TMMOB SANAYİ KONGRESİ
"Türkiye‘nin aydınlık yüzü çok sevgili bilim insanlarımız,
Kamu kurumlarının, emek ve meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin çok değerli başkanları, yöneticileri,
Örgütümün çeşitli kademelerinde görev yapan sevgili yönetici arkadaşlarım, mesai arkadaşlarım,
Sevgili meslektaşlarım,
Sevgili konuklarımız,
Sevgili basın mensupları,
Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sanayi Kongresi 2007 etkinliğimize hoş geldiniz.
Ben öncelikle burada hepimizin buluşmasını sağlayan arkadaşlarıma, Yürütme Kurulumuza, Düzenleme Kurulumuza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, uzmanlara, Makina Mühendisleri Odamızın Sevgili Yöneticilerine, Oda çalışanlarına, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
Hepimiz biliyoruz: mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek.
Biz, bir yandan insana karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan üyelerimizin bilimsel temele dayanan çalışmalarını, bilim insanlarının çalışmaları ile birleştiriyor, örgütümüzün deneyimlerinin süzgecinden geçiriyoruz. Bu şekilde ülkenin sorunlarını tespit ediyor, çözüm önerilerini sunuyoruz. Meslek alanlarımız üzerinden Türkiye gerçeklerini ortaya koyuyoruz. Bir yandan da üyelerimizin haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz. Öte yandan da mesleki denetimin vazgeçilmez ön koşulu olarak gördüğümüz bir çalışmayı, üyelerin uzmanlaşması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz. Biz, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile yine bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.
İşte bu kongre ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor.
TMMOB ve bağlı odaları iki yıllık çalışma dönemlerinde iki yüzü aşkın etkinlikle kamuoyu önüne çıkıyor. Sadece TMMOB adına bağlı odaların sekreteryalığında gerçekleşen etkinlikler bu dönem 22‘ye ulaşacak.
Çevre Sempozyumu, Mühendislik, İstihdam ve Ücretlendirme Sempozyumu, AB Süreci Karşısında Emek Sempozyumu, Yerel Yönetimlerde Dönüşüm Sempozyumu, Enerji Sempozyumu, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Türkiye‘de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu, Denizcilik Sorunları Sempozyumu, Jeotermal Kongresi, Afet Sempozyumu gerçekleştirildi. Bugün başlattığımız bu etkinlikten sonra bu dönem İklim Değişimi Sempozyumu ile Su Politikaları Kongresi de gerçekleştirilecek.
Kente yönelik olarak da İKK‘larımız aracılığı ile Bursa, İstanbul, Ankara, Kocaeli Kent Sempozyumlarını gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde de Denizli‘de, Eskişehir‘de, Adana‘da Kent Sorunları Sempozyumlarını gerçekleştireceğiz. Mart‘ta da Bodrum Yarımadasının Çevresel ve Yapısal Geleceği Sempozyumu gerçekleştirilecek
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürür.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB yıllardır üzerine düşeni yapmış, yerel ve merkezi iktidarları, meslek alanları ile ilgili ve sürekli olarak, bugünkü gibi topladığı kongrelerin sonuç bildirileri ile uyarmıştır. Bu etkinliklerimizde bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Bizce paylaşılan bilgi en değerli bilgi oluyor. Görüşler, bilimin ve tekniğin ışığında çalışmalarını sürdüren TMMOB‘nin 50 yıllık birikiminin süzgecinden geçiriliyor ve sonuçları kamuoyuna duyuruluyor. Ama ne yazık ki, bu duyurulan sonuç bildirilerinde yazılanlar her zaman sadece yerel ve merkezi iktidarların "uyarılması" şeklinde oluyor.
Sevgili arkadaşlar,
TMMOB ortamında 1962‘den bu yana düzenlenmekte olan ve bu kez on altıncısı düzenlenen bu Sanayi kongremizin ana başlığı "Geçmişten Geleceğe Sanayileşme, Planlama ve Kalkınma Türkiye İçin Model Önerileri".
TMMOB ortamında Sanayi Kongreleri 1962, 1964, 1972, 1974, 1976 tarihlerinde Makina Mühendisleri Odası yürütücülüğünde gerçekleştirildi. Bir süre verilen aradan sonra; gene Makina Mühendisleri Odası yürütücülüğünde düzenli bir şekilde sürdürüldü.
"1987‘de 1980 Sonrası Sanayiinin Durumu, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye Sanayi,
1989‘da Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler, Sanayide Uygulamaları ve Etkileri,
1991‘de Bilim ve Teknolojideki Olağanüstü Gelişmeler ve Ekonomilerin Uluslar arasılaşması Sürecinde Türkiye Sanayiinin Konum ve Geleceğinin Saptanması,
1993‘de Türkiye‘nin Sanayi ve Teknoloji Politikaları ve Uluslararası Rekabet Hedefleri, 1995‘de Rant Ekonomisinden Üretim Ekonomisine,
1997‘de Toplu Bakış" başlıkları ile yapıldı.
1999‘da Küreselleşme ve Sanayileşme,
2001‘de Mühendisler ve Sanayileşme,
2003‘de Küreselleşme ve AB Süreçlerinin Ülke Sanayii ve Mühendislerine Etkileri,
2005‘de de Sanayileşme, İstihdam, Refah,
başlıkları konulan Sanayi Kongreleri düzenledik.
Bu kongrede de Türkiye‘de sanayileşmenin gelişimi yeniden ele alınırken, bir yandan da Planlama ve Kalkınma boyutlarına değinilecek ve Türkiye‘de yaşananlara dair tespitlerde bulunulacak.
Sevgili Arkadaşlar,
Oda Başkanımın sözlerine ilave olarak ve 2007 Sanayi Kongresi‘nin girişi olarak da 2005 Sanayi Kongresi Sonuç Bildirisini bu noktada sizlerle paylaşmak istiyorum:
Uluslararası kuruluşların dayattıkları yeni liberal politikaların, Avrupa Birliği‘ne adaylık sürecinin de baskısıyla tek seçenek olarak sunulmaya devam edildiği bir ortamda toplanan Sanayi Kongresi, bugüne kadar izlenen ve sermaye kesimlerinin kollanmasına yönelik politikaların yerine, ekonominin ve sanayinin ülke ve halkımızın çıkarları doğrultusunda planlanmasını savunmakta ve Sanayileşme-İstihdam-Refah ilişkisini bu kapsamda yeniden gündeme getirmektedir.
Ülkemiz ve sanayimiz aleyhine gelişen küresel güçlerin yarıştığı rekabetin sanayileşmeyi büyük çapta etkilediği günümüzde yalnızca sanayi üretimi ile kalkınma, refah ve tam istihdam gerçekleşemeyecektir. Zira küreselleşme, içinde yaşadığımız döneme damgasını vuran kapitalizmin çok uluslu şirketler aracılığıyla dünya boyutunda kurduğu ekonomik egemenliğin son aşaması olarak, gelişmiş ülkeler lehine mal, hizmet ve sermayeyi ülkeler arasında olağanüstü bir hızla dolaştırarak, gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini, sanayisini ve çalışanlarını büyük çapta etkilemekte, politik ve toplumsal dengeleri bozarak, gelir dağılımını kötüleştirmektedir. Spekülatif sermaye olağanüstü boyutlara ulaşarak verimli sermaye yatırımlarını önlemekte, işsizliği artırarak nedeni olduğu ekonomik krizlerin yıkıcı etkileri ile çalışanları yoksullaştırmaktadır.
Ülkelerin kalkınmasında sanayileşme en önemli kriterlerden biridir. Bugün de Türkiye‘nin gelişmiş bir ülke olmasının yolu, sanayileşmede izlenecek doğru politikalardan, teknolojide yenilikçi çalışma ve AR-GE‘den geçmekte, kaynakların doğru ve etkin kullanımı ile yatırımların ülke boyutunda gerçekleştirilmesiyle mümkün görülmektedir. Türkiye sanayisinin ayakta kalabilmesi ve rekabet gücünü artırabilmesi, yeni teknolojileri kullanabilir ve üretebilir hale gelmesine bağlıdır.
AB ile müzakere sürecine girmiş olan Türkiye için çok önemli konulardan biri de Gümrük Birliği‘ne, sanayiye ve sanayileşmeye ilişkin dosyalardır.
Türkiye, AB‘ye aday ülkeler arasında Gümrük Birliği‘ni gerçekleştiren tek ülke olarak istisnai bir duruma sahiptir. Türkiye, AB‘nin gümrük birliğine girdiği tek büyük ülke olarak eşitsiz koşullarda Avrupa Birliği ile aynı ticaret politikasını uygulamaktadır. Bu durumdan tüm sanayi sektörlerimiz olumsuz etkilenmektedir. Korumacılık oranlarının düşürülmesi, önemli ihracat sektörlerimizde bile krizin yaşanmasına neden olmuş, atıl kapasite ve artan maliyetlerle bunalım derinleşmiştir. Tek taraflı anlaşmaların Türkiye sanayisine zarar verdiği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Gümrük Birliği ile AB‘de yeni pazar imkanları elde edeceği yanılsamasını yaşayan sanayimiz, geçen 10 yıl içerisinde 50 milyar ABD dolarından daha fazla değerde AB teknolojisi ve altyapısına yatırım yapmış; bu yatırımlar makro bir programa, planlama ve fizibiliteye dayanmadığı için sonuç olumsuz olmuş, ölü yatırımlara dönüşmüştür. Birçok alt dala aşırı yatırım yapılırken, bazı dallara ise hiç yatırım yapılmamış, ülkemiz ithal ve ikinci el makina ile dolmuştur.
Kongredeki bu saptama ve değerlendirmelerden hareketle, Sanayi Kongresi 2005, aşağıda sıralanan gerekliliklere vurguyla dikkat çeker ve bu konuların takipçisi olacağını ilan eder.
Küreselleşmenin emeği baskı altına alan stratejisine karşı, en azından belirli ilkelere sahip çıkılması gerekmektedir.
- İstihdamın bir hak olarak kabulü,
- Çalışma saatlerinin en aza düşürülmesi,
- Çalışmanın doğayı tahribinin en aza indirilmesi,
- Her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması,
- Sadece fırsat eşitliğinin değil eşitliğin kendisinin bir değer olarak kabulü,
- Üretimin hem işçiler hem de çevre hakkını içerecek biçimde maksimum demokratik kontrolü,
- Tüketimin eğitim, sağlık, ulaşım ve rekreasyonu da içerecek biçimde toplumsallaştırılması, bu ilkelerin en önemlileridir.
TMMOB ve bağlı Odalarının tüm karşı çıkış ve uyarılarına karşın tek yanlı olarak imzalanan Gümrük Birliği Anlaşmasının ve ardından uygulanan teslimiyetçi politikaların ülkemizi getirdiği yer ortadadır. Bu nedenle:
- Tam üyelik müzakere süreçleri tamamlanıncaya kadar GB anlaşması mutlaka askıya alınmalıdır.
- Aynı yanlış politikalar AB‘ye üyelik müzakere süreçlerinde sürdürülmemelidir. İçinde bulunduğumuz bilgi kirliliği ve yönlendirme ortamına ivedilikle son verilerek, tarama konusu olan 35 başlıktaki müktesebat değişikliklerinin ülkemiz geleceğine etkileri tüm alanlarda ve tüm sektörlerde tartışmaya açılmalı, izlenmesi gereken politikalar oluşturulmalıdır.
- Küreselleşme süreç ve politikalarının ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel vb. tüm düzlemlerde yıkım ve tahribatlarına karşı durabilmek için ülkemiz öncelikle ve stratejik ön görüyle tüm alanlarda ve tüm sektörlerde kendi ulusal politikalarını oluşturmalıdır.
- Bilim ve teknolojide yetkinleşmeli ve bunu ülke ölçeğinde toplumsal ekonomik faydaya dönüştürmeli, bu amaçla ulusal bir strateji belirlenmelidir.
- Yıllardır uluslararası para kuruluşlarının güdümünde uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla, üretimi yatırımı, sanayileşmeyi, bilimi, teknolojiyi, mühendisi, insanı dışlayan uygulamalar terk edilmeli; kamu yararını gözeten planlama yönelimi benimsenmelidir.
Bu amaçla,
- Bir Sanayi Envanteri çıkarılarak ülke sanayisinin maddi ve ekonomik varlığının durum tesbiti yapılmalı ve kaynakları buna göre en rasyonel biçimde kullanacak, destek ve teşvikler saptanmalıdır.
- Sanayi katma değerini, ekonominin tüm sektörleriyle dengeli bir biçimde artırarak yüksek katma değerli ürünleri ihraç edebilecek alt sektör ve teknolojiler desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
- Mühendislik alt yapısı, AR-GE ve teknolojik gelişmenin, küresel rekabette önemli bir rol oynamasından hareketle bilim ve teknoloji seferberliği başlatılmalıdır.
- Ülkemizde mühendislik hizmetinin niteliğinin yükseltilmesi için; temel eğitimden başlayarak üniversite, oradan da meslek içi eğitime ve işletmelerin nitelikli kadro istihdamına kadar uzanan ulusal yol haritası çizilmelidir.
- Bölgeler arası dengeyi kuracak ve gelir dağılımını adil bir biçimde kalkınmada öncelikli yörelere yayacak politikalar oluşturularak, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri bu önceliğe göre geliştirilmelidir.
- Sanayinin gelişmesini ve ekonomik büyümeyi en geniş toplumsal tabana yayacak, refah ve istihdam sağlayacak, kamu yararına bir yatırım ve üretim planlaması yapılmalıdır.
Sevgili arkadaşlar,
Bitirirken şunları da söylemeliyim:
TMMOB‘nin sözü insana dairdir, yaşama dairdir ve aydınlık gelecek günlere dairdir. Siyasi karar vericilerin bunu bu şekilde algılamaları gerekmektedir. TMMOB insana dair görevlerini yapmaya devam edecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum."