TMMOB MİMARLAR ODASI 39. DÖNEM OLAĞANÜSTÜ GENEL KURULU KATILIMCILAR BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

26.11.2004

19-20 Kasım 2004 Nevşehir Kapadokya'da gerçekleşen TMMOB Mimarlar Odası 39. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu sonucunda Katılımcılar Bildirgesi kamuoyuna aşağıdaki şekilde duyuruldu:

19-20 Kasım 2004 Nevşehir Kapadokya‘da gerçekleşen TMMOB Mimarlar Odası 39. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu sonucunda Katılımcılar Bildirgesi kamuoyuna aşağıdaki şekilde duyuruldu:

Mimarlar Odası‘nın, ülkenin tüm yörelerinden genel kurul delegeleri ve katılımcıları, ülkemizde mimarlığın uygarlık ve kültür zenginliklerimize yakışır bir nitelikte yapılabilmesi için gerekli kuralları belirlemek üzere, Anadolu‘nun tarihsel merkezlerinden Kapadokya‘da toplanmıştır.

Böylesi bir toplantının, böylesi bir kültür coğrafyasında gerçekleştiği bugünlerde, aynı uygarlık tarihinin ortak değerlerini taşıyan Mezopotamya‘daki insanlık dışı uygulamalar hepimizi derinden etkilemiştir. Özellikle son günlerde ABD ve müttefiklerinin Felluce‘ye saldırıları ile tırmanışa geçen "terör" herkesi isyan etme noktasına getirmiştir. Sokaklar insan cesetleriyle doludur. Bu bir cinnet olmalıdır.

UYGARLIK KAN AĞLIYOR

Tarihin doğduğu bölgeler, teknolojinin en son ürünü silahlarla bombalanıyor, yıkılıyor; Arkeolojik SİT alanları düzleştirilerek helikopter pisti yapılıyor; kutsal mekânlar, mabetler çatışma mevzileri olarak kullanılıyor.

Sıfatı ne olursa olsun terör, terördür insanlık suçudur ve herkes tarafından lanetlenmelidir. Şu veya bu terörü hoş görmek, türlü gerekçeler uydurarak benimsemek, ses çıkartmayarak kabullenmek terörü desteklemekten başka bir şey değildir. 11 Eylül‘de ikiz kulelere yapılan saldırı ne kadar kınanmayı hak ediyorsa, Amerikan birliklerinin aylardır Irak‘ta yaptıklarını da aynı oranda, hatta daha da fazla kınamamız gerekir.

SAVAŞ DEĞİL KATLİAM

Kaldı ki bugün ortada eşitsiz koşullarda ve hiçbir hak ve dengenin söz konusu olmadığı, tek taraflı bir saldırıya dayalı, tüm yönleriyle insanlığın yüz karası bir KATLİAM söz konusudur.

Dünyanın en büyük silahlı gücü, yıllardır diktatörlük baskısı altında bunalmış, BM ambargosu nedeniyle zayıflamış bir ülkeyi yerle bir etmek için bütün gücüyle saldırmaktadır.

- Saldırının nedeni olarak gösterilen "kitle imha silahları"nın olmadığı, kamuoyunun bu konuda yanıltıldığı ortaya çıkmıştır; saldırılar devam etmektedir.
- Irak‘ın teröristleri barındırdığı söylenmiş, bununla ilgili bir kanıt bulunamamasının yanı sıra, şimdi Irak, ABD ve müttefiklerine karşı cihat ilan eden İslamcıların savaş ve barınma alanına dönmüştür. Bugün direniş gösteren Iraklılar da sivil halktan sayılmayıp terörist olarak tanımlanmaktadırlar.
- Dünya daha güvenilir olmamıştır. ABD‘nin başını çektiği kampa karşı nefret duyguları kabaran kesimlerin terörü tüm dünyaya yaymasının neredeyse psikolojik altyapısı oluşturulmuştur.
- Topraklarında terörün bir daha olmaması için güvenlik arayan Amerikan halkı, kendi askerlerinin, dilini hatta alfabesini bile bilmedikleri, kültürüne yabancı bir ülkeye gönderilmesini onaylamışlar, evlatlarının cenazelerini karşılamaya başlamışlardır.

Bu saldırganlığın kısa zamanda durması beklenmemektedir. Amerikan seçmeninin desteğini de alabilen yönetimin sözcüleri Irak‘ta inandırıcı olamamışken şimdi bir başka komşumuzu, İran‘ı dillerine dolamışlardır. İran‘la ilgili nükleer silah iddialarının ve buna karşı yapılan tehditkâr uyarıların dikkatli bir şekilde izlenmesi gerekmektedir. Bölgemiz yeni bir çatışmanın sorunlarını göğüsleyemeyecek kadar savaş yorgunudur.

MİMARLAR OLARAK KINIYORUZ

Bizler, bu ülkenin mimarları olarak tüm barışsever insanlarımız gibi savaşın gölgesinde yaşamak istemiyoruz.

Tüm insanlığa ait tarihsel birikimleri taşıyan ve evrensel miras olan Irak‘taki kültür talanına ve tahribatına nefretimizi gösteriyoruz. Hangi görüşten, ırktan, dilden, dinden olursa olsun insan yaşamına değer verilmesini; "öteki"leştirerek dışlaştırdığımız insanların ölümlerine seyirci kalınmamasını istiyoruz.

Bizler, başta ABD olmak üzere Irak‘ta asker bulunduran ülkelerin barışsever insanlarının kendi yönetimlerinin bu insanlık dışı tutumlarına karşı cesur haykırışlarını destekliyoruz; yüreklerimizin yüreklerinin yanında olduğunu duyuruyoruz.

İnsan aklının yaratıcılığının, sadece yeniyi üretmekle değil, binyıllardır üretileni korumak ve uygarlık, kültür, sanat ve yaşam birikimlerini kollamakla da başarılı olacağına inanıyoruz. Yaşadığımız coğrafya böyle bir ilgiyi hak ediyor ve buna gereksinimi var. İnsanlık duygularımızla ve barışçıl özlemlerimizle derleyebileceğimiz tepkinin gücü, bu erdemlere sahip olmayanların en gelişmiş teknolojik silahlarının bile erişemeyeceği bir dil olacaktır.

Davet hepimize...