TMMOB ÜCRETLİ MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI VE İŞSİZLİK KURULTAYI/25 ŞUBAT 2012/ANKARA

27.02.2012

Sevgili Arkadaşlar,
Değerli Meslektaşlarım

Öncelikle hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

Bugün burada bu dönem gerçekleştireceğimiz en önemli etkinliklerimizden biri için bir aradayız. Üyelerimizin önemli bir kısmını oluşturan ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunları ile tüm halkımızı olduğu gibi bizi de etkileyen işsizlik olayını konuşacağız bu iki günde.

41. Genel Kurulumuzda kararını aldığımız "Ücretli Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları ve İşsizlik Kurultayı"na 12 yerde Adana, Ankara, Antalya, Bodrum, Bursa, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Zonguldak‘ta gerçekleştirdiğimiz yerel kurultaylarla hazırlandık. Yerel Kurultaylarımızın gerçekleştirilmesini sağlayan İl Koordinasyon Kurullarımıza Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum. Kurultay Düzenleme Kuruluna, Kurultay Sekreterine, TMMOB çalışanı arkadaşlarımıza da Birlik Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum.

Yerel kurultaylarla konunun örgüt içinde en kapsamlı şekilde tartışılması sağlandı. Şimdi yerelde kabul edilen önerileri burada tartışarak örgütümüzü, örgütlülüğümüzü geliştirici kararlar haline getireceğiz. Neoliberalizmin ülkemizdeki uygulayıcısı AKP İktidarının emeği, emekçilerin haklarını gasp eden politikalarına karşı önümüzdeki dönemde yürüteceğimiz mücadelenin kenar çizgilerini bu kurultayda kalınlaştıracağız.

Sevgili Arkadaşlar,

Toplumun tüm kesimleri gibi, biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının da çalışma yaşamına ilişkin önemli sorunları bulunmakta. İş güvencesine sahip olmamak, çalışma koşullarının giderek ağırlaşması, yetersiz ücret, işsizlik, sigortasız çalıştırılma, insan onuruna yaraşır emeklilik sürecini yaşayamama ilk akla gelenler. Özellikle emperyalizmin bu döneminde bu sorunlar üyemizin aleyhine derinleşerek artıyor. Alelacele çıkarılan yönetmelikler, torba yasaların içine sıkıştırılan yasalarla önemli hak kayıplarına uğruyoruz. Ülkemizde çalışma yaşamını düzenleyen yasa ve yönetmeliklerin neo-liberal politikalar çerçevesinde son yıllarda emeğin aleyhine hızlı bir değişikliğe uğradığını düşünürsek, bundan sonra da bizi zorlu bir dönemin ve önemli bir mücadelenin beklediği açık. Bu koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının bu süreci durdurmak için; daha örgütlü, daha bütünleşmiş, daha etkin ve insana seslenen, bilimsel, mesleki, kültürel girdilerle zenginleştirilmiş daha politik bir tavra ihtiyacı bulunuyor.

Sevgili Arkadaşlar

Emperyalizmin bu döneminde, neo-liberal politikaların en iyi uygulayıcısı AKP İktidarı döneminde, enerjiden haberleşmeye, eğitimden sağlığa, tarımdan sosyal güvenliğe kadar tüm alanlarda yapısal bir dönüşüm gerçekleştiriliyor. Bu dönüşümden kentlerimiz, köylerimiz, yaşam çevrelerimiz, tüm yaşam alanlarımızın yanı sıra mühendislik uygulamaları, mühendislerin sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkileniyor. İnsan yaşamının her aşamasından sorumlu olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hızla işlevsizleştiriliyor. Bilim, akıl ve mesleki birikim dışlanarak yaşam çevreleri ve kaynaklarımız hızla tahrip ediliyor.

Mesleğimizi işlevsizleştirmeye yönelik olarak özellikle eğitim alanındaki politikalar dikkat çekici. Sadece ülkedeki üniversite mezunu sayısını artırmak amacıyla istihdam imkânı bulunmayan alanlarda, ülke gereksinimleri ve çağdaş bir mühendislik eğitiminin en düşük standartları dahi dikkate alınmadan ardı ardına asparagas üniversitelerin, fakültelerin ve bölümlerin açılmasının ilerleyen yıllarda çok daha büyük sorunlara yol açacağı aşikâr.

Ülkemizde farklı adlar altında 150‘nin üzerinde fakültede mühendislik eğitimi veriliyor. Her yıl mühendislik fakültelerine 60 binin üzerinde yeni öğrenci kaydoluyor. Her yıl alınan öğrenci kadar mezun verildiğini varsayarsak yılda ortalama 60.000 yeni mühendis iş hayatına atılıyor demektir. Oysa meslek alanında var olan işsizlik çok yüksek boyutlarda. Üniversite diplomasına sahip kişilerin birçoğunun ya iş bulamadığını ya da eğitimini aldığı dalda çalışmadığını görüyoruz. Hal böyle iken bilimsel gereklere ve ülke gerçeklerine göre değil, sadece sübjektif nedenlerle üniversite, fakülte ve bölümler açılması, sonuçları itibariyle kolay çözülemeyecek sorunlar ve tahribatlar yaratacak. Mühendislik eğitimi ile ilgili sorunlar ortadayken karşımıza bu dönem bir de teknoloji fakülteleri çıktı.

Sevgili Arkadaşlar

TMMOB‘ye kayıtlı üye sayısı 2011 sonu itibariyle 400.000‘i aştı. Üye sayımızda son beş yıldaki artış 100.000‘i geçti. Ülkemizde, mezun olan her mühendisin istihdamına yönelik bir olanak bulunmamaktadır. Bugün mühendislerin %25‘i işsizdir ya da kendi mesleği dışında alanlarda çalışmaktadır. Yatırım planlamasına bakılmaksızın öğrenci alım sayılarının arttırılmasının işsiz mühendislerin içine yeni işsizlerin katılmasına yol açacağını söylemek için kâhin olmak gerekmiyor.  

Öte yandan çalışan üyelerimizin üçte birlik bir oranı, yani önemli bir kısmı kamuda çalışmaktadır. Ancak bu önemli kesimin, toplu sözleşme ve grevi de içeren sendikal hakları; uluslararası normlara uygun olmayan bir biçimde engellenmektedir. Kamuda çalışan mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları açlık ile yoksulluk sınırları arasına sıkışan ücretleriyle yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmaktadır. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve plancıların ücretleri diğer tüm kamu çalışanları da dahil derhal insanca yaşanabilecek bir düzeye çıkarılmalıdır.

Özel sektörde ise parçalı bir biçimde istihdam edilen ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıların çok az bir kısmı, ancak büyük işyerlerinde sendikal örgütlenmeler içinde yer alabilmektedir. Kamuda ve özel sektörde çalışan mühendis, mimar ve plancıların uluslararası hukuka uygun grevli- toplu sözleşmeli sendikal haklarının kullanımı mutlaka sağlanmalıdır.

Gelecek hem ülkemiz mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri açısından, hem de mühendis, mimar ve şehir plancıları açısından kaygı vericidir. Güncel gereklere uygun ciddi bir istihdam politikası oluşturulması gerekirken; bu yapılmamakta, ülkemiz kaynaklarının sömürüsüne dayanan politikalarla, yalnızca nitelikli işgücünün ihracı teşvik edilmektedir. Ancak kendi işsizlik krizini çözmeye çalışan gelişmiş ülkelerin yönlendirdiği uluslararası nitelikli emek pazarı, giderek ülkemiz meslek insanlarına daha kapalı hale gelmektedir. Bu nedenle, bir yandan bu sürece ciddi bir direniş göstermek, diğer yandan da ülkemiz insan kaynaklarının heba olmamasını sağlayacak politikaların; meslek alanlarında örülmesini sağlayacak adımları hızla atmak gerekiyor.

Sevgili Arkadaşlar

Bugün burada, çalışma yaşamımızı belirleyen yasalar, çalışma koşullarımız, özlük haklarımız, ücret, işsizlik, örgütlenme ve sendikalaşma konularını hep beraber tartışacak, çözüm önerilerini ve mücadele yolumuzu hep beraber belirleyeceğiz.

Önümüzde zorlu bir dönem var. AKP‘nin tüm ülkeyi kuşatan politikalarına, mühendislik, mimarlık, plancılık hizmetlerini işlevsizleştirmeye yönelik uygulamalarına, Örgütümüzü, TMMOB‘yi kendine göre dizayn etme çalışmalarına karşı yürüteceğimiz mücadele önümüzde büyük bir sorumluluk olarak duruyor. 

Her zaman söylüyorum;

Bu güzel ülkede masmavi gökyüzü altında gri bulutlar çok birikti. Ama biliyoruz mücadele edersek bu abluka dağıtılır. Önümüzde iki yol var. Ya onlara teslim olacağız ve onlar bu ülkeyi cehenneme çevirmeye devam edecek, ya da mücadele ederek bu ülkeye baharı biz getireceğiz. Baharı getirecek yol da; emek ve demokrasi güçlerinin ortaklaşa mücadelesinden geçiyor. Bunu biliyoruz.

Gözlere mil çekildiği, kulakların sağır edildiği, konuşanın dilinin kesildiği günlerdeyiz. Oysa şimdi bu ülkede gören göze, duyan kulağa daha da önemlisi konuşan ağızlara ihtiyaç var. İşte bunun için, bu ülkenin bu ihtiyacın gereklerini yerine getiren TMMOB‘ye ihtiyacı var. TMMOB, bu ihtiyacın gereklerini yerine getirmeye de çok kararlıdır.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB, bu salonlarda biriktirdiklerini sokağa, alana da taşımak zorundadır. Burada bulunan tüm arkadaşlarımızın bunun bilincinde olduğuna da çok inanıyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Bu ülkede yaşananlara karşı; şimdi tam da; karanlığa karşı aydınlığı savunma zamanıdır. Şimdi tam da baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi savunma zamanıdır. Şimdi tamda ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Şimdi adaleti ve eşitliği savunma zamanıdır. Şimdi tam da, bağımsız, eşit, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da gericiliğe, emperyalizme ve neoliberalizme karşı mücadele etme zamanıdır. Şimdi tam da geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkma zamanıdır.

Hepimize kolaylıklar diliyor ve Yönetim Kurulumuz adına kurultayımızın başarılı geçmesini diliyorum.

 

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı