eğitim emekçisinin, ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarını tespit etmiş ve bu sorunlar üzerinden taleplerini belirlemiştir. Bugün saat 15.00‘de başlayacak olan toplugörüşmelerin ikinci turunda eğitim ve bilim emekçilerinin taleplerini Hükümete ileteceğiz.

İktidara geldiği günden bu yana kamu emekçilerinin taleplerine kulaklarını tıkayan AKP Hükümeti, IMF ile işbirliği halinde uyguladığı politikalar ile yoksulluk ve işsizlik sorunlarının daha da büyümesine neden olmuştur. AKP Hükümeti, IMF‘nin istek ve beklentileri doğrultusunda hareket ettiğini toplugörüşmelerin birinci turunda açıkça göstermiştir. Bu nedenle kamu emekçilerinin esas muhatabı Hükümet değil, IMF‘dir. Toplugörüşmeler başlamadan Hükümetin IMF ile yaptığı görüşme sonrası üç yıllık zam oranlarını açıklaması bu görüşümüzü desteklemektedir.

AKP Hükümeti, bugüne kadar benimsemiş olduğu yıkım politikaları yetmezmiş gibi, şimdi de kamu emekçilerinin iş güvencelerine ve geleceklerine gözünü dikmiştir. Kamuya ait fabrikaları ve işletmeleri yok pahasına satarak, eğitimi, sağlığı özelleştirerek milyonlarca yeni işsiz ve yoksul yaratan AKP, hazırlamış olduğu Kamu Personel Yasa Tasarısı ile kamu emekçilerini de işsizler ordusuna katmak istemektedir. Kamu emekçilerinin iş güvencelerini elinden alarak her birini "sözleşmeli köle" haline getirecek olan değişikliklerin kabul edilmesi mümkün değildir. Eğitim Sen olarak, diğer sendikalar ve emek örgütleriyle en güçlü tepkiyi örgütlemeye bugünden hazır olduğumuz bilinmelidir.

Hükümet, toplugörüşmeleri basit bir formalite olarak değerlendirmekte, geçtiğimiz toplugörüşmelerde olduğu gibi sendikaları, dolayısıyla kamu emekçilerini köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. Son kararı Hükümetin veriyor olması, toplugörüşmeleri büyük ölçüde işlevsiz hale getirmiştir. Taraflar arasında eşit şartlarda yapılacak bir toplu sözleşme yapılmadığı sürece son sözü hep siyasal iktidarlar söyleyecektir. AKP Hükümeti daha önce, "grev ve toplusözleşme hakkı" ile ilgili olarak yasal değişiklikleri yapacağını kamuoyuna açıklamıştır. Verilen söz tutulmalı, tüm kamu emekçilerinin beklentisi olan grev ve toplu sözleşme hakkı ile ilgili yasal düzenlemeler en kısa sürede gerçekleştirilmelidir.

Toplugörüşme masasına yüz binlerce eğitim ve bilim emekçisi adına oturacak olan Eğitim Sen, Hükümetle yapılacak pazarlıkta, başta ekonomik taleplerimiz olmak üzere, iş güvencemiz, sosyal ve özlük haklarımızın korunması ve demokratik taleplerimizin gerçekleştirilmesi için bütün örgütsel gücünü seferber etmeye kararlıdır.

Geçtiğimiz yıl Hükümet ile imzalanan 50 maddelik metnin büyük bir bölümü uygulanmamıştır. Sendika olarak öncelikli talebimiz, bu metin içinde yer alan tüm ekonomik, sosyal ve özlük haklarımız ile ilgili düzenlemelerin eksiksiz olarak uygulanmasıdır.

Toplugörüşme Taleplerimiz

Eğitime Hazırlık Ödeneği

Her eğitim-öğretim yılı başında öğretmeni, hizmetlisi ve memuruyla tüm eğitim ve bilim çalışanları, yeni eğitim yılına yönelik olarak hazırlıklar yapmaktadırlar. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sadece öğretmenlere "eğitime hazırlık ödeneği" ödenmektedir. 2005/2006 eğitim yılı için eğitime hazırlık ödeneği 400 YTL olarak belirlenmiştir. Eğitim Sen, eğitime hazırlık ödeneğinin iki taksit halinde toplam 800 YTL olarak verilmesini ve sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim çalışanlarının eğitime hazırlık ödeneğinden eşit olarak yararlanmasını talep etmektedir.

Eğitim Tazminatı

Öğretmenlere maaşlarının içinde ödenen ve eğitim-öğretim hizmeti tazminatı olarak bilinen 350 YTL‘lik eğitim tazminatı 500 YTL‘ye çıkarılmalıdır.

Ek Ders Ücretleri

Ders saati başına net 3,1 YTL olan ek ders ücretleri ekonomik olarak güncellenmeli ve ders saati başına net 10 YTL‘ye çıkarılmalıdır. Araştırma görevlileri ve öğretim görevlilerine ek ders ücreti ödenmeli, bütün üniversite çalışanları üniversite personel yasası kapsamına alınmalıdır.

Hizmetli ve Memurlar İçin Özel Hizmet Tazminatı

Eğitim kurumlarının emektarları olan hizmetliler, sistemden kaynaklı bütün olumsuz sonuçları en çarpıcı bir biçimde hissetmektedir. Kurumların fiziksel yetersizliği ve yönetim anlayışının yanlışlığını en yoğun şekilde yaşayanlar hizmetlilerdir. Hizmetli arkadaşlarımız, normal görevlerinin dışında kalorifer yakma, şoförlük, gece bekçiliği ve yöneticilerin özel işlerini yapmakla görevlendirilmektedir. Bunun karşılığında ücret, yevmiye, yolluk, yiyecek ve giyecek yardımı yapılmamakta ve fazla mesai ücreti ödenmemektedir.

Eğitim sisteminin önemli yapı taşlarından birisi olan memur personel ciddi sorunlar yaşamaktadır. Diğer eğitim çalışanlarla aynı ortamda bulunan ancak eşit haklara sahip olmayan memurlar, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı, tartışmasız yerine getirmekle yükümlü sayılmaktadır. Hizmetli ve memurların yıllardır süren mağduriyetlerini gidermek amacıyla yaptıkları işlerin niteliği ve çalışma koşulları göz önünde bulundurularak, 250 YTL ek özel hizmet tazminatı ödenmelidir.

Yakacak Yardımı

Şu anda yakacak yardımı ile ilgili bir düzenleme yoktur. Yüz binlerce eğitim emekçisi, Türkiye‘nin dört bir tarafında en zor şartlarda görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Eğitim emekçilerinin çalıştığı kimi illerde kış ayları 2-3 ay sürerken, kimi illerimizde 9-10 ay boyunca ağır kış koşullarında çalışan eğitim emekçilerine 450 YTL yakacak yardımı ödenmelidir. Söz konusu yardım miktarı kış aylarının uzunluğuna göre 450 ile 800 YTL arasında belirlenebilir. Örneğin Erzurum, Van, Batman, Ağrı, Kars, Hakkari gibi illerimizde bir eğitim emekçisinin yıllık yıllık ortalama gelirinin %20‘si yakacak harcamalarına gitmektedir.

Konut Edindirme Yardımı (KEY) Tasfiyesi

Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesaplarının tümü (nemalarıyla birlikte), güncel hesaplamalar üzerinden hak sahiplerine geri ödenmelidir.

Kamu Personel Rejimi

Hükümetin Kamu Personel Rejimi aracılığıyla kamu emekçilerinin iş güvencelerini ellerinden alma girişimi kabul edilemez bir uygulamadır. Kamu Personel Rejimi Yasa tasarısı geri çekilmeli ve başta iş güvencesi olmak üzere tüm kazanılmış haklar korunmalıdır.

Sözleşmeli Öğretmenlik Uygulaması

Özellikle son yıllarda yaygınlaşan "sözleşmeli öğretmenlik" uygulaması eğitimde niteliğin daha da düşmesine neden olmuştur. Üstelik sözleşmeli olarak istihdam edilen öğretmenler adete "mevsimlik işçi" gibi çalıştırılmakta, her biriyle 10‘ar aylık sözleşme yapılmaktadır. Sigorta primleri eksik yatırılan ve asgari ücretin bira üzerinde maaş alan binlerce sözleşmeli öğretmen, iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılmaktadır. Gelecekte eğitim sistemine vereceği zararlar göz önünde bulundurularak "sözleşmeli öğretmenlik" uygulamasından derhal vazgeçilmelidir. Sözleşmeli çalışan öğretmenlere kadro verilerek, tüm öğretmenlerin ve eğitim çalışanların kadrolu olarak atanması sağlanmalıdır.
4688 Sayılı Yasada Değişiklik Yapılarak, Grev ve Toplusözleşme Hakkının Tanınması

2004 Toplugörüşmelerinde, memurlara grev ve toplusözleşme hakkı verileceği taahhüt edilmesine karşın, bugüne kadar herhangi bir adım atılmamıştır. Üstelik hükümet, Anayasa‘nın 90. maddesinde yapmış olduğu değişiklikle, uluslararası sözleşmelerin mevcut yasalar karşısındaki üstünlüğünü kabul etmiştir. ILO‘nun 87 ve 98 Sayılı Sözleşmeleri ile 4688 Sayılı Yasa arasındaki çelişki dikkate alındığında, ILO‘nun sözleşmeleri esas alınmak zorundadır.

Anayasa 90. maddesi değişikliği, toplu sözleşmeli, grevli sendikal hak ve özgürlükler haklar talebimizin hukuki dayanaklarını güçlendirmiştir. Sözleşmeler ile 4688 Sayılı Yasa ve 657 Sayılı Yasa arasında çok sayıda çelişki vardır. Adı geçen sözleşmeler, örgütlenme, toplu sözleşme, grev hakkını güvence altına aldığı gibi sendikaların iç işleyişlerini ve tüzüklerini serbestçe belirlemeleri gerektiğini öngörmektedir.

Örgütlenme ve İfade Özgürlüğü Önündeki Engellerin Kaldırılması

Örgütlenme ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki tüm yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır. Sendikal faaliyetlerin fiili olarak engellenmesinin önüne geçilmeli, örgütlenme hakkına yönelik her türlü ihlale ve baskılara son verilmelidir.

Özellikle Eğitim İşkolunda Yoğunlaşan Soruşturma ve Sürgünlerin Durdurulması

Özellikle son dönemde, Eğitim Sen ve KESK‘e bağlı diğer sendikaların üye ve yöneticilerine yönelik olarak ciddi bir soruşturma ve sürgün uygulaması yaşanmaktadır. AKP‘nin siyasi kadrolaşma girişimlerine paralel olarak başlatılan sürgün, soruşturma ve cezalara derhal son verilmelidir. Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa‘da 7 Eğitim Sen üyesinin sürgün edilme kararı başta olmak üzere, tüm eğitim yöneticileri hakkında verilen sürgün kararları iptal edilerek mağduriyetler giderilmelidir.