EMİN KORAMAZ YAZDI: "MEYVE ÇAĞINDA AĞACIN DÜŞMANI…"
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 11 Mart 2022 tarihli BirGün Gazetesi'ndeki köşesinde, birbiri ardına yapılan yönetmelik değişiklikleriyle zeytinliklerin ve Doğal Sit alanlarının madencilik faaliyetlerine ve yapılaşmaya açılması hakkında yazdı.
MEYVE ÇAĞINDA AĞACIN DÜŞMANI…
Siyasi ömrünü çoktan tamamlayan, ülkeyi yönetme kabiliyetini tümüyle kaybeden iktidar partisi, kendi tükenişine ülkeyi de ortak etmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Baştan aşağı yanlış ekonomik tercihleriyle ülkeyi içinden çıkılması zor bir krize sokan AKP, artık tüm adımlarını “benden sonrası tufan” anlayışıyla atıyor.
Hazinesi tümüyle tüketilmiş, ödeme garantili projeler nedeniyle gelecek nesilleri bile borçlandırılmış, kamu işletmelerinin içi tamamıyla boşaltılmış, kamusal varlıkları swap anlaşmalarıyla ipotek edilmiş bir ülke tablosuyla yüz yüze bulunuyoruz.
Ülkenin içinde bulunduğu bu durum, rant bağımlısı olmuş siyasi iktidarı, yakın çevresini doyurabilmek için her gün yeni rant alanları yaratmaya mecbur bırakıyor. Ülkenin mevcut tüm kaynakları tükendiği için de iktidarın yeni hedefleri bugüne kadar koruma altında tutulan tarihimiz, doğamız ve tabiat zenginliklerimiz haline geldi.
ZEYTİNLİKLER YOK EDİLECEK
Mart ayı başında gerçekleştirilen iki ayrı yönetmelik değişikliği, siyasi iktidarın rant alanları yaratabilmek için ne kadar fütursuz davranabileceğinin göstergeleri oldu.
1 Mart 2022 tarihinde yapılan “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik” ile, bu coğrafyada yüzlerce yıldır varlıklarını koruyan, sadece doğal varlıkları ve ekonomik değeriyle değil, kültürel yönüyle de Anadolu coğrafyasıyla özdeşleşmiş zeytinliklerin madencilik faaliyetleri kapsamında sökülebilmesine imkan sağladı.
Yönetmelikte yer alan “madencilik faaliyeti sonrası bölgenin rehabilite edilerek eski haline getirileceği” şartının herhangi bir hükmünün olmadığını daha önceki yok edilen ve bir daha yenisi getirilemeyen ormanlık alanlardan çok iyi biliyoruz.
Bu yönetmelik değişikliği pek çok açıdan anayasaya ve yasalara aykırı olduğu gibi kamu yararıyla da hiçbir biçimde bağdaşmıyor. İklim değişikliği, kuraklık, savaş gibi nedenlerle gıda krizinin geleceğimizi tehdit ettiği, Ukrayna’da yaşanan savaş nedeniyle yemeğe koyacak yağ bulamayacak duruma geldiğimiz bir dönemde zeytinliklerin yok edilmesi, bu ülkeye, bu ülke halkın yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.
KORUMA ALANLARI TEHDİT ALTINDA
Kamuoyunda zeytinlikler konusu kadar dikkat çekmese de, bu değişikliğin hemen ardından, 5 Mart 2022 tarihinde “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik”te yapılan değişiklik, rant saldırısının alanını çok daha genişletti.
Korunan alanlar, biyolojik çeşitliliğin, doğal ve bununla ilişkili kültürel kaynakların korunması ve devamlılığın sağlanması amacıyla ilgili mevzuata göre yönetilen koruma statüsü bulunan kara, su ya da deniz alanlarıdır.
Bu alanların doğallığını muhafaza etmek ve mevcut koruma değerlerinin devamlılığının sağlanması kamu otoritesine sorumluluğundadır. Buralardaki ekolojik dengeyi bozacak herhangi bir faaliyete izin verilemez.
Geçmişte 1., 2. ve 3. Derece olarak bildiğimiz “sit alanları”, 2012 yılında çıkarılan yönetmelikle “kesin korunacak hassas alanlar”, “nitelikli doğal koruma alanları” ve “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları” olarak üç kategoriye ayrılmıştı. Bu doğal sit alanlarının yapılaşma statüleri 2012’den bu yana yapılan farklı değişiklikler ile sürekli olarak genişletilmeye çalışılıyor.
Bu değişikliklere karşı TMMOB ve bağlı odaları tarafından açılan davalar, bu alanların açık bir yağmaya uğramasına kısmen de olsa engel oldu. 5 Mart tarihli son değişiklikle, bir kez daha doğal sit alanlarına farklı yapıların, hatta bu sefer tesislerin ve santrallerin yapılmasına izin veriliyor.
Bu değişiklik sonrasında kesin yapı yasağı bulunan “hassas alanlar”da atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları inşa edilebilecek. “Nitelikli doğal koruma alanları”nda ise tarım ve hayvancılık faaliyetleri yapılabilecek. Ve nihayet “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları”nda ise hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santralleri bile kurulabilecek.
Anayasaya, yasalara, akla ve vicdana aykırı bu yönetmelik değişikliği tarihe, doğaya ve vatana ihanetin simgesidir. Önüne geçilmediği takdirde ülke zenginliklerimizi gelecek kuşaklara ulaştırmamız hiçbir biçimde mümkün olmayacaktır. Buna izin vermeyeceğiz….
Vatan ki bu insanların evidir, Sevgilim, onlar vatana düşman… (N.H.)