"VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUN TASARISI" HAKKINDA TBMM'YE GÖRÜŞ GÖNDERİLDİ

01.06.2010

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı” ile ilgili olarak 31 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na görüş gönderildi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI‘NA
ANKARA

TMMOB 41. Olağan Genel Kurulu‘nda, ilgili Odalarımız tarafından TBMM Genel Kurulu‘nda görüşülmek üzere bekleyen "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı" ile ilgili rahatsızlıklar gündeme taşınmış ve Genel Kurulumuz‘da Başkanlığınıza konu ile ilgili bir yazı iletilmesi yaklaşımı benimsenmiştir. TMMOB, ilgili yasa tasarısının sorun alanları doğrultusunda bir kez daha değerlendirilmesini talep etmektedir.

Buna göre;

Ülkemizde gıda sanayiinin önemli bir bölümü küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır.  Bu işletmeler gerek işveren gerekse çalışanları göz önüne alındığında sağlıklı gıda üretimi ve hijyenik kriterlerin uygulanması açılarından yeterli bilinç düzeyine sahip bulunmamaktadır. Bu durum; gıda kaynaklı hastalıklara davetiye çıkartmakta, dolayısıyla halk sağlığını ciddi bir biçimde tehdit etmektedir.

Bu yönüyle değerlendirildiğinde, halen yürürlükte olan 5179 sayılı yasayla getirilen gıda siciline kayıt ve sorumlu yönetici istihdamı zorunluluğu, yönetmelikle getirilen sistemin bazı eksiklikler taşımasına karşın, sektördeki bu sorunun çözümüne büyük katkılar sağlamakta, sorumlu yönetici olarak çalışan meslek grupları, sözü edilen orta ve küçük işletmelerde önemli iyileşmelere imza atmaktadır.

Buna rağmen, halen TBMM‘de görüşülmekte olan "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı" ile SORUMLU YÖNETİCİLİK UYGULAMASI KALDIRILMAK İSTENMEKTEDİR.

Getirilmek istenen düzenlemede 30 Beygir Gücü (BG)‘nün altında kapasiteye sahip veya 10 kişinin altında çalışan istihdam eden işletmelerde, konusunda lisans düzeyinde eğitim almış personel istihdam zorunluluğu kaldırılmakta, sadece bunun üzerinde büyüklükteki işletmeler için eleman istihdamı zorunluluğu getirilmek istenmektedir.

Buradaki yaklaşıma göre; ülkemizdeki büyük işletmelerin gıda konusunda eğitim almış elemanların bilgi ve desteğine ihtiyaç duyduğu varsayılırken; gıda işletmelerinin % 80‘ini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin böyle bir ihtiyacının olmadığı öngörülmektedir. Oysa gıda güvenliği ihlallerinin en çok yaşandığı ve teknik bilgi ve desteğe ihtiyacı olan asıl bu ölçekteki işletmelerdir.  Günde 800 bin ekmek üreten bir işletme için gıda güvenliği ne kadar önemli ise, günde 8000 ekmek üreten işletme için de en az o kadar önemli olmalıdır.

Ülkemizde gıda denetim sisteminin yetersizliği ortadayken, 30 BG motor gücü kullanan veya 10 kişiden az çalışan istihdam eden işletmelerin sayısının da yaklaşık 30.000 civarında olduğu bilinirken, gıda güvenliğinin nasıl sağlanacağı sorusu cevapsız kalmaktadır. Sorumlu yöneticilerin, ülkemizdeki gıda güvenliği sistemi içerisinde bir sigorta görevi gördüğü mutlaka dikkate alınmalı ve sistemin kaldırılması yerine, iyileştirilerek gıda güvenliğinden sorumlu yetkili kurumların denetim yükünün azalmasına katkı verir duruma getirilmelidir.

Biz TMMOB olarak, halk sağlığı açısından büyük öneme sahip gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için bugün uygulanmakta olan SORUMLU YÖNETİCİLİK SİSTEMİNİN İYİLEŞTİRİLEREK SÜRDÜRÜLEBİLMESİNİN bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz.

Bunun yanında, kriz koşullarının henüz etkisinin tam olarak atlatılamadığı ve işsizliğin en önemli sorun olarak varlığını koruduğu günümüzde, 20 bin mühendisin işini kaybetmesine, aileleri ile birlikte 85 bin insanın yaşam alanının daraltılmasına neden olacaktır. Bu düzenleme, işsiz kalacak mühendislerin iş bulma umuduyla, büyük işletmelerin yoğunlukta olduğu büyük illere göç etmesine de yol açarak, sosyo-ekonomik boyutta da sorunlar yaratacak, bölgesel gelişmeyi olumsuz etkileyecektir.

Düzenlemeye gerekçe olarak gösterilen, konusunda lisans düzeyinde eğitim almış kişilerin istihdamının küçük işletmelere mali yük oluşturması konusunda ise, devlet gelecekte ortaya çıkacak sağlık sorunlarının yaratacağı mali yük yerine, bu personelin hizmetinin karşılığını verme konusunda işletmeleri destekleyici çözümleri üstlenmelidir. Sosyal devlet olmanın en önemli gereklerinden biri bu olmalıdır.

Gıda güvenliğini sağlama amaçlı mevcut düzenlemeden geri adım atarak halk sağlığını riske atmak yerine; hem işletmelerin teknik ve hijyenik standartlarının yükseltildiği ve hem de personel çalıştırmanın küçük işletmeler üzerine bir yük oluşturmayacağı ara çözümler, sorunun halk, esnaf ve mühendislerin ortak yararına olacak biçimde çözümlenmesi için en doğru yol olarak görülmektedir.

Böyle bir düzenlemenin yasalaşması, hem halk sağlığı yönünden, hem işsizliğe katkı yönünden önemli bir sorumluluğun üstlenilmesi anlamına gelecektir. Daha da önemlisi güvensiz gıda üretiminin yol açacağı sağlık sorunlarının birçoğunun uzun vadede ortaya çıkacağı göz önüne alındığında, üstlenilen bu sorumluluğun yarattığı kimi olumsuzluklar, radyasyonlu çaylarda olduğu gibi, yıllar sonra izlenebilecektir.

Kanun Tasarısında bulunan bir hüküm ile kamu tarafından yürütülmesi gereken gıda denetimine yönelik görev ve hizmetlerin özel sektöre devrinin yolunu açmaktadır. "Resmî kontroller, itiraz hakkı ve resmî sertifikalar" başlıklı 31. Madde‘nin 10. bendi ile "cezaî yaptırımların uygulanması ile ilgili yetkiler hariç olmak üzere, ... Bakanlıkça belirlenen şartlara sahip olanlara, bu görev ve yetkilerin tamamı veya bir kısmı tamamen veya kısmen devredebilir veya hizmet alımı yolu ile yerine getirebilir" denilerek, Bakanlığın asli görevlerinden olan resmi denetim görevlerinin Bakanlık dışına çıkarılması mümkün hale getirilmektedir. Cezai yaptırımların devredilemeyen görevler arasındadır. Denetim sırasında işletmenin uyarılması dahi cezai yaptırımlar kapsamındadır. Ceza yetkisi ile donatılmamış bir denetim sisteminin etkinliğinden bahsedilemez ve bu yetkilerle donatılamayacak olan kuruluşların denetim yapması beklenemez. Uyum sağlandığı iddia edilen Avrupa Birliği‘nde bu uygulamanın bir örneği yoktur. AB ülkelerinde, sadece laboratuvarlara yetki verilebilmektedir. Zaten ülkemizde de bu yetkilendirme yıllardır uygulanmaktadır.

Bu kapsamda, Meclis Genel Kurulu‘nda görüşülecek olan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun Tasarısı‘‘nda; kamunun gıda denetim yetkisinin güçlendirilmesi temel teşkil edeceğine ve bunun özel kesime devrinin engelleneceğine inanıyor, önemli halk sağlığı sorunlarına yol açabilecek ve yaklaşık 20 bin mühendisin işini kaybetmesine neden olacak bir düzenlemeye imza atılmayacağı umudunu taşıdığımızı tarafınıza iletmek istiyoruz.

Saygılarımızla.

  

N.Hakan GENÇ
Genel Sekreter