XI. TEKSTİL TEKNOLOJİSİ VE KİMYASINDAKİ SON GELİŞMELER SEMPOZYUMU BURSA'DA DÜZENLENDİ
Kimya Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 11'inci Tekstil Teknolojisi ve Kimyasındaki Son Gelişmeler Sempozyumu 31 Mayıs-2 Haziran 2007 tarihlerinde Bursa'da yapıldı. Üç gün süren sempozyumda, 14 oturum gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılışında KMO Bursa Şubesi Başkanı Vahap Sınmaz, KMO Yönetim Kurulu Yazman Üyesi Sebahattin İnal, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Mesut Gülcüler birer konuşma yaptılar.
Sempozyumun açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı şunları söyledi:
"Değerli Konuklarımız,
Sevgili Arkadaşlarım,
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Burada aranızda bulunmaktan büyük bir onur duyduğumu öncelikle ifade ediyorum.
Tekstil teknolojisi ve kimyasındaki son gelişmeler başlıklı bir sempozyumu düzenleyerek bizleri burada buluşturan Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Yönetim Kurulu ve çalışanlarına da Şube Başkanımız Vahap Sınmaz şahsında teşekkür ediyorum.
Sevgili katılımcılar,
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 14-29 Nisan mitingleri, 28 Nisan askerlerin e-muhtırası, 367 ile ilgili Anayasa mahkemesi kararı, Temmuz ayında yapılacak erken seçim, İstanbul‘da 1 Mayıs günü; yaratılan devlet terörü, Ankara‘da patlayan bomba. Bu kelimeler son bir aydır yaşananların kısa özeti. Evet, bizim ülkemiz sıkıntılı, sancılı ve sorunlu bir ülkedir. Bu yaşananlar ve yaşatılanlar tüm dünyayı bir karabasana sokan kapitalist küreselleşmenin ülkemize yansımalarıdır. Özetle de biz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak, "bu ülke bu halk bu yaşananlara müstahak değildir" diyoruz. Aydınlık bir Türkiye ve aydınlık bir gelecek için bir meslek örgütü sorumluluğumuzla ve öznesine insanı koyan bir çalışma anlayışı ile meslek alanlarımız üzerinden bu ülke için, bu halk için doğruları söylemeye devam ediyoruz. Sözlerime başlarken bunları ifade etmek durumundayım.
Sevgili Katılımcılar,
Hepimiz biliyor ki; mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Dolayısı ile bu mesleğin örgütünün, TMMOB nin de sorumlulukları ona göre fazlalaşıyor.
Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.
Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile gene bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.
Sevgili katılımcılar,
Biz çalışmalarımızı, kesişme noktaları çok olan iki ana eksende yürütüyoruz:
Birincisi: Mesleğimiz ile ilgili alanlarda, enerjiden ormana, ziraattan, kentleşmeye, sanayileşmeden, yer bilimlerine kadar tüm mühendislik alanlarında, ülke gerçeklerini tanımlamaya çalışıyoruz. Sorunları tespit ediyor, bunlara karşı aydınlık bir Türkiye için çözüm yollarını öneriyoruz.
İkincisi: Mesleki denetimin vaz geçilmez ön koşulu olarak gördüğümüz bir çalışmayı, üyelerin uzmanlaşması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları sürdürüyoruz.
İşte bu sempozyum ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Bu çalışmalarda bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Öte yandan meslek alanı ve sektör ile ilgili ülke gerçekleri ve sorunlar yapılan panellerde, açık oturumlarda konunun tarafları bir araya getirilerek, ortaya konuluyor.
Bu etkinliğimiz de sektörün sorunlarının ortaya konulmasında önemli bir işlevi yerine getirecektir. Buna eminim.
Odamız tarafından düzenlenen bu etkinliğimizin düzenleyicilerinin, bilgiyi bizimle paylaşacak bilim insanlarının ve uzmanların, panelde görüşlerini bizimle paylaşacak konuşmacıların ellerine, yüreklerine, beyinlerine sağlıklar diliyorum. Bilim insanlarının, uzmanların yoğun emekle hazırladıkları bildiriler, siz katılımcıların katkıları, panel konuşmaları ve bunların sonucunda hazırlanacak etkinlik sonuç bildirisinin ilgililerince ve siyasal iktidarca önemsenmesi gerektiğini ifade ediyorum. Odamız bu görüşlerin takipçisi olacaktır. Bunu biliyorum.
Sevgili Katılımcılar,
Ülkemizdeki tekstil (ve hazır giyim/konfeksiyon) sektörü; teknoloji düzeyi, ekonomik etkinliği ve sosyal etkileşimi itibarı ile ülkenin önde gelen sosyo-ekonomik faaliyet alanlarından biridir.
Tekstil sektörümüz; gelişmiş tekstil konfeksiyon altyapısı ve yeterli deneyimi, uluslar arası rekabet deneyimi, hammadde ve malzeme zenginliği, ürün ve süreç çeşitliliğindeki zenginlik, teknolojiye ve modaya uyum becerisi, genç ve eğitilebilir ülke nüfusu ve ülke istihdamına büyük katkısı gibi tüm bu olumlu yaklaşımlara karşın, öz kaynak yetersizliği, yüksek girdi maliyetleri, ülke dışı üretim organizasyonlarının yeterli ölçüde geliştirilememesi, bürokratik mevzuatın ağırlığı, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, tekstil ve konfeksiyon sanayileri arasında gerekli sinerjinin bulunmayışı, AR-GE eksikliği, üniversite-sanayi ve meslek kuruluşları arasındaki ilişkinin yetersizliği, sektörel ilişki ve veri tabanı eksikliği, sektöre yönelik yönlendirici strateji ve politika eksikliği, çağdaş bir eğitim sisteminin bulunmayışı, teknoloji üretememe ve tekstil makinaları sanayisinin zayıflığı gibi pek çok konuda eksikleri bulunmaktadır.
Tekstil sanayisinin ülke ekonomisinde ve dünya pazarlarındaki etkinliğini sürdürmesi, bu etkinliğin yeni alanlara ve ürünlere yayılması, tekstil makinaları ve teknolojileri üretimine ve AR-GE çalışmalarına gerekli önemin verilmesi ile gerçekleşebileceği oldukça açıktır.
Gümrük Birliği ile AB‘de yeni pazar imkanları elde edeceği yanılsamasını yaşayan sanayimiz, geçen 10 yıl içerisinde 50 milyar ABD dolarından daha fazla değerde AB teknolojisi ve altyapısına yatırım yapmıştır. Ancak bu yatırımlar makro bir programa, planlama ve fizibiliteye dayanmadığı için ne yazık ki sonuç olumsuz olmuş, ölü yatırımlara dönüşmüştür. Bir çok alt dala aşırı yatırım yapılırken, bazı dallara ise hiç yatırım yapılmamış, ülkemiz ithal makina ile dolmuştur.
Türkiye‘nin uzun vadeli bir tekstil politikasının olmaması, tekstil için bir master planının bulunmaması, sektörle ilgili işlerin devlet nezdinde dağınık bir şekilde ve farklı Bakanlıklarda Daire Başkanlıkları düzeyinde ele alınması, tekstilin alt sektörleri arasında bir koordinasyonun olmaması, sorunların çözümü yerine çözümsüzlüklerin üretiliyor olması sonucu, krizlerden en fazla etkilenen sanayi sektörlerimizin başında tekstil sanayi gelmektedir. Bu gerçeklerden hareketle söz konusu sahipsizliğe, başıboşluğa, koordinasyonsuzluğa son verilmeli; uzun vadeli bir ulusal tekstil politikası çerçevesinde öncelikler tespit edilmeli ve çözümler üretilmelidir.
Ayrıca;
- AB tekstil ve konfeksiyon ürünlerindeki çok düşük gümrük tarifeleri, ülkemiz menfaatlerini yok etmektedir. Tekstil sektörünü koruyucu önlemler alınmalıdır.
- Eğitim, finansman, ulaşım ve hukuki düzenlemeler konusunda uluslararası rekabeti ülkemiz lehine artırıcı koruyucu ulusal vizyon ve alt yapı oluşturulmalıdır.
- Teknoloji seçimi, üretim verimliliği ve pazarlama gibi konularda kamu, doğru ve güvenilir bilgi üreterek bunu sektörle paylaşmalı ve ekonomiyi yönlendirmelidir.
- Devlet iktisadi ve sosyal alanlardaki uzun dönemli tercihlerini belirlemelidir.
- Genel olarak imalat sanayi özel olarak da tekstil makinaları ile teknik tekstil teknoloji ve yatırımları kamu tarafından planlanmalı ve gerekli teşvikler devreye sokulmalıdır.
- Farklı disiplinlerden oluşan AR-GE, özellikle modelleme, simülasyon, tasarım, örnekleme, görüntüleme, kalite algılama ve kontrol, çok kullanımlı ve amaçlı malzeme, biomalzeme üretimi, çevreci teknolojiler, süreç otomasyonu teknolojileri, nano teknoloji gibi projelere yönelim geliştirilmelidir.
- Sektörde mühendislik ve eğitimli işgücü unsurları ihmal edilmemeli, sektörün farklı alanlarına yönelik mühendis istihdamı sağlanmalıdır.
- Tekstil ve konfeksiyon sanayinde AR-GE Enstitüsü kurulmalı, bu enstitü aracılığıyla sektör-üniversite-meslek kuruluşları arasında işbirliği geliştirilmeli, AR-GE çalışmaları ivedilikle yapılmalıdır.
- Büyük bir tekstil ve konfeksiyon sanayine sahip olan ülkemiz; tekstil teknolojisi ve makinalarının geliştirilmesi ve üretilmesinde önemli bir varlık gösterememektedir. Ülkemizde KOBİ niteliğinde tekstil makina imalatçısı vardır. AR-GE departmanı olmayan veya yeterli düzeyde olmayan birçok firma taklit yoluyla üretim yapmaktadır. Kalite ve prodüktiviteyi artırıcı özel makinalar yapan yatırımlar ile ihtisaslaşmış ve gerçek AR-GE departmanlarına sahip makina imalatçıları desteklenmelidir.
- Üniversite, sanayi, meslek kuruluşları arasında işbirliği oluşturulmalı ve geliştirilmelidir.
- Eğitim ve istihdam arasında eşgüdüm sağlanarak ülke düzeyinde çağdaş bilgi ve becerilerle donanmış bir işgücü oluşturulmalı ve sosyal politikalar benimsenmelidir.
- Yanlış uygulanan teşvik politikaları sonucu bazı tekstil alt sektörlerinde aşırı kapasitelerin (arz fazlasının) oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle teşvik politikaları yeniden gözden geçirilmeli ve düzenlenmelidir.
- Çevreci bir üretim yapılmasında, ulusal bir çevre-gözetim ve kontrol sisteminin oluşturulmasında ve yaygınlaştırılmasında sektör öncü rolü üstlenmeli ve desteklenmelidir.
- Firmalar; ürünlerinin tanıtımında etkili olmalıdırlar. Ürünün kendisi, markası başlı başına bir tanıtım aracıdır. Ürün tanıtımında; broşürler, kataloglar, Web sayfası, örnekler, fuarlar vb. tanıtım araçları etkin bir şekilde kullanılmalı ve desteklenmelidir
- Katma değeri yüksek ürün pazarında, tüketiciyi çekecek yeni ürün tasarımını, kalitenin, kaliteyi markaya dönüştürmenin ve bu markayı uluslar arası alanda tutundurmanın önemi son derece büyüktür. Bunun için firmaların tasarım ve markalaşma çalışmaları süreklilik kazanmalı ve desteklenmelidir.
Tekstil Teknolojisi ve Kimyasındaki son Gelişmeler Sempozyumunun niteliği ve niceliği ile çağdaş, demokratik, sanayileşen ve üreten bir Türkiye yaratılması sürecine katkıda bulunacağına inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum."