XI. OTOMOTİV SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

11.05.2009

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın düzenlediği Otomotiv Sempozyumlarının on birincisi, 8-9 Mayıs 2009 tarihlerinde Bursa TÜYAP Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi.

"Kalıpçılık ve Tasarım" temasıyla düzenlenen sempozyumun açılış konuşmaları, MMO Bursa Şube Başkanı Nedret Yayla, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı tarafından yapıldı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mete Cengiz, Bursa Vali Yardımcısı Selman Yenigün ve Devlet Bakanı Faruk Çelik de konuk konuşmacı olarak birer konuşma yaptılar. 

Sempozyumda Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayii Derneği (TAYSAD), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, DPT, sektörel kuruluşların temsilcileri, uzmanlar ve akademisyenlerin katılacağı toplam 13 oturum yapıldı. 

Ülke sanayisinin genel durumu; otomotiv sempozyumunun dünü; Avrupa ve dünya kalıpçılığı konulu 3 özel sunumun gerçekleştirildiği sempozyumda; küresel krizin Türk otomotiv sektörüne orta ve uzun dönemdeki etkileri ve alınabilecek önlemler; rekabet öncesi işbirlikleri; Türkiye‘de otomotiv kalıpçılığı, gelişimi ve sorunları; otomotiv çalışanlarının çalışma koşulları, iş güvencesi, sektörün bugünü ve geleceğine yönelik beklentileri konulu 4 ayrı panel düzenlendi.

Yeni malzemeler ve uygulamaları; kalıpçılıkta yeni teknolojiler ve yaklaşımlar, kalıpçılık ve tasarımda bilgisayar destekli uygulamalar; kalıpçılık, üretim ve mühendislik; otomotiv ve mühendislik; yeni teknolojiler, hibrit, hidrojen yakıtlı otomobiller konulu oturumlarda ise 23 teknik bildiri sunumu yapıldı.

Sempozyumun açılışında konuşan MMO Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şunları söyledi:

"Sempozyumumuz bugün, sanayimizin ve otomotiv sektörünün her aşamasını etkileyen büyük bir kriz ortamında toplanmaktadır. Türkiye, üretim, yatırım, istihdam, kapasite kullanımı, talep alanlarındaki daralma, aşırı iç-dış borçlanma, ekonomik küçülme ve işsizlikte dünya ikinciliğinde somutlanan bir kriz ile çalkalanmaktadır. Bu durum sempozyumu ve sektörün sorunlarına dair çözüm önerilerini daha da önemli kılmaktadır. Aslında kriz faktörleri tüm dünyada ve ülkemizde kriz öncesinde birikmeye başlamıştır. Örneğin dünya otomotiv üretiminde yıllardan beri bulunan kapasite fazlası, bugün dünya otomotiv talep ve pazarında yaşanan daralmanın önemli nedenlerinden biridir. ABD şirketleri başta olmak üzere büyük otomotiv firmalarının 2 yıldan bu yana ki zararları 190 milyar dolar civarındadır. Bugün kapitalizmin dünya çapındaki krizi otomotiv sanayinin krizi ile örtüşmüştür. Bütün dünyada talep ve üretim düşmekte ve bunalım odaklarından biri otomotiv sanayi olmaktadır. Birçok uzman yakın bir gelecekte 5 milyon otomobil ve ticari araç üretim kapasitesinin altında üretim yapan firmaların rekabet edemeyeceği ve dünyada 5-7 firma kalacağını öngörmektedir. Bu durum üretimden ticarete, finansmandan pazarlamaya, tasarımdan Ar-Ge‘ye pek çok şeyi değiştirecek; dünyada otomotiv sektörü üretenler (ana firmalar) ve taşeronlar (yan sanayi firmaları) olarak, keskin bir ayrıma girecektir. Bu nedenle küresel firmaların dünya pazarında yeni talep yaratmak ve ucuz iş gücünden yararlanmak için üretim tesislerini yeni yerlere taşımaları yönünde, krizden önce başlayan bir süreç söz konusudur. Yeni projeler ve üretim merkezlerinin Batı Avrupa‘dan Doğu Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan ve Mısır‘a doğru yöneldiği görülmektedir. Dolayısıyla Türkiye‘nin otomotivde "üretim merkezi" olduğu söyleminin, küresel şirketlerin stratejilerince belirlendiği gözden kaçırılmamalıdır."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da konuşmasında krizin etkilerini değerlendirerek şunları söyledi:

Sevgili Arkadaşlar,

Bugünün dünyasına ve ülkemizin bugününe bir meslek örgütü sorumluluğumuzla baktığımızda güzel sözler söylemek ne yazık ki, kolay olmuyor.

Son 30 yıldır içine sokulduğumuz kapitalist küreselleşmenin sonuçları bugün ortadadır: 1 milyar kişinin günde 1 dolardan az kazandığı, dünya nüfusunun zengin % 2‘sinin dünya servetin yarısına el koyduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kuzey ile güney arasındaki, kadın ile erkek arasındaki, varsıllarla yoksullar arasındaki fark gittikçe açılıyor. Ülkemizde de yoksulların daha fazla yoksullaştığı, siyasal yapıda pek çok değişimin gerçekleştiği biçimde yaşanan süreç, kapitalist küreselleşmenin küresel kriziyle karanlık yüzünü bir kez daha gösterdi.

Küresel mali kriz tüm müdahalelere rağmen önü alınamaz bir şekilde derinleşiyor. Kapitalist küreselleşme sürecinin sonunu işaret eden bu krizle birlikte, kapitalizmin geleceği de tartışmalı hale geliyor. Neo-liberalizmi tartışılmaz ve geri döndürülemez, kaçınılmaz bir süreç olarak gösterenler dahi, neo-liberalizme karşı alternatif arayışlarına giriyorlar.

Küresel ekonomiyle yakın bağları olan hiçbir ülke bu krizden zarar görmeden kendisini kurtaramayacak. Özellikle Türkiye gibi kendi kaynaklarını kullanamayan, emperyalizme bağımlı ülkeler bu krizden daha da fazla etkilenecek."