TÜRKİYEDE ALTERNATİF KÜRESELLEŞME HAREKETİ YOK
BİRİKİM Dergisinin 197/Eylül 2005 sayısında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile yapılan bir söyleşi yayımlandı. Söyleşiyi Biray Kolluoğlu Kırlı ile Zafer Yenal gerçekleştirdi.
BlRAY KOLLUOĞLU KIRLI - ZAFER YENAL
MEHMET SOĞANCI Halen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanlığı‘nı yürütüyor. Daha önce Emek Platformu‘nun dönem sözcülüğü de yaptı.
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) olarak alternatif küreselleşme hareketine dahil olma sürecinizi kısaca anlatırmısınız?
Öncelikle TMMOB‘nin alternatif küreselleşme hareketine dahil olma gibi bir ön çalışması olmadı. Ancak, özetle "bilim ve teknolojiyi toplumla buluşturan bir mesleğin örgütü" "insan odaklı bir mesleğin örgütü" sıfatı ile, ayrıca "üyelerinin çok önemli bir kesiminin ücretli çalışanlardan oluşan bir meslek örgütü" olma sıfatı TMMOB‘yi bu ülkede "emekten ve halktan" yana bir duruş içinde olmasını gerektirdi. 1970‘lerden bu yana da bu duruşunu ve onurlu yürüyüşünü sürdürdü. TMMOB, her koşulda kendini sorgulayan, sorgulayabilen bir meslek örgütüdür. "Nasıl bir meslek örgütü?" sorusunu yanıtlamak, şüphesiz "Nasıl bir Türkiye, nasıl bir Dünya?" sorularını yanıtlamaktan geçer, îşte TMMOB, bu noktada kendi iç dinamikleri ile yarattığı ilkeler ve çalışma anlayışı çerçevesinde, "Başka bir yaşam mümkün. Başka bir Türkiye mümkün. Başka bir dünya mümkün" diyenlerle yan yana gelmeyi, dost örgütlerle birlikte "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz" demeyi önemser. Sermayenin küreselleşmesine ve onun uygulamalarına karşı olanlarla, örgütsel bağımsızlık ilkesini göz önünde tutarak yan yana durur. Burada bir önemli nokta da "Küreselleşme" tanımındadır. Bugün çeşitli yapılarda küreselleşme tanımı farklılaşabiliyor. TMMOB‘nin metinlerinde şöyle yazılıdır: "Yeni Dünya Düzeni ideologları, 20. yüzyılın son 20 yılından beri, artık her şeyin küresel ilişkilerin bir parçası haline geldiğini, dolayısıyla farklı ideolojilerin ortadan kalktığını, farklı sınıf çıkarlarının bulunmadığı tezini savunuyorlar. Dünyanın bu aşamasında, insanlara; barış, demokrasi, katılım, hoşgörü, üretim, birikim ve tüketim dolu, çevreye duyarlı, küreselleşmiş yeni bir dünya düzenine girildiği müjdeleniyor. Dünyanın, endüstri toplumundan bilgi toplumuna, işgücü ağırlıklı teknolojiden yüksek teknolojiye, ulusal ekonomiden dünya ekonomisine, merkezi yönetimden yerel yönetime, kurumsal yardımdan kendi kendine yardıma, kısıtlı seçeneklerden çok çeşitli seçeneklere doğru hızlı bir değişim içinde olduğu ifade ediliyor. Ancak, bu süreçte görüldü ki, söylenenlerin aksine; (...) Küreselleşme dünya halklarına; barış, adalet, kardeşlik, özgürlük değil, aksine daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla açlık ve daha fazla savaş getirdi. Bugün dünyada küresel saldırı iki yönlü işletiliyor. Birincisi sermayenin hareket alanını genişletmek için devlet yapılarının yeniden düzenlenmesi, ikincisi bu düzenlemeyi yapmayan/yapamayan ülkelere açık saldırı. Irak ve Türkiye bugün bu işleyişin iki örneğidir. ABD, Irak‘ta açık işgalle küreselleşme sürecini işletirken, Türkiye IMF ve Dünya Bankası talepleri doğrultusunda yeni yasal düzenlemelerle sisteme dahil ediliyor. Ülkemizde son yasama döneminde de gerçekleştirilen, gerçekleştirilmeye çalışılan düzenlemelerin çoğu küreselleşmenin gereksinimleri doğrultusundadır. Yapılan, ülkenin bütün olarak uluslararası sermayenin rant alanı haline getirilmesinin olanaklarını yaratmaktır. TMMOB bu süreci emeğe ve demokrasiye karşı savaş açmak olarak değerlendiriyor ve bunların sonuçlarının neleri getireceğini hazırladığı bilimsel raporlarla kamuoyuna bildiriyor."
Şüphesiz TMMOB, küreselleşmeye böyle bakanlarla yan yana duruyor.
Alternatif küreselleşme süreci içerisinde, TMMOB olarak ülke dışındaki kurum ve kuruluşlarla ilişkileriniz oluyor mu? Bu ilişkileri kurmak TMMOB için neden önemli? Bu ilişkilerin kurulması sırasında en çok karşılaştığınız zorluklar ve sıkıntılar neler?
Ülke dışından TMMOB‘nin özel bir ilişki kurduğu alternatif küreselleşme hareketi veya örgütü yok. Olması da olası değil. Sadece Dünya Mühendislik Örgütü‘nün üyesi. Ancak TMMOB önemli bir çalışma olarak gördüğü, Küreselleşme karşıtı hareketlerin sözlerini söyledikleri ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulan "Dünya Sosyal Forumu" ve onun uzantısı "Avrupa Sosyal Forumu"na katılıyor. Bu forumlarda talep gelmesi halinde meslek alanlarından hareketle görüşlerini ve birikimlerini aktarıyor. Bu forumlarda dünyadaki sosyal hareketlerin dünyayı ifade etme şekillerini anlamaya çalışıyor.
TMMOB‘nin Türkiye‘deki küreselleşme karşıtı hareket içerisinde çeşitli dönemlerde oldukça aktif bir rol oynadığını görüyoruz. Bu durumu siz nasıl açıklıyorsunuz? önümüzdeki dönemde sizce TMMOB bu çizgisini devam ettirecek mi?
TMMOB 1970‘lerden bu yana ülkemizde emeğe ve halka karşı olan tüm olumsuzluklara karşı çıktı. Karşı çıkmaya devam edecek. TMMOB, Dünya ve Avrupa Sosyal forumlarında "neo-Iiberal politikaların dünyayı teslim almasına karşı birlikte tavır alma" şeklinde ifade edilen etkinliklerde de yerini aldı. "NATO‘ya karşı İstanbul mitingi" bunlardan biridir. 19 Mart "Dünya‘nın Sokakları Bizim" etkinliği bunlardan biridir. Şüphesiz sermayenin küresel saldırılarına karşı gerek söylem, gerekse de etkinlik biçiminde sürdürülen çizgi TMMOB‘nin varlık nedenidir. "TMMOB‘nin dik duruşu ve onurlu yürüyüşü" devam etmektedir.
TMMOB Türkiye‘deki sivil toplum kuruluşlun arasında oldukça önemli bir yere sahip, gerek örgütlenme düzeyi açısından gerekse de ülkedeki siyasi tartışmalara katılımı açısından. TMMOB‘nin sıradan bir üyesinin, örneğin TMMOB‘nin küreselleşme sürecine dair politikalarının oluşturulmasına katkısı hangi kanallarla oluyor? Bu katılımın yeterli ve istenilir düzeyde olduğu söylenebilir mi?
Öncelikle belirtelim: TMMOB kendini "sivil toplum kuruluşu" olarak ifade etmiyor. Aslında TMMOB‘nin içinde de TMMOB‘ye "sivil toplum kuruluşu" diyenler yok değil. Dışarıdan da TMMOB‘yi her kes durduğu noktadan ifade ediyor. Kitlesel bir meslek örgütüne çeşitli anlamlar yüklenmesi de aslında doğal. Ancak TMMOB kendini, Genel Kurullarında alınmış kararlar ve kabul edilmiş metinler üzerinden tanımlıyor. TMMOB, örneğin örgütsel mutabakat metininden kendini şöyle tanımlıyor:
TMMOB ve bağlı Odaları; "Mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır, insan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır... Demokratik Kitle Örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir." Ayrıca, TMMOB ve bağlı Odaları; Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü değil, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak toplumla etkileşim içinde bulunan; Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelen; Rant gruplarının otoriter, sınanama-yan, hesap vermeyen yönetimlerin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren; Profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeden; aksine kitle örgütü niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı yürüten; Siyaset dışı kalma anlayışlarının tam tersine; her koşulda ve her zaman siyaset yapan, siyasetin dar tanımını aşan anlayışları yapıya egemen kılan...; örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendiren; dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren, bir çalışma anlayışı içerisindedir.
Önemli bir sözümüzün "birlikte üretmek, birlikte karar almak, birlikte yönetmek" olmasına karşın, üyenin TMMOB ve bağlı odalarının çalışmalarına katılım ve katkılarına baktığımızda, bu sorunun yanıtının çok olumlu olmadığım söylemek gerekir. Şube yönetimleri üye oyu ile, Oda yönetimlerinin bazıları doğrudan üye oyu, bazıları Şube delegeleri ile, TMMOB Yönetimi de Oda delegeleri ile belirleniyor. Aslında demokratik katılım mekanizmalarında çok bir eksiklik yok. TMMOB‘ye 23 Oda bağlı. Üye sayımız 270.000. Sorun üyelerin birey olarak çalışmalara ve politika üretimine katılımında oluyor.
Türkiye‘deki alternatif küreselleşme hareketinin kısa tarihini göz önünde bulundurduğunuzda özellikle ne tür sorunlarla ve engellerle karşılaştığını düşünüyorsunuz? Bu sorunlarla baş etmek konusunda izlenmesi gereken yollar konusunda önerileriniz var mı?
Türkiye‘de alternatif küreselleşme hareketlerinin olduğunu düşünmüyorum. Kendiliğinden bir şekilde bir araya gelmelerin alternatif bir hareket yaratamayacağını düşünüyorum. Türkiye‘de çok sayıda siyasal yapının, sosyal hareketlerin, emek ve meslek örgütlerinin dünyadaki sosyal hareketlerin mücadele yöntemleri ve politikaları ile yakından ilgilenmeye çalıştıklarını görüyoruz. Organik bağların gelişmiş olduğunu sanmıyorum. Türkiye‘de kendini değil "alternatif bir küresel hareket", "bir küresel hareketin uzantısı" olarak gören bir siyasal yapının da, bir sosyal hareketin olduğunu da bilmiyorum. En azından "bize ulaşamamışlar" diyelim. Türkiye‘nin, alternatif hareketlerle bütünleşme yerine, emeğe karşı yapılan saldırılara karşı, bu coğrafyada oluşturulacak, bütüncül bir mücadele anlayışını yaşama geçirebilecek bir siyasal yapılanmanın ve gene bu yapılanmayı şekillendirecek ideolojinin gerekliliğini söylemek daha doğru olacaktır.


