TMMOB TUNCELİ İKK'NIN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU 2018 DEPREM İYİLEŞTİRME RAPORU TUNCELİ BELEDİYE MECLİSİ TARAFINDAN OY BİRLİĞİ İLE KABUL EDİLDİ

24.05.2023

TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulunun Hazırlamış Olduğu 2018 Deprem İyileştirme Raporu 23 Mayıs 2023 tarihinde Tunceli Belediye Meclisi tarafından oy birliği ile kabul edildi.

TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulunun Hazırlamış Olduğu 2018 Deprem İyileştirme Raporu Tunceli Belediye Meclisi Tarafından Oy Birliği ile Kabul Edildi

TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulu ile Tunceli Barosunun imzalamış olduğu deprem komisyonu protokolüne istinaden hazırlanan rapor Tunceli Belediyesine sunulmuştu. 2018 deprem yönetmeliği iyileştirme raporu Tunceli Belediye Meclisinin Mayıs ayı toplantısında oy birliğiyle kabul edildi. Kabul edilen rapor şu şekilde:

                                                              RAPOR

        Ülkemiz jeolojik olarak Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere 3 ana aktif fay kuşağının üzerinde bulunmaktadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı 1939 Erzincan depremi ile kırılmaya başlamış, daha sonra kırılma fay boyunca devam etmiş ve en son 1999 Gölcük Depremi ile de enerjisini büyük ölçüde boşaltmıştır. Ancak bu kırığın Marmara Denizi ve Bingöl-Erzincan arasındaki Yedisu bölgesi sismik boşluk olarak tanımlanmakta olup bu bölgelerde her an deprem olma ihtimali vardır. Doğu Anadolu Fayı 24.01.2020 tarihinde merkez üssü Elazığ-Sivrice olan 6,8’lik deprem ile kırılmaya başlamış sonrasında Ölü Deniz Fayı üzerinde merkez üssü Kahramanmaraş-Pazarcık olan 7,8’lik deprem ile tetiklenmiş ve Kahramanmaraş-Elbistan olan 7,6’lık ve 20.02.2023 tarihinde de merkez üssü Hatay-Defne olan 6,4’lük deprem ile enerjisini boşaltmış ancak Bingöl Karlıova kısmında enerji biriktirmeye devam ermektedir. Bahse konu bu depremlerde on binlerce yurttaşımız canını yitirmiştir. 1999 Gölcük depremi ile beraber önce 2000 daha sonra 2007  yılında deprem yönetmeliğinde güncellemeler yapılmış ve son olarak da 2019 yılında yürürlüğe giren TBDY 2018 deprem yönetmeliği yayınlanmıştır. Gölcük depreminden sonra 99 depremi milat kabul edilmiş ve yeni yapılacak yapılarla ilgili yeni standartlar ortaya konmuştur ancak 06.02.2023 tarihinde gerçekleşen deprem, 99 depreminden çok daha ağır bir tablo ortaya koymuş, 11 İlimizde çok sayıda yurttaşımız canını kaybetmiş ve on binin üzerinde bina yıkılmıştır. Ayakta kalan birçok yapı da ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmiştir. Bu depremle beraber Ülkemizin depreme hazır olmadığı bir kez daha görülmüştür. Bu durum siyasi iktidar tarafından kader planı olarak görülmüş ve halkımıza da böyle açıklanmaya çalışılmıştır ancak Ülkemiz dışında aktif fay kuşakları üzerinde yer alan Japonya, Şili, Meksika, Çin ve Amerika gibi ülkelere bakıldığında depremin kader değil, plansızlık, denetimsizlik, depremi yok sayma, doğayla uyumlu yaşamama, rant, sermaye ve yönetim eksikliği gibi birçok parametrenin yaşanan can ve mal kayıplarında etkili olduğu görülmektedir. Bu nedenle inşaat sektörünün ekonominin lokomotifi olmaktan çıkarılması ve en temel ihtiyaç olan barınma ihtiyacının karşılanmasına yönelik planlamalar yapılarak yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir.

       6 Şubat 2023 tarihinde, yerel saat ile 04:17’de Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD, www.afad.gov.tr) verilerine göre moment büyüklüğü (Mw) 7.7 olan bir deprem meydana gelmiştir. Depremin merkez üssü olan Pazarcık-Kahramanmaraş, Gaziantep'in yaklaşık 40 km kuzey batısında ve Kahramanmaraş’ın yaklaşık 33 km güney doğusunda yer almaktadır. AFAD tarafından depremin odak derinliği 8.6 km olarak belirlenmiştir. İlk depremin ardından 9 saat sonra, yerel saat ile 13:24’de, Ekinözü-Elbistan Kahramanmaraş bölgesinde moment büyüklüğü (Mw) 7.6 olan ikinci bir deprem meydana gelmiştir. İkinci depremin merkez üssü Adıyaman'ın yaklaşık 98 km kuzey batısında ve Kahramanmaraş'ın 62 km kuzey doğusunda yer alıp, odak derinliği 7.0 km olarak belirlenmiştir. Her iki deprem toplam 15 milyonu aşan nüfusuyla Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Adana ve Elazığ illerini etkilemiştir. ODTÜ’nün yayınladığı raporda; depremlerin önemli artçı sarsıntılara neden olduğu, 18.02.2023 tarihi itibariyle toplam can kaybı sayısının 40,000'i aştığı ve 110,000 kişinin yaralandığı, 100,000'den fazla binanın çöktüğü veya ağır hasar aldığı raporlanmıştır. Bu rakamın hasar tespit çalışmalarının ilerlemesi ile artması beklenmektedir. İlgi raporda;  6 Şubat 2023 Pazarcık-Kahramanmaraş (Mw=7.7) depremi, sismik enerji salınım bölgesine 436 km mesafe içerisinde yer alan ve AFAD tarafından işletilen toplam 280 kuvvetli yer hareketi istasyonu tarafında kaydedildiği, Maksimum yer ivmesi (MYİ) değerlerinin en yükseği Antakya’da yer alan 3126 numaralı istasyonda 1.23 g olarak rapor edildiği, ikinci deprem sarsıntısını ise enerji salınım bölgesine 445 km mesafe içinde bulunan ve yine AFAD tarafından işletilen toplam 244 kuvvetli yer hareketi istasyonu kaydedilği, 2708 kodlu istasyon, Gaziantep Islahiye’de, TBDY (2019)’a göre ZC zemin sınıfında ve yırtılma düzlemine 4 km mesafede yer aldığı, istasyonda kaydedilen en büyük yatay maksimum yer ivmesinin (MYİ) Doğu-Batı yönünde 1089 cm/s2, kaydedilen düşey bileşen MYİ değeri ise 977 cm/s2 olduğu belirtilmiştir.  Raporda; sıkı zemin koşullarında bulunmasına rağmen Doğu-Batı bileşenine ait tepki spektrumu, yüksek periyotlarda özellikle 1,2 saniye civarında büyütmeler içermektedir. İki yatay bileşenin geometrik ortalaması, 475 yıllık tekrarlanma periyoduna karşılık gelen tasarım spektrumunun neredeyse tüm periyotlarda üzerinde olduğu, aynı geometrik ortalama, 0.7 saniyeden büyük periyot değerleri için 2475 yıllık tekrarlanma periyoduna karşılık gelen tasarım spektrumunun da üzerinde olduğu ifade edilmiştir. Benzer şekilde, maksimum MYİ değerlerinin en yükseği Kahramanmaraş Göksun’da yer alan 4612 numaralı istasyonda 0.65 g olarak kaydedilmiştir. MTA haritasında merkez üssü Pazarcık için  DD-2 tasarımda verilen ivme değerinin 0,37g olduğu, ancak sadece ilk depremde yapıların 0,65g ye maruz kaldığı, daha sonra gerçekleşen 7,6 lık ve artçı depremlerin etkisi de düşünüldüğünde yapıların neden bu kadar zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Bahse konu bu ivmelerin TBDY 2018 deki DD-2 (50 yılda aşılma olasılığı %10 olan deprem, 475 yılda bir gerçekleşecek deprem) ve DD-1 (2475 yılda bir gerçekleşecek deprem,) tasarım kuvvetlerinin çok üzerinde kaldığı ve birçok binanın bu değerleri karşılamadığı görülmüştür. Bu durum ülkemizin depremlere hazır olmadığını tekrar göstermiştir.

       Ülkemizdeki tüm şehirler gibi İlimizde ne yazık ki depreme hazır değildir. Halbuki İlimizde şehrin tam merkezinden Nazmiye fayı, Ovacık İlçesinden Ovacık-Malatya Fayı ve Pülümür İlçesinden de Pülümür fayı geçmekte olup İlimiz aynı zamanda depremselliği yüksek olan Bingöl, Erzincan ve Elazığ’a komşudur. Bu demektir ki Dersim hem kendi depremleri hem de komşu illerin depremleri ile sınanacaktır. Bu gerçekliklerden hareketle İlimizi hiç vakit kaybetmeden depreme hazırlamalı ve İlimize deprem dirençli kent olma özelliğini kazandırmamız gerekmektedir. Bunun için öncelikle şehrin birçok bileşeni bu konuda beraber hareket etmeli, halkımız deprem konusunda bilinçlendirilmeli, halkımızın tüm sürece dahil edilmesi sağlanmalı ve deprem master planı için çalışmalara başlanmalıdır.

         Yürürlükteki deprem yönetmeliğimiz DD-2 tasarıma göre konutların ağır hasar alma kabulü ile tasarım yapılmasına müsaade etmektedir. Bunun sebebi, söz konusu depremin (DD-2; 475 yılda bir gerçekleşecek deprem, 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan deprem)  gerçekleşme periyodunun uzun olması nedeniyle ekonomik kayıpların önlenmesidir. Ancak 6 Şubat ve sonrasında gerçekleşen depremlerde görüldü ki tasarım kuvvetlerinin aşılması; yapıların ağır hasar alarak kullanılamaz hale gelmesine, barınma ihtiyacının karşılanamamasına ve ekonomik olarak çok daha büyük kayıplara  neden olmuştur.

     Yukarıda anlatılanlardan hareketle Şehrimizin 1. derece deprem bölgesi olması nedeniyle yapılarımızı tasarım depremlerinde ağır hasar alacak şekilde değil de hemen kullanım veya sınırlı hasar alacak şeklinde tasarlamanın daha güvenli olacağı ve depremin yapılar üzerindeki olumsuz durumu sınırlayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle TMMOB olarak öncelikle İlimizdeki mevcut yapı stokumuzu ve yeni yapılacak yapıları depreme dirençli hale getirebilmek için bazı görüş ve önerilerimizi paylaşmak isteriz.

       Bu konuda görüş ve önerilerimiz şu şekildedir:

1 - İlimiz için yapı envanterinin oluşturulması, bu amaçla ilgili kurumlardan veri talep edilmesi, envanter hazırlama çalışmalarında meslek odaları olarak destek verilmesi, elde edilen envanterin 2000 öncesi ve sonrası yapılar olarak sınıflandırılması, 2000 sonrası yapıların da ilimizde hazır beton uygulamasına geçilme tarihi olan 2004 öncesi ve sonrası olarak sınıflandırılması, mevcut binaların da deprem karşı dayanıklılığın incelenmesi için yapılacak çalışmalarda önceliğin 2004 öncesi yapılan ve beton dökümünde hazır beton kullanılmayan yapılara verilmesi,

2 - İlimizde ruhsat ve iskan düzenleyen kurumlar ile yapı denetim kuruluşlarının bina projeleri ile ilgili arşivlerini etkin bir şekilde tutmasının sağlanması,

3- AFAD tarafından hazırlanan İl Risk Azaltma Planının (İRAP) meslek odalarının da etkin bir şekilde katılımının sağlanarak ve Kahramanmaraş depremleri göz önüne alınarak revize edilmesi,

4- Yapım projelerinin tasarım, uygulama ve denetim aşamalarında yer alan kurum ve kuruluşlarda yetkin teknik personel istihdamının artırılması,

5- Belediye Başkanlıkları ve İl Özel İdaresinin ruhsat düzenlemeden önce bina yapım projelerini mesleki denetime tabi tutmak üzere ilgili meslek odalarına göndermesi için görüşmelerin yapılması,

6- İlgili Kurumlar tarafından uygulanan tip projelerden 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğine uygun olmayanların kullanımının kaldırılması,

7- Ruhsat düzenleyen kurumların Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ilgili maddesi gereğince müellifin ilgili meslek odası tarafından güncel tescil belgesine sahip olup olmadığının incelenmesi,

8- Ruhsat almış ancak yapım çalışmalarına başlamamış veya kaba inşaatı ilerlememiş olan yapıların statik projelerinin aşağıda önermiş olduğumuz statik tasarım önerilerine göre revize edilmesi,

9- Mevcut yapıların 2 (iki) yılda bir periyodik ve gözlemsel olarak Belediye Başkanlıkları, Meslek Odaları veya bu iki kurum tarafından müştereken taşıyıcı sistemde değişiklik yapılıp yapılmadığı ve bina bodrum katlarının neme maruz kalma durumları açısından incelenmesi ve raporlanması, bina sakinlerinin ve yöneticilerinin dikkat edilmesi gereken hususular hakkında bilgilendirilmesi,

10- Kahramanmaraş depremleri ile ilgili üniversiteler ve meslek odaları tarafından hazırlanan ön inceleme raporları dikkate alındığında; bina zemin katında ticari alana, asma kata, zayıf ve/veya yumuşak kata sahip olan, ağır çıkması bulunan veya kat seviyeleri arasında farklı kotlara sahip olan bitişik nizamdaki yapıların, bu özelliklerinden bir veya birkaçına bir arada sahip olanların daha çok hasar aldığı durumu tespit edilmiş olup mevcut yapıların depreme karşı dayanımının incelenmesinde bu yapılara öncelik verilmesi ve yeni yapılacak yapılarda ise mümkün mertebe bu durumlardan kaçınılarak tasarım yapılması ve ilgili idarece bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması için gerekirse Uygulama İmar Planında revizyon yapılması deprem açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle;

  1. Yukardaki sebeplerden ötürü, kademeli temelin yapımına izin verilmemesi, asma katların diğer katlar gibi tasarlanmasının sağlanması ve asmolen döşemelerin yapılmaması yapıdaki düzensizlikleri minimize edeceğinden yeni yapılacak yapıların deprem sırasında daha güvenli çalışacağı,
  2. Doğaya ve insana saygılı yerleşim alanları planlanmalı ve tasarlanmalıdır. Bu sebeple yüksek katlı yapılar yerine daha az katlı yapıların inşa edilmesinin sağlanması halkımıza sosyolojik ve psikolojik anlamda fayda sağlayacağı, kent kimliğinin oluşturulmasında önem arz edeceği ayrıca yer altı su seviyesinin yüksek ve zeminin yumuşak olduğu mahallelerde Uygulama imar planında kat sayısının gerekirse yeniden değerlendirilerek  (B+2 veya B+3 gibi)  revize edilmesi,

11- Bina performans analizi ve güçlendirme tasarımı ve uygulamaları konusunda meslek odaları tarafından ilimizdeki mühendislere yönelik olarak ivedi bir şekilde eğitim verilmesinin sağlanması

12- Meslek odaları, üniversite, Belediye Başkanlığı veya diğer kurumlar tarafından projelendirme, uygulama ve denetim aşamasında ilimizde görev yapan tüm personele yönelik Kahramanmaraş depremlerinde gözlemlenen hatalar ile ilgili eğitim verilmesinin sağlanması, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından sertifika veya belge sahibi usta ve işçilerin şantiyede çalışmasının sağlanması,

13- İmar planını hazırlayan müellif onayı alınmadan plan değişikliği yapılmasının önlenmesi

14- Kamu kurumları tarafından yapılacak binalarda tip proje yapılmasından kaçınılması, özel proje tasarımı yapılırken mutlak suretle proje müelliflerinin yerinde değerlendirmeler ve gözlemler yaparak tasarım yapmasının sağlanması,

15- Mevcut yapıların performans analizi ve güçlendirme çalışmaları için maddi durumu yetersiz olan vatandaşlara finansal destek ve fon modellerinin geliştirilmesi gerekmekte olup bu amaçla tüm kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri tarafından ortak çalışma yapılması,

16- Yapılacak olan istinat duvarı yapılarının statik projelerinin hazırlanarak ruhsat veren kurumlarca bu projelerin incelenerek ruhsatlandırılması,

17- Gerek mevcut yapılarda gerek yeni yapılacak veya yapımı devam eden yapılarda kar ve yağmur sularının yapıya ve temele zarar vermemesi için gerekli tedbirlerin alınması, kontrollerin yapılması, yatay ve düşey yağmur oluğu ve drenaj imalatlarının titizlikle uygulanmasının sağlanması,

18- Beton dökümü, taze betonun ve sertleşmiş betonun bakımı ve kontrolü ile kalıp söküm sürelerine uyulmasına azami ölçüde dikkat edilmesi,

19- İmar planlarına fay hatlarının işlenmesi, fay sakınım sınırlarının belirlenmesi.  Zemin parametrelerinin yapıların deprem esnasında davranışlarında önemli rol oynaması nedeniyle Uygulama İmar Planlarının bu özeliklere göre hazırlanması veya gerekirse revize edilmesi ve daha sağlıklı ve güvenli yapıların inşa edilmesine katkı sunmak amacıyla ruhsat veren Kurumlarca zemin etütlerinin incelenmesi için üniversitedeki ilgili meslek grubu akademisyenlerinden danışmanlık hizmetinin alınması,

20- Kalıp, demir, beton, temel, ısı ve su yalıtımı teslim vize raporlarının mutlak suretle hazırlanmasının sağlanması ve ilgili idarece onaylandıktan sonra inşaat çalışmalarına devam edilmesi,

  1. Kolon ve perdelerde kalıp sökümünden hemen sonra kürleme örtüsünün kullanılmasının zorunlu olması gerektiği,

21-İlgili kata beton dökümü yapıldıktan en erken 30 gün en geç de 45 gün içerisinde ilgili idarenin kontrolünde karot numunesinin alınması ve yapının müteahhidince numunenin lisanslı laboratuvarlarca kırdırılması sonrasında sonucun ilgili idareye bildirilmesi, betonunun döküm ve kür aşamasında olabilecek problemlerin önüne geçilmesine katkı sunacağı,

22-Taşıyıcı sistemde döşemede dahil olmak üzere plywood kalıp kullanılması,

23-Tüm yapıların (iki katlı ve müstakil yapılar da dahil olmak üzere) temellerinin radye temel yapılması,

24- Çıkmalar nedeniyle oluşan çevre süreksizliklerine  (kolonların ve/veya perdelerin kirişlerle birbirine bağlanamaması durumu) müsaade edilmemesi,

   Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra 11 ilde yıkılan binalardaki kusurları yeni yapılacak yapılarda önlemek amacıyla STATİK PROJE TASARIMI İÇİN şu öneriler hazırlanmıştır:

  1. Statik tasarım için Deprem Düzeyi- 1 (DD-1) alınabilir.
  2. Deprem Düzeyi-2 alınarak tasarım yapılacaksa eğer;

a)Bina önem katsayısının 1,5 alınması,

b)Bina taban alanın%1,25 ‘i oranında x yönünde, %1,25’i oranında y yönünde olmak üzere toplam minimum %3 perde oranın, (Bodrum+2 kata kadar yapılar için perde oranı binanın taban alanının x yönünde %1’i,y yönünde %1’i olmak üzere toplam minimum %2’si olarak kullanılabilir.) sağlanmasının deprem kuvvetlerinin karşılanmasında yapı için daha güvenli bir bölgede kalınacağı, perdelerin düzenlenmesinde her iki yönde de mümkün mertebe simetri esas alınmalı, ve B2 yumuşak kat düzensizliğinin tamamen ortadan kaldırılacak şekilde tasarlanması,

3-Minimum temel derinliğinin zemin etüt raporunda farklı bir durum belirtilmediği durumlarda, binanın en düşük kotundan zemin türüne uygun olarak en az 1 bodrumun (1/6 oranında) toprak altında kalacak şekilde belirlenmesi devrilmeyi önleyeceği,

4- Bina boyunca kat yüksekliklerinin eşit alınması esas olmalıdır ancak bu şart sağlanmadığı takdirde katlar arasındaki yükseklik farkı, yapıdaki en yüksek katın 1/5 inden büyük olmayacak şekilde düzenlenmesi yumuşak kat düzensizliğinin önlenmesi için önem arz etmektedir. Ayrıca TBDY 2018 de yumuşak düzensizliği sınır değeri 2 olarak tanımlanmıştır. Bu değerin tasarım aşamasında 1,70 olarak alınması yumuşak kat düzensizliği sebebiyle ortaya çıkacak olumsuzluklarını ortadan kaldıracağı,

5- Ticaret+Konut bölgelerinde konut alanlarındaki bölme duvarların dükkanlarda inşa edilmemesi nedeniyle B1 düzensizliği ortaya çıkmaktadır. Bu düzensizliğin yarattığı olumsuzlukları önlemek için dış cephelerde duvar imalatı yapılmasının sağlanması ve TBDY 2018 de verilen sınır değerin 0,8 yerine 0,9 olarak kullanılması düzensizliğin olumsuzluklarını gidermeye yardımcı olacağı,

6- Minimum beton sınıfının C30 olması,

7- Taşıyıcı sistemin tamamında (merdiven sahanlıkları da dahil) kısa kolon oluşturulmayacak şekilde tasarım yapılması,

8- Güçlendirme yapılacak yapılar için I=1,2 veya 1,5 alınması, bina taban alanın  %1 ‘i oranında x yönünde, %1’i oranında y yönünde olmak üzere mevcut perdeler de dahil olmak üzere toplam minimum  %2,50 perde oranın sağlanmasının deprem kuvvetlerinin karşılanmasında yapı için daha güvenli bir bölgede kalınacağı, bu perdelerin düzenlenmesinde her iki yönde de mümkün mertebe simetri esas alınmalı ve B2 yumuşak kat düzensizliğinin tamamen ortadan kaldırılacak şekilde tasarlanması gerektiği,

Kanaatine varılmıştır.

Bu raporda yazılan hususlar ilgili paydaşlar, şahıslar, firmalar, kurum veya kuruluşlar için görüş, öneri, kanaat ve değerlendirme olarak kullanılması açısından hazırlanmıştır.