TMMOB BALIKESİR İKK: DOĞA META DEĞİLDİR! MERA, ZEYTİNLİK VE ORMAN TÜM CANLILARIN YAŞAM ALANIDIR

25.06.2025

Aralarında TMMOB Balıkesir İlçe Koordinasyon Kurulu'nun da aralarında bulunduğu Balıkesir Akademik Odalar Birliği, 25 Haziran 2025 tarihinde "Doğa Meta Değildir! Mera, Zeytinlik ve Orman Tüm Canlıların Yaşam Alanıdır" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

Açıklama şöyle:

TBMM Kanun teklifi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ve mevcut yasaların temel maddeleriyle açıkça çelişmektedir. Mülkiyet Hakkı (Anayasa Madde 35): Acele kamulaştırma ve zeytinliklerin madencilik/enerji faaliyetlerine açılmasıyla ihlal edilmektedir.

Tarım Alanlarının ve Hayvancılığın Korunması (Anayasa Madde 44 ve 45): Zeytinliklerin ve meraların tarım dışı kullanıma açılmasıyla tehdit edilmektedir.

Sağlıklı Çevrede Yaşama Hakkı (Anayasa Madde 56): ÇED süreçlerinin neredeyse devre dışı bırakılması ve doğal yaşam alanlarının tahribatıyla ihlal edilmektedir.

Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması (Anayasa Madde 63):

Kültür ve tabiat varlıkları koşulsuz olarak enerji ve madencilik faaliyetlerine açılmaktadır.

Ormanların korunması ve geliştirilmesi (Anayasa Madde 169):

Üstün kamu yararı adı altında, kuralsız şekilde enerji ve madencilik faaliyetlerine açılmaktadır.

Yerel Yönetimler (Anayasa Madde 127): İmar planı ve ruhsat yetkilerinin merkezi Bakanlığa devredilmesiyle yerel yönetimlerin yetkileri bir kez daha kısıtlanmaktadır.

Hukuk Devleti / Kanunların Genelliği İlkesi (Anayasa Madde 2): Özellikle Muğla'daki belirli termik santraller ve maden sahaları için zeytinliklerin tahrip edilmesini öngören “ayrıcalıklı” düzenleme "adrese teslim" düzenlemelerle ihlal edilmektedir.

Ayrıca teklif, özel kanun niteliğindeki 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, 4342 sayılı Mera Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile 2872 sayılı Çevre Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun gibi birçok temel yasayla da doğrudan çelişmektedir. Daha önceki benzer düzenlemelerin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması, yargı kararlarının da kasten göz ardı edildiğini göstermektedir.

Bunlarla beraber kanun teklifi, Türkiye'nin taraf olduğu birçok uluslararası çevre sözleşmeleri hükümleriyle ve yükümlülükleriyle de açıkça çelişmektedir.

Balıkesir, 246.785 hektar tarım alanı ve 83.050 hektar zeytinlik alanıyla, Türkiye’yi doyuran il diye anlatılırken, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere, çevre ve iklim değişikliğine yol açacak sonuçlar doğuracak olan bu yasanın çevreye ve bölgeye büyük zarara yol açacağı bilinmelidir.

Neden?

ÇED Süreci Etkisizleştiriliyor: Çevresel Etki Değerlendirme süreçleri işlevsizleştiriliyor, kurumların görüş verme süreleri kısaltılıyor; yanıt verilmezse “olumlu” sayılıyor. Bu, halkın ve yöre sakinlerinin itiraz hakkının fiilen ortadan kaldırılmasıdır.

Zeytinlikler Madene Açılıyor: Başta Kazdağları ve Gökçeyazı maden işletmeleri olmak üzere, Balıkesir ili içinde onlarca maden işletmesi, siyanürle altın arama kuşatması altındayken, şimdi de daha önce Danıştay tarafından iptal edilen düzenleme bu kez yasa ile getiriliyor. Zeytinlik alanlarda “taşınabilir” gerekçesiyle madencilik ve enerji projeleri önü açılıyor. Bu, 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’nun fiilen askıya alınmasıdır.

Meralar Enerji Projelerine Tahsis Ediliyor: RES, GES, HES ve JES projeleri için meralar kolayca tahsis edilecek. Hayvancılığın ve kırsal geçimin temeli olan bu alanlar ranta açılıyor.

Ormanlar ve Kamu Arazileri Sermayeye Açılıyor: Yatırımcılara ormanlık alanlarda uzun vadeli, düşük bedelli kullanım hakkı veriliyor. Doğa koruma yükümlülükleri ikinci plana itiliyor. Akbelen gibi doğa katliamları artık “yasallaşmış” olacak.

Acele Kamulaştırma Yaygınlaşıyor: 2035 yılına kadar enerji projeleri için köylünün toprağı “acele” kamulaştırılabilecek. Kamulaştırma artık kamu yararı için değil, özel sermaye için kullanılacak.

Kaçak Yatırımlara Af Geliyor: 2024 öncesi ruhsatsız enerji ve maden tesisleri yasal hale getiriliyor. Kaçak yapılaşma ödüllendirilerek hukuk devleti ilkesi çiğneniyor.

MAPEG’e Olağanüstü Yetkiler Tanınıyor: Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, diğer kurumların yerine geçerek tek yetkili hale getiriliyor. Bu düzenleme, doğrudan şirketlerin çıkarına göre tasarlanmıştır.

Yeni Üst Kurul ile Kurumsal Vesayet Kuruluyor: Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlığında oluşturulacak yeni kurul, kurumlar izin vermezse karar verecek. Yerinden yönetim, bilimsel özerklik ve halkın iradesi yok sayılıyor.

Koordinatlarla Kişiye Özel Yasa Hazırlanıyor: Teklifte yer alan harita ve koordinatlarla Akbelen, Yatağan gibi bölgelere özel düzenlemeler yapılıyor. Bu yönüyle yasa, “kişiye özel” torba yasa niteliği taşıyor.

İklim Kriziyle Çelişen Uygulamalar: Yasa, fosil yakıt bağımlılığını sürdüren enerji projeleriyle iklim krizini derinleştirmekte, Türkiye’nin taraf olduğu çevre sözleşmelerini hiçe saymaktadır.

Bu yasa yalnızca doğayı değil; geçimlik tarımı, kırsal ekonomiyi, halk sağlığını, bilimsel özerkliği, kamu planlamasını ve toplumsal adaleti tehdit etmektedir.

SAĞLIKLI YAŞAMI VE SAĞLIKLI ÇEVREYİ SAVUNMAK GÖREVİMİZDİR…

Bizler Balıkesir Akademik Odalar Birliği olarak “DOĞAYA VE ZEYTİNLERE KIYMAYIN” diyerek bir kez daha yüksek sesle uyarıyoruz:

Bu yasa derhal geri çekilmelidir! Çünkü:

  • Doğa meta değildir.
  • Zeytinlik, mera ve orman yaşam alanıdır.
  • Bilim insanları, meslek örgütleri, sendikalar ve halk karar süreçlerinden dışlanamaz.
  • Kamusal kararlar kamu yararına, ekolojik dengeye ve sosyal adalete dayanmalıdır.

Bizler doğayı, emeği, halk sağlığını ve yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz.
Tüm kamuoyunu bu yıkım yasasına karşı birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz!

BALIKESİR AKADEMİK ODALAR BİRLİĞİ