"YENİ İHALE KANUNU TASARISI İLE YİNE YANGINDAN MAL KAÇIRIYOR!"

30.07.2003

Yürürlükteki 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda değişiklik getiren "Bazı Kanunlarda, Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'ndan yeterince tartıştırılmadan hızla geçirilerek, TBMM Genel Kurulu'na sevkedilmiştir.

"YENİ İHALE KANUNU TASARISI İLE YİNE YANGINDAN MAL KAÇIRIYOR!"

Yürürlükteki 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu‘nda değişiklik getiren "Bazı Kanunlarda, Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu‘ndan yeterince tartıştırılmadan hızla geçirilerek, TBMM Genel Kurulu‘na sevkedilmiştir.
Söz konusu Kanun Tasarısı bu haliyle yürürlükteki 4734 Sayılı Kanunun bile gerisine düşürülerek, böylelikle 2886 Sayılı Eski İhale Kanunu‘nda eleştirilere temel olan koşullara geri dönülmüştür.
Siyasi İktidar, Kamu İhale Kanunu ile dillendirdiği gibi sorunları çözen bir ihale mevzuatı yerine, yeni sorunlara neden olacak bir düzenleme içerisinde olduğunu açıklıkla ortaya koymuştur.
4734 Sayılı Kanun‘un yürürlüğe girmesinden sonra, gerek 58. gerekse 59. Hükümet dönemlerinde kanun üzerinde değişikliklerin yapılma sürecinde ilgili ve yetkin hiçbir kurum ve kuruluşun görüşleri sürece dahil edilmemiştir. TMMOB bu kuruluşlardan biri olarak, mühendislik ve mimarlık alanlarından yansıyan tüm birikimlerini kullanarak, bu ihale mevzuatı üzerindeki görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak istemektedir:

Öncelikle bu kanunun amacı "Kamu kaynaklarını kullanan bütün kurum ve kuruluşların, kamunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapacakları ihalelerde kamu yararının sağlanması amacıyla uygulanacak esas ve usulleri belirlemek" olmalıdır. Tasarının Amaç Maddesi olan 1. madde, bu amaca aykırı düşmektedir. Gerek KİT‘ler gerekse enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren teşebbüs, işletme ve şirketler bu kanun kapsamı dışına çıkarılarak; Kamu İhale Kanunu‘nun uygulama kapsamı daraltılmaktadır. Bu nedenle de, kanunun kendisinden beklenen kamu yararı oluşamamaktadır. Öte yandan "özel bir kanun" ile yeni bir düzenleme getirme konusu da, çeşitli kuşkuları barındırmaktadır.
TMMOB, kamu ihalelerinin yabancı firmalara açılması konusunda ise soruna, ülkemizin sanayileşme açısından gelişme sancıları çeken bir ülke olması konumuyla, kamu kaynaklarının bütünüyle kalkınma planlarına ve stratejilerine hizmet etmesi yönünden yaklaşmakta ve kanundan bu yönde bir kamu yararı beklemektedir. Görülen odur ki; bu gerçekleşmemektedir.
Tasarıya "istisna" hükümleri getiren 2. maddede de görüleceği gibi;

Yürürlükte ve çok tartışmalı olan "Uluslararası anlaşmalar gereğince sağlanan dış finansman ile yaptırılacak olan ve finansman anlaşmasında farklı ihale usul ve esaslarının uygulanacağı belirtilen mal veya hizmet alımları ile yapım işlerine, "uluslararası sermaye piyasalarından yapılacak borçlanmalara ilişkin her türlü danışmanlık ve kredi derecelendirme hizmetleri de eklenerek ve maddenin bütünü kanun kapsamı dışına çıkarılarak, ülkemizin dış koşul ve dayatmalara karşı direnci büsbütün kırılmak istenmektedir. Konuya ilişkin, ihale prosedürü üzerinde söz konusu dayatmaları geri püskürtecek hiçbir düzenleme getirilmemektedir.

Yukarıdaki iki maddeye ilişkin değişikliklerin, ülkemizin gündeminde bulunan "doğrudan yabancı yatırımlar" düzenlemeleri ile yakın ilişkisi bulunmaktadır.

Öte yandan 4734 sayılı Kanunun 8. maddesinde belirtilen eşik değerlerle ilgili hiçbir iyileştirici düzenlemenın getirilmediği görülmektedir. Sanayileşme sürecini henüz yaşayan ülkemizde, mutlak eşik değerlerin yükseltilmesi gerekmektedir. Böylelikle yerli istekliler lehine olarak, "Mütekabiliyet" yani "karşılıklılık" ilkesi doğrultusunda iyileştirici bir düzenleme yine gözardı edilmiştir.
Tasarıda mühendislik-mimarlık hizmetlerinin bütününe ilişkin düzenlemelerde parçacı ve keyfi yaklaşımların olduğu görülmektedir. Örneğin 4734 sayılı kanunun 3. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile "etüt, proje, harita ve kadastro, imar uygulaması hizmetleri" yürürlükteki kanunun 48. maddesindeki "Danışmanlık Hizmeti" kapsamından çıkartılarak "Mühendislik-Mimarlık Hizmetleri" kapsamına alınmış; esasen bir uzmanlık işi olan "plan" ise "Danışmanlık Hizmeti" kapsamında bırakılmıştır. Oysa "plan" aşaması doğrudan "imar planı" sürecini kapsamaktadır. Siyasi iktidarın bu konudaki ısrarlı yaklaşımı da son derece düşündürücüdür.
TMMOB ayrıca, 4734 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine; "Mühendislik-Mimarlık Hizmetleri Alım İhale Yönetmeliği Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) nin görüşü alınarak düzenlenir" hükmünün eklenmesini talep etmiştir. Çünkü 4734 sayılı Kanun ile kamu kurum ve kuruluşları; Hizmet,Yapım ve Alım Hizmetleri‘ni bu kanun kapsamında gerçekleştireceklerdir. Hizmet alımlarının kapsamına bakıldığında; "Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta..............." gibi çok çeşitli hizmetleri içerdiği görülmektedir. Mühendislik mimarlık hizmetleri de bu kapsamda yer almaktadır. Ancak mühendislik mimarlık hizmetleri belli bir eğitim süreci, yetki ve sorumluluğu bulunan ve özellik içeren bir meslek alanıdır. Bilimin yönlendirdiği teknolojideki gelişmelere bağlı olarak, ülkemizin kalkınmasında ve gelişiminde mühendislik ve mimarlık hizmetleri asla gözardı edilmemelidir. Özellikle son yıllarda gündeme gelen ve telafisi mümkün olmayan büyük can ve mal kayıplarına neden olan, doğal afetlerin felaketlere dönüştüğü süreç de dikkate alındığında, yaşamın her alanında mühendislik mimarlık hizmetlerinin kanunda talep ettiğimiz biçimde yer alması zorunluluk arzetmektedir.
Tasarının 7. maddesiyle getirilen düzenlemeye "mühendislik-mimarlık hizmet alımı işleri" ibaresinin eklenmesi de önemli bir konudur. Aynı maddede mühendislik-mimarlık hizmet alımı işleri için getirilen "son 5 yıl" koşulu mühendisler ve mimarların hak kaybı anlamına gelmektedir. Çünkü son 5 yıllık dönem, kriz koşullarının yaşandığı bir dönemdir. Siyasi iktidarın "5 yıl"ı yeterli görmesi ve bu konudaki ısrarcı tutumu, son yıllardaki ihalelere katılan şirketleri kayırma amacına hizmet etmektedir.
Aynı maddede, TMMOB‘nin yıllardan beri ihale mevzuatındaki taleplerinden biri olarak dile getirdiği "Mühendislik-mimarlık hizmet alımı işlerinde ilgili meslek odası tescil belgesi" konusu da bütünüyle gözardı edilmiştir. Böylelikle mühendislik mimarlık hizmetlerinin üretilmesinde yetkili ve sorumlu olan mühendis ve mimarın "ilgili meslek odasınca denetimi" işlevsiz kılınmıştır.
Tasarının 4. maddesinde, yürürlükteki "Eşik değerlerin ve bu kanundaki diğer parasal sınırların altında kalmak amacıyla mal veya hizmet alımları ile yapım işleri kısımlara bölünemez." Hükmü esnetilerek, hükmün uygulanmamasına olanak tanıyan, istismara son derece açık yeni bir düzenleme getirilmiştir

Yine Tasarının 4. maddesiyle "doğal afetlere bağlı olarak acilen ihale edilecek yapım işlerinde ÇED raporunun aranmaması" gündeme getirilmektedir. Oysa ülkemizin yaşamakta olduğu deprem, sel v.b. doğal afetler sonrasında inşa edilen yapıların (kalıcı konutlar, sosyal tesisler, kamu yapıları v.b.), yer seçimlerinden başlayan acı deneyimler gözönünde bulundurularak, ÇED raporunun mutlak aranması gerekmektedir.

Ülkemizin deprem sonrası kentleşme sürecini yanlış değerlendiren aynı yaklaşım Madde 40‘ta da açıklıkla görülmekte olup; getirilen düzenlemeyle, "Toplu Konut Kanunu kapsamındaki toplu konut projeleri"de kapsam dışına çıkarılmıştır.

Madde 46‘da getirilen yeni düzenleme ile Bakanlar Kurulu kararıyla %40‘a kadar keşif artışı yapılabilmesi olanaklı kılınmaktadır. Böylesi bir artış, kamu kaynaklarının baştan planlı olarak yapılan yatırımların ihale harcamalarına tahsis edilmesi ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu uygulama ayrıca siyasi iktidara, yandaşlarına bu keşif artışı yoluyla, çıkar sağlamanın da önünü açmaktadır.

Özet olarak, Kamu İhale Kanunu‘nun yeni düzenlemesi, Türkiye‘nin ihale alanındaki kurumsal işleyişine ve hiçbir sorununa derman olamamaktadır. Siyasal iktidar, "ben yaptım, oldu" yaklaşımından vazgeçmemektedir. Türkiye‘nin daha uzunca bir süre gündemini, yolsuzluklar işgal edecektir. Kamuoyunun. ihale mevzuatındaki şeffaflık özlemi sürecektir. Görüşlerimizi dikkate almayan ve Kanun Tasarısı‘nı bu hali ile TBMM‘de görüşmeye açan Siyasal İktidarı bir kez daha uyarıyoruz!.

TMMOB sürecin takipçisi olmayı ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşmayı bundan sonra da sürdürecektir.

A.Betül UYAR

TMMOB Saymanı