TÜRKİYE TAŞ KÖMÜRÜ KURUMUNA SAHİP ÇIKILMALI , TTK'DA ÇALIŞAN MÜHENDİSLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİDİR.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı Türkiye Taş Kömürü Kurumu'nda çalışan mühendislerin çalışma koşullarıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Dünyanın enerji kaynakları rezervlerinin hızla tükendiği yeni bin yılda, artan nüfus ve buna bağlı olarak büyüyen enerji gereksinimi, yeni enerji kaynaklarından yararlanmayı gerekli kılarken, kömür kullanımında da artış görülmektedir. Kömür, dünyada yayılmış olarak bulunması ve bilinen rezervlerinin 240 yıl belirlenen ömre sahip oluşu ve bu sürenin de diğer fosil yakıtlarının ömründen daha uzun oluşu nedeniyle, günümüzde en güvenilir enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir.
Taşkömürü, ülkemizin enerji ve demir-çelik sektörü için stratejik bir öneme sahiptir. Ülkemizde ısıl değeri en yüksek olan kömür Zonguldak ilimizin sınırları içindedir. Zonguldak havzası 150 yıllık üretim kültürüne sahiptir. Havzada 1848-1940 yılları arasında yerli, yabancı ve özel işletmeciler tarafından değişik adlar altında kesintisiz olarak üretim yapılmıştır. Bölgede 1924 sonrası kamu işletmeciliği artmış, 1940‘dan itibaren havza tamamen devletleştirilmiştir.
Zonguldak taş kömürü; bilinen kalite özellikleri nedeniyle ülke sanayinin önemli bir girdisi olmuş, yıllardır demir çelik endüstrisinin vazgeçilmeyen enerji ham maddesi özelliğini korumuştur. Uzun yıllar tek başına, başta ülkemiz demir çelik sektörü olmak üzere ülkemiz sanayisinin koklaşabilir kömür ihtiyacını karşılayan taş kömürü işletmeciliği, ülke çıkarı açısından Zonguldak ilimizde yürütülmesi gereken bir faaliyettir.
Bugün ağırlıklı olarak rödovans yöntemi ile kömür işletmeciliği yapan özel sektör işletmeleri bulunsa da, havza kömürlerinin tamamına yakın bölümü, kamu eliyle, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafından işletilmektedir. TTK‘nın bilinen rezervi bilim ve tekniğe uygun olarak işletmecilik yapıldığında uzun yıllar ülkemiz enerji sektörüne ve sanayine katkı sağlanacağı bir gerçektir. TTK, yetişen nitelikli personelin bilgi ve deneyimleri ile madencilik sektörüne olan katkıları nedeniyle de önemi yadsınamayacak bir kurumdur.
Kapitalist küreselleşme döneminde ülkemize biçilen rol gereği dayatılan kamunun küçülmesi, özelleştirme ve üretimden vazgeçilmesi politikaları ile devletin madencilik alanından çekilmesi ve daha çok yabancı sermayenin kontrolünde bir üretimin şekillenmesine yönelik düzenlemelerden TTK da payına düşeni almaktadır. Kurumun kuruluş amacı ve işlevi göz ardı edilerek, kapatılma, taşeronlaştırma ve özelleştirme gibi uygulamalar gündeme getirilmektedir. Bir taraftan, personel azaltmaları yaşanırken, diğer taraftan da taşeronlaştırma ortamı yaratılmakta, bu politikalar bağlamında resen emeklilik ve yatırım yetersizliği sonucu kurum üretim yapamaz duruma getirilmektedir. Bu süreçte ülkede gereksinim artarken, kömür üretimi azalmakta ve ithalat artmakta, demir-çelik sanayisi hammadde olarak dışa bağımlı hale getirilmektedir.
TTK‘nın yaşadığı sorunlar, yalnızca kurum çalışanlarının ve Zonguldak ilinin değil, ülkemizin ve hepimizin sorunudur. Kurumun yaşadığı sorunlar hakkında pek çok kurum, kuruluş, meslek odası ve sendika tarafından değişik tarihlerde raporlar hazırlanmış olmasına karşın, günümüze kadar siyasal iktidarlar bu raporlara ve çözüm önerilerine duyarsız kalmışlardır.
Bu süreçte;
1. TTK‘da personel açığı sorunu devam etmektedir.
Madencilik, doğası gereği içerdiği riskler nedeni ile özellik arz eden, bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gereken en ağır iş kollarından birisidir. Havzada üretim, kömürün derinden çıkarılışı ve yataklanma şeklinden kaynaklanan nedenlerle emek yoğun bir şekilde yapılmaktadır. TTK‘da, uygulanan madencilik kültürü içerisinde, Mühendis, Tekniker, Nezaretçi ve İşçi personel çalışmaktadır ve bu kademeler üretim zincirini oluşturmaktadır. Sektöre bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan teknik personel istihdamının önemi ortadadır. Mevcut zincir halkaları birbiri yerine kullanılamayacağı gibi, birini kaldırmak üretimi olumsuz yönde etkileyecektir.
TTK‘da; Genel Müdürlük ve Armutçuk, Kozlu, Üzülmez, Karadon, Amasra Müesseseleri ile Maden Makinaları Müdürlüğü birimlerinde, mühendis, tekniker ve teknisyen kadrolarında teknik personel, yeraltı ve yerüstünde işçi personel ile büro ve hukuk hizmetlerini gören memur personel istihdam edilmektedir. Atamalarda 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaktadır. Yeni personel alımında her yıl yayınlanan genel yatırım ve finansman kararnameleri ile belirlenmektedir. Açıktan atamalar için Devlet Personel Dairesi Başkalığı ve Maliye Bakanlığı izinleri ile Başbakanlık oluru gerekmektedir. Tasarruf tedbirleri, küçülme eğilimi, uygulanan istihdam politikaları ve özelleştirmeye yönelik tasarruflar yeni personel alımının önünde en büyük engel olarak ortaya çıkmaktadır.
Kurumda ciddi anlamda işçi ve memur açığı vardır. 1987‘de toplam 39.000, 1990‘da toplam 34.000 işçi çalışmasına rağmen, 2001‘de toplam işçi sayısı 19.000‘e düşmüştür. 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne kadar 5.320 işçi emekli olmuştur. 2006 yılında 1.130 işçi emekli olmuş, Ağustos 2006‘da 1.120 yeni işçi alınmış olmasına rağmen, Ekim 2007‘de puantaja kayıtlı işçi sayısı yeraltı 8.144 ve yerüstü 2.457 olmak üzere toplam 10.601‘dir. 2001‘de 2.416 olan toplam memur sayısı da, 2007‘de 1.974‘e düşmüştür.
Kurumun varlığını sürdürmesi için eğitilmiş iş gücü gereksinimi had safhaya ulaşmıştır. Ancak yeni kadroların tahsis edilememesi vb. nedenlerle işçi kadrolarına mühendislik ve teknikerlik eğitimi almış kişilerin yerleştirilebilmesi için 3 Mart 2006 tarihinde Genel Maden İş Sendikası ile TTK Kamu İşverenleri Sendikası arasında protokol imzalanmıştır. Böylece sürdürülen istihdam politikaları nedeniyle görevleri, araştırma , tasarım, planlama, projelendirme, ve uygulama sorumluluğu olan mühendislerin salt uygulamada denetleyici olarak bir protokol çerçevesinde işçi statüsünde çalıştırılmaları ve bu işi sürekli yapmaya zorlanmaları ortamı yaratılmıştır.
2. Personel açığı üretimi doğrudan etkilemekte ve azaltmaktadır.
Kurumun 1975-2007 yılları üretim ve işçi sayısı incelendiğinde, üretimle işçi sayısının doğru orantılı olduğu görülür. Genel Maden İş 2007 Raporu incelendiğinde de, 2000 yılı başlarında alınan 4.012 işçinin üretime olumlu katkısını görmek mümkündür. Yıllardır süregelen emeklilikler ve yeterince yeni personel alınmaması sonucu üretim miktarı ile birlikte, üretim kalitesi de düşmüştür. 1980 yılında 3.315.000 ton satılabilir üretimin 1.783.000 tonu demir-çelik sektörüne (% 54‘ü), 705.000 tonu diğer sektörlere (Şeker ve çay fabrikaları, ısıtma v.s) verilirken (% 21) enerji santraline ise 823.000 ton satış yapılmıştır. 2006 yılında 1.522.411 ton satılabilir kömür üretilmiş olup, bunun % 14‘ü parça, % 20‘si 0-10 (metalürjik ürün) ve % 65‘i filtrasyon ürünüdür. Oysa TTK‘nın kaliteli metalürjik kömür üretimine ağırlık vermesi gerekmektedir.
3. TTK personelinin çalışma statülerindeki sorunlar devam etmektedir.
Ülkemizde diğer kamu kurum ve kuruluşlarında yaşanan personel sorunlarının benzeri durum TTK‘da da yaşanmaktadır. Kurumda halen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 233 ve 399 sayılı KHK‘lere uygun olarak memur statüsünde ve 1475 sayılı İş Kanunu bağlı olarak işçi statüsünde personel çalıştırılmaktadır.
Memur, sözleşmeli personel uygulamaları, teknik ve idari personel arasındaki ücretlerde dengesizlik çalışanları huzursuz etmekle kalmayıp, yaşamlarını da etkilemektedir. Son zamanlarda uygulamaya konulan mühendislerin işçi statüsünde istihdamı politikası işin özelliği gereği olması istenen hiyerarşik yapının da tesisinde sorun oluşturmaktadır. Bu durumun somut göstergeleri; nitelikli, hatta yüksek nitelikli işgücü olarak insan yaşamının her aşamasından sorumlu olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığının hızla işlevsizleştirilmesi, bilim, akıl ve mesleki birikimin dışlanması ve bu yaklaşımın istihdam politikası haline getirilmesi çevrenin ve doğal kaynaklarımızın tahribine neden olmaktadır.
Bir yandan mühendislik eğitimi almış kişiler üretim sırasında fiili denetimde işçi statüsünde istihdam edilirken diğer yandan da niteliksiz işçilerin deneyim, hizmet içi eğitimle görevde yükselme olanağı ortadan kaldırılmakta gerek mühendislerin gerekse işçilerin gelişimi sınırlandırılmaktadır. İstihdamı giderek niteliksizleştiren bu akıldışı durumun; kamu-toplum yararı ve geleceği açısından derhal durdurulması, mühendis, mimar ve şehir plancılarının kamu ve özel sektörde fikri haklarının yok sayılmaması ve güvenceye alınması gerekmektedir.
Sonuç olarak;
TTK‘nın ciddi bir işçi ve teknik personel açığı bulunduğu, kurum için hayati önem taşıyan istihdam açığının kısa sürede giderilmesi durumunda verimlilik ve toplumsal yarar sağlanacağı ortadır. Konunun tarafları ve kurumda çalışanların ortaklaştıkları nokta; Zonguldak Taş Kömürü Kurumu‘nun varlığını sürdürmesi, gerekli yatırımların yapılması ve uygun personelin istihdamının sağlanması ile olanaklıdır. Çünkü Zonguldak, TTK ile var olan ve varlığı buna bağlı olan bir şehirdir ve bu nedenle Kuruma sahip çıkılması gerekmektedir.
Bu nedenle;
- Öncelikle TTK‘nın geleceği için gereksinim duyulan personel istihdamını sağlayacağı kadrolar tahsis edilmelidir.
- Mühendislik mesleği açısından yapılacak kadro tahsisinde, son dönemde farklı statülerde işe başlamış olan üyemiz mühendis ve mimarların yasalarda belirtilen hakları verilerek, en kısa sürede statü farklılıkları giderilmelidir.
- Ücret adaletsizliği ve dengesizliği giderilmelidir. Bu kapsamda; işe başlama ve ücret dereceleri, işçinin öğrenim durumuna ve fiili iş hayatına göre belirlenmelidir. İleri düzeyde teorik ve uygulamalı teknik bilgi ve ihtisası gerektiren işlerde ve bilfiil kendi ihtisas dalında çalışan işçilerin; yani en az 4 yıl eğitim süreli ve devam mecburiyeti olan fakülte mezunu mühendis ve mimarların ücretleri ayrıca belirlenmelidir. İşyerinde çalışırken bu diplomayı alan ve kendi ihtisas dalında çalışan işçiler de bu maddeye intibak ettirilmelidir.
- Üyemiz işçi mühendis ve mimarların idari görevlere gelebilmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda; işyerinde bilfiil çalışmakla beraber, gereğinde ve işyerinin özelliğine göre, işlerin teknik ve idari yönden yürütülmesi ve işçi gruplarının idaresi amacı ile işçiler arasında eğitim, liyakat, idarecilik niteliği ve kıdemi dikkate alınarak üyemiz işçi mühendisler, Teknik Şeflik ve Baş Mühendislik vb. idari görevleri yapabilmelidir.
- TTK bünyesinde çalışan üyemiz mühendis ve mimarlara farklı uygulamalar yapılmamalıdır.
- Üyemiz işçi mühendis ve mimarların "kimlik" sorunu giderilmeli ve işçi mühendislerin durumlarına hukuki çerçevede açıklık kazandırılmalıdır.
- Hukuk çerçevesinde üyemiz işçi mühendis ve mimarların yasal hakları kesin ve net bir şekilde belirlenmeli, özlük hakları ve yetkileri tanımlanmalıdır. İlgili Kanunlarda ve Görevde Yükselme ve Atama Yönetmeliği‘nde değişiklik yapılarak tanımlanmış görevlere gelişin ortamı yaratılmalıdır.
- İş Kanunu kapsamında görev yapan mühendis ve mimarların üstlendikleri ve ifa ettikleri görev karşısında hak ve yetkilerinin açık şekilde düzenlenmesi ve tüm haklarının yasal güvenceye kavuşturulması "sosyal devlet" ve "hukuk devleti"nin bir gereğidir.
TMMOB; Siyasi iktidarı ve TTK yönetimini gerekli olumlu düzenlemeleri bir an önce yaşama geçirmek için göreve çağırmaktadır.
TMMOB; üyelerinin ve sektörün sorunlarını, ülke çıkarı, toplum ve kamu yararı açısından sahiplenmeyi sürdürecektir.
Mehmet SOĞANCI
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı