İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ HAKKINDA KANUN TASARISI MECLİS GÜNDEMİNDEN GERİ ÇEKİLMELİDİR!
İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ HAKKINDA KANUN TASARISI MECLİS GÜNDEMİNDEN GERİ ÇEKİLMELİDİR! NEDEN?
Siyasal iktidarca hazırlanarak TBMM gündemine sokulan kanun tasarısı kapsamında İller Bankası‘nın, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, merkezi Ankara‘da bulunan İlbank unvanlı, bir kalkınma ve yatırım bankası olarak faaliyet vereceği belirtilmekte; Banka‘nın, il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşların finansman ihtiyacını karşılayacak, mahalli hizmetlere yönelik proje geliştirecek, danışmanlık hizmeti verecek bir kurum haline dönüştürüleceği dile getirilmektedir.
Kanun tasarısıyla, İller Bankası‘nın tam bir "Kalkınma ve Yatırım Bankası‘na dönüştürülmesinin hedeflendiği, bankanın ana görevlerinin belediyelere; uygun şartlarda finansman sağlamak, teknik danışmanlık yapmak ve proje geliştirmek olarak belirlendiği söylenmektedir. Ayrıca, 3 milyar YTL sermayeli bankanın hisseleri, başka bir işleme gerek kalmadan ve bedelsiz olarak Hazine‘ye devredilmiş sayılarak düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ayın başından itibaren de belediye ve il özel idarelerinden sermaye payı tahsil edilmeyeceği belirtilmektedir.
Bilindiği üzere son dönemlerde pek çok kanun tasarısı kamuoyunda pek tartışma olanağı bulamadan yasalaşmaktadır. Buna karşın, Aralık ayı başı itibariyle Başbakanlık tarafından TBMM‘ye gönderilmiş bulunan İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı kamuoyunda henüz pek tartışılma olanağı bulmamış olmasına rağmen, üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken önemli bir tasarıdır.
Bu gözle İller Bankası‘nın tarihine bakıldığında, Bankanın, Cumhuriyetin kurulmasından sonra, savaşlarda harap olmuş ülkemizin yerel yönetimlerince gereksinim duyulan finansmanı sağlamak ve koordine etmek üzere 1933 yılında Belediyeler Bankası olarak kurulmuş olduğu görülmektedir. Daha sonra, belediyelerin karşılaştıkları sorunlar nedeni ile, belediyelere teknik hizmet yardımı yapmak üzere Belediyeler İmar Heyeti oluşturulmuştur. Kentlerimizin nüfusunun hızla büyümesi, altyapı hizmetlerine olan talep ve buna paralel olarak kredi ihtiyacının artması, kurulan bankanın il özel idareleri ile köyleri kapsamaması gibi eksiklikler dikkate alınarak Belediyeler Bankası ile İmar Heyeti birleştirilerek, 1945 yılında 4759 sayılı Kanun ile İller Bankası adını almıştır.
Türkiye‘de yerel yönetim bankacılığının gelişimi ülkenin özgül koşulları çerçevesinde kendine özgü olarak gerçekleşmiştir. Böylece İller Bankası sadece yerel yönetimlere kredi sağlayan bir kuruluş olmanın ötesinde teknik yardım sağlayan bir örgütlenme olmuştur. Yerel yönetimlerin kamu niteliği taşıyan halihazır harita, imar planı, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, elektrik tesisi, hizmet binaları, soğuk hava depoları, arıtma tesisleri gibi alanlarda hem jeolojik/jeoteknik etüt, proje hem de yapım aşamasında kontrollük hizmetlerini üstlenmek, her türlü iş makinası ve malzeme temin etmek ve bu işler için gerekli tesisleri doğrudan doğruya veya ortaklık suretiyle vücuda getirmek gibi teknik görevleri bulunan İller Bankası, geçmiş yıllarda borçlanma gücünü yitiren belediyelerin yeni yatırımlarına destek olmak amacı ile, hibe yoluyla yardımda bulunmuş, 2002 yılında kaldırılan Belediyeler Fonu aracılığı ile düşük faizli kamu kredisi olanağı sağlamıştır.
Ayrıca, altyapı hizmetleri ile finansman açısından teknik eleman yetersizliği olan yerel yönetimlere her türlü danışmanlık hizmetini de sunmaktadır. İller Bankası, barındırdığı personeli ile konusunda uzmanlaşmış, yurtiçi ve yurtdışı eğitimlerle günümüz teknik koşullarını yakalamış ve bu birikimini de yerel yönetimlere aktararak dünya üzerindeki tek örnek niteliğinde öncü bir kamu kuruluşu olmuştur.
İller Bankası; kuruluş kanununda yer almasına rağmen, bazı görevlerini siyasi tercihler ve sermaye baskısı nedeni ile gerçekleştirememiştir. Yine de, İller Bankası, tüm siyasal engellemelere karşın düzenli kent oluşumuna katkıda bulunmak için mahalli idarelere finansman sağlamakla birlikte, hâlihazır harita, imar planı, içme suyu, kanalizasyon, arıtma, deşarj, katı atık, jeolojik ve jeo-teknik etütler vb. çeşitli hizmet yapılarının her türlü etüt/proje/keşiflerini yatırım programına alarak yaptırmıştır. Bu hizmetlerinden hâlihazır harita, imar planı ve jeolojik, jeoteknik etüt yapımı için yerel yönetimlerden bir bedel talep etmemiştir.
Ancak, belediye, özel idare ve köylere hizmet vermek amacıyla kurulan Bankanın yönetiminde yerel yönetimlerin katkısı esas iken, bu katılım yanlış siyasi tercihler yüzünden gerçek anlamı ile hiçbir zaman yapılamamıştır. Banka‘nın olması gereken özerkliği de hiçbir zaman sağlanamamıştır. Kuruluş yasasında "ilgili" kuruluş olduğu belirtilmesine rağmen, "bağlı" kuruluş gibi hareket etmek zorunda bırakılmıştır. İller Bankası‘nın yapılanmasına yönelik müdahaleler ve düzeltimler bu konulara ilişkin olması gerekirken, uygulamaya konmak istenen değişikliklerin bu yönde olmadığı görülmektedir.
1980‘li yıllardan sonra, yerel yönetimlerin kentsel altyapı ve üstyapı finansmanını karşılamak için orta ve uzun vadeli, düşük faizli kamu kredisi verme, altyapı hizmetlerine ilişkin her türlü etüt, proje, uygulama ve danışmanlığa dayalı bir model olan İller Bankası modelinin işleyişine, başta Dünya Bankası olmak üzere uluslararası finans ve danışmanlık örgütlerinin tavsiyeleri doğrultusunda merkezi yönetimce önemli müdahaleler yapılmıştır. Bu müdahalelerin bir kısmı, İller Bankası modelinin temeli ve yerel altyapı ve üstyapı yatırımı finansmanının en güçlü kaynağı olan Belediyeler Fonu‘nun kullanımının rasyonel olmaktan çıkartılmasına yönelik olmuştur. Bu doğrultuda 1993 yılından itibaren Fon genel bütçe kapsamına alınmış, ödeneklerin kullanımı bütçe uygulama talimatlarıyla engellenmiş, Başbakanlık onaylarıyla diğer fonlara aktarma yapılmış ve ödeneğin belirli bir kısmının serbest bırakılmaması uygulamalarına sıkça başvurulmuştur. Sonuçta Belediyeler Fonu fiilen devreden çıkarılmış, 2002 yılından itibaren tümüyle kapatılmıştır.
Müdahalenin bir başka boyutu, İller Bankası‘nın etkin işletilememesiyle eş zamanlı olarak başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere yerel yönetimlerin merkezi yönetimin inisiyatifi ile dış borca yöneltilmesi, bu kurumların küresel finansın müşterileri konumuna dönüştürülmesi olmuştur. Nitekim 1980‘li yılların başlarında belediyelerin dış borç stoğu yok denecek düzeydeyken, 1990‘lı yılların ortalarında 3 milyar dolar seviyesinin üzerine çıkmıştır. Uluslararası finans örgütlerinin tavsiyeleri ışığında alternatif finansman yöntemleri olarak merkezi yönetimin yönlendirmesiyle "ölçüsüz" dış borçlanmaya yönelen belediyelerin ilerleyen dönemde mal varlığına yönelik düzenlemeler de yapılmıştır. 1990‘lı yıllarda, kamu hizmetinin sürekliliğini sağlamanın önemli unsurlarından olan yerel yönetimlerin malvarlığının haczedilemezliğine ilişkin düzenlemelerin sınırları daraltılmış; haciz tehdidi ile dış borçlanmanın beraberinde getirdiği olumsuz koşullar pek çok belediyeyi fiili iflas noktasına getirmiştir.
Cumhuriyetin başlarında bu tehlike görülüp yerel yönetimlerin kentsel altyapı ve üstyapı finansmanı için kamu kredilerine dayalı model oluşturulmasına rağmen, artık bu modelin küresel sermayenin talepleri doğrultusunda tamamen ortadan kaldırılması noktasına gelindiği görülmektedir.
Kurulduğu günden beri yerel yönetimlerimiz için her türlü finansman, altyapı konusunda etüt, proje, plan ve uygulamalarını gerçekleştirerek danışmanlık hizmeti veren İller Bankası‘nın kamusal niteliğinin ortadan kaldırılması için, bir yasa tasarısı hazırlanmış ve 1 Aralık 2006 tarihinde, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu‘na sunulmuştur.
Tasarıyla; amacı, devletin temel görevlerinden kamu hizmetini sunmak olan İller Bankası, sadece mali gücü olan yerel yönetimlerin hizmete ulaşabileceği Başbakanlığa bağlı bir Anonim Şirkete dönüştürülmek istenmektedir.
Tasarının genel gerekçesinde İller Bankası‘nın; "İl Özel İdareleri, belediyeler ve köy idareleri bunlara bağlı idarelerin hizmetlerini ve yatırımlarını desteklemek amacıyla söz konusu idarelerin ortaklığıyla kurulan İller Bankası bir yandan kredi müessesesi olarak faaliyet gösterirken diğer taraftan da anılan idareler adına ve onların talepleri üzerine yatırım faaliyetlerinde bulunmaktadır. Ancak bu durum, Bankanın asli faaliyetinin tam olarak anlaşılamamasına sebep olmuş ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa tabi olmasına rağmen bu Kanun hükümlerini 4759 sayılı İller Bankası Kanunu çerçevesinde yerine getirmediğinden hukuki yönden bir takım sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır" denilmektedir.
4759 sayılı İller Bankası Kuruluş Kanunun‘da bankacılık yapmasını önleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Tam tersine Banka, Yönetim Kurulu kararı ve ilgili Bakanın onayı ile her zaman şube açabilir. Nitekim İller Bankası bölge müdürlüklerinin bulunduğu illerde bölge binaları inşa edilirken, zemin katlarında banka şubesi açılması için özel yer ayrılmıştır. Ancak, 1980 yılına kadar özel bankaların ödenmiş sermayelerinin sembolik bir seviyede tutulması, İller Bankası limit içi teminat mektuplarının özel bankalar tarafından kullanılması nedeniyle İller Bankasının şube açması özel bankalar tarafından engellenmiştir.
Yine genel gerekçede "Yerel yönetimlere, kentsel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla uluslararası standartlarda proje üretmek ve geliştirmek, kredi sağlamak, danışmanlık yapmak ve teknik destek vermek yoluyla sürdürebilir bir şehirleşmeye katkıda bulunmak" şeklinde bir gerekçe ileri sürülmüştür.
İller Bankası şu anda zaten bu gerekçeye uygun faaliyet göstermektedir. O halde İller Bankası‘nın 4000‘inin üzerindeki deneyimli personelinin büyük bölümünün dağıtılıp, anonim şirkete dönüştürülmesinin tutarlı gerekçesi olamaz.
Burada gerçek niyet, yukarıda aktardığımız gerekçede de belirtildiği gibi, İller Bankasının "yerel yönetimler adına ve onların talepleri üzerine yatırım faaliyetlerinde bulunması"nın sorun olarak görülmesidir. Çünkü İller Bankası tarafından yerine getirilen bu hizmetler kar güdüsüyle değil, kamu yararı güdüsüyle yapılmaktadır. Oysa İller Bankası‘nın bankacılık alanına sıkıştırılması, bir yandan bu hizmetlerin yapılabilmesi için gereken projelendirme ve danışmanlık hizmetlerinin özel firmalara gördürülmesi sonucunu doğurmakta, diğer yandan projelerin finansmanını da bankacılık kurallarının geçerli olduğu piyasa koşullarına terk etmektedir.
Bu durumda projelerin gerçekleştirilmesi için oluşacak ek maliyetler yerel halkın üzerine yüklenmek zorunda kalacak, maliyeti karşılamak amacı ile yapılacak uygulamalar belediyelerle halkı karşı karşıya getirebilecektir. Özelikle belediyelerin yerel halkın gereksinimlerini karşılayacak yatırımları yapma olanakları, önemli ölçüde ortadan kalkacaktır. Tasarı ile İller Bankası şirketleştirilirken, Bankanın ortağı olan yerel yönetimlerin görüşü alınmadan, sermayesi ve bütün mal varlıkları hazineye devredilecektir. Bu meşru ve hukuki değildir. Ayrıca, İller Bankası‘nı, gerçek sahibi olan yerel yönetimlerin rızası olmadan ve karşılığını da ödemeden ‘Özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe‘ sahip AŞ‘ye dönüştürmek Anayasa da aykırıdır.
Açıktır ki bu tasarı Dünya Bankası‘nın direktifleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu tasarıya karşı çıkılmadığı ve şirketleştirildiği takdirde, kamu kuruluşu olan İller Bankası rahatlıkla özel bir bankaya satılabilecektir. Bu tasarının yasallaşması durumunda;
1. Kamu kurumu özelliği kaldırılarak kamu yararı ön planda olan hizmet anlayışı yerine, bankacılık kuralları doğrultusunda hizmet veren yapıya dönüştürülmesi, halk sağlığı, toplum refahı, kamu yararı vb. ilkeler yerine, bu ilkeler göz ardı edilerek her ne koşulda olursa olsun alacağın tahsisi odaklı anlayışı getirecektir. Temin edilecek kredi faizlerin yüksekliği nedeni ile
- Belediyeleri hizmet üretemez duruma düşürecektir.
- Projelerin gerçekleştirilmesi için oluşacak ek maliyetler yerel halkın üzerine yüklenmek zorunda kalınacak, belediyelerle halkı karşı karşıya getirebilecektir.
2. Finansmanın yanı sıra, altyapı ve üstyapı konusunda teknik her türlü etüt, plan, proje ve uygulama hizmeti verilen tüm yerel yönetim birimleri etkilenecektir. Özellikle de teknik kadro yetersizliği içinde olan birimler danışmanlık dâhil her türlü hizmetten yoksun olacak, bedelini ödediği sürece hizmete ulaşabilecektir. Bu durumda, toplumun gereksinimlerini karşılayacak yatırımları yapma olanakları önemli ölçüde ortadan kalkacaktır.
3. Yerel yönetimler, Bankanın, hibe yolu ile gerçekleştirdiği hâlihazır harita, imar planı, jeolojik ve jeoteknik etüt hizmetlerinden yararlanamayacaktır.
4. Piyasa koşullarında yüksek faizli kredi alarak borçlanma, yerel yönetimleri borçlarını ödeyemez duruma düşürebilecek, borç karşılığı malları haczedilebilecek ve bu durumda iflas eden yerel yönetim birimleri ortaya çıkacaktır.
İller Bankası‘nın 70 yıldan fazla hizmet sürecinde eleştirilecek yanları, yetersizlikleri elbette vardır. Ancak bu eleştiriler Bankanın yerel yönetimlere verdiği/vermekte olduğu kamusal krediler, altyapı etüt, proje, uygulama ve danışmanlık hizmetleri ile yerel halkın yaşam kalitesine yaptığı katkıları yok sayarak Bankanın kamusal hizmet niteliğini bozacak yasal düzenleme yapılmasının gerekçesi olamaz.
Bu nedenlerle; İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Tasarısı TBMM gündeminden geri çekilmelidir.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı