62. TÜRKİYE JEOLOJİ KURULTAYI/ 13-17 NİSAN 2009/ ANKARA
Değerli Konuklar
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum
Türkiye Jeoloji Kurultaylarının 62‘ncisini gerçekleştiren Jeoloji Mühendisleri Odamızın Yönetim Kurulu Üyelerini, Kurultay Yürütme Kurulunda ve organlarda görev alan arkadaşlarımızı, Kurultayın gerçekleştirilmesinde emeği geçenleri candan kutluyorum.
Yerkabuğu araştırmalarında üstlendikleri sorumluluğu yerine getirmekle yetinmeyen, bilgilerini ve çalışmalar sonunda elde ettikleri bulguları meslek mensuplarıyla paylaşmayı, toplumun tüm bileşenlerinin bilgisine sunmayı mesleki ve toplumsal sorumluluk olarak yerine getiren arkadaşlara ne kadar teşekkür etsek az olur diye düşünüyorum.
Kurultay başkanı Sayın Celal ŞENGÖR ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanımız Sevgili Dündar ÇAĞLAN kurultayın gerekçelerini ve jeoloji mühendislerinin karşılaştığı mesleki sorunlar ile yaşamsal sorunları ortaya koydular. Konuşmamda tekrarlardan kaçınmaya çalışacağım.
Günümüzde sürdürmek istediğimiz yaşam kalitesinin gerektirdiği maddelerin üretilmesi sırasında doğal yapının bozulduğunu görüyor, yaşamsal sorunların giderek arttığına tanık oluyoruz. İnsanların ve tüm canlı varlıkların biyolojik gereksinimlerini karşılamada yaşamsal sorunlarla karşılaşılacağı öngörüleri bilim insanlarıyla birlikte tüm insanların bilincinde yer almış durumda. Önümüzdeki süreçte insanların doğal gereksinimlerinin karşılanması için yer kabuğundan daha da bilinçli olarak yararlanmak için bilimin öncülüğünde araştırmalar yapılıyor, yeni öneriler ortaya konuyor. Bu süreçte jeoloji mühendislerine ve yer kabuğu araştırmacılarına, mühendis, mimar ve şehir plancılarına önemli sorumluluklar düşüyor. Kurultay sürecinde yapılan sunumlarla sorunları ve sorumluluklarımızı tekrar gözden geçirme fırsatı bulacağız.
Son 30 yılda hep beraber müthiş bir değişim programının yaşama geçirilişine tanık olduk. Bu program bizim değerlendirmelerimizde başlangıçta metropol ülkelerin zenginleşmesi, çevre ülkelerin ise denetlenmesi ve fakirleşmesi anlamına geliyordu. Son bir yıl ise küreselleşme denen yeni emperyalist sistemin, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin sistemden kaynaklanan sorunlarını çözmeye yetmediğini gösterdi. Küresel kapitalist krizle tanışmamızı sağladı. Tüm dünyada finans sektörü devlet desteği ile yoğun bakıma alındı. Dev sanayi kuruluşları devlet desteği talebinde bulundular.
Kuzeydeki ülkelerde sanayi ham maddelerinin sağlanması, enerji, sağlık önemli sorun olarak varlığını koruyor. Güney de ise açlık ve susuzluk ölüm nedenleri arasında yer alıyor. Yer kabuğundaki sanayi ham maddelerine ve enerji kaynaklarına sahip olma, kontrol altında tutma girişimleri, egemenlik tasarımları, savaş ve ölümlerin, esaretin ve sefaletin kaynağını oluşturuyor.
Ülkemizde ve yakın komşularımızda savaş ve ölümler yaşamın terk edilemeyen parçası haline geldi. Bireyler basit sorunların çözümünde aciz kalırken kurumsallaşmış özel şirketler devlet desteği ile sağaltılmayı beklemekteler. Başta tekstil olmak üzere tüm sanayi sektörlerinde, yapı ve madencilik sektöründe daralma ve kapanmalar yaşanıyor. İşsizlik artıyor, beslenme, eğitim ve sağlık alanında sorunlar artış gösteriyor. Yaşanan kriz mühendislik hizmetlerini doğrudan etkiliyor, çalışan mühendisler mimarlar ve şehir plancıları işlevsiz bırakılmaktalar ve işsizlikle yüzleşiyorlar. Emekçi kimliklerini duyumsuyorlar.
Birçok sorunun yaşandığı ülkemizde çözüm üretmek, sorumluklarımızı yerine getirmek için mesleki birikimlerimiz ve entelektüel seviyemize denk düşen TMMOB ve Oda örgütlülüğü içinde çalışmalar yapıyoruz. Bilimi ve teknolojiyi toplumun hizmetine sunmanın varlık nedenimiz olduğuna inanıyoruz.
Bilim ve teknolojik gelişmelerin bir yandan fırsat ve fayda yaratırken diğer yandan yeni kestirilemeyen sorunların yaratıcısı olduğu gerçeği ile yüzleşiyoruz. Bu durum yaptığımız işlerde bilimsel şüpheye yer vererek işlemde bulunmamıza neden oluyor.
Bilim dışı uygulamalar, mühendislik hataları işgücü, mal ve can kayıplarına neden oluyor, yaşanan acı deneyimler yeni önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor. Geçmişte yaptığımız uyarı ve önerilerin değerinin bilincinde meslekte sürekli gelişimin tüm araçlarını yaşama geçiriyoruz. Kongre ve sempozyumların sayısı artarken kalitesi de yükseliyor. Seminerler sürekli eğitimin ana eksenini oluşturuyor. Mesleki denetimin hukuki alt yapısı katılımcı demokratik yöntemlerle oluşturuldu, üyelerimizin destek ve katkıları ile mesleki ve toplumsal fayda yaratacak özellik taşıyor.
Ülkemizde yaşanan istihdam sorununun bir parçasını oluşturan mühendis, mimar ve şehir plancılarının küresel ekonomik krizle artan iş, işsizlik sorununa değinmeden geçemeyeceğim. TMMOB‘ye bağlı odalara kayıtlı üyelerin sayısı 350.000‘e ulaştı. Ne yazık ki bu üyelerimiz arasında çok sayıda genç meslektaşımız ya işsiz ya da asgari ücretle meslek dışı işlerde çalışmaktalar.
Üye sayımızdaki artıştan ne kadar memnunsak eğitilmiş kişilerin üretim dışında tutulması; işsiz, işlevsiz hale getirilmesini bir kaynak israfı, insanlık ayıbı, suçu olarak görüyoruz.
TMMOB ve bağlı odaların kuruluşundan günümüze yaşanan süreçte temel eğitimi ve yüksek öğrenimi önemsedikleri ve sorguladıkları bilinen bir gerçekliktir. 2000‘li yıllar mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı eğitiminde sorunlar eğitim sempozyumlarında ele alınarak sorgulandı. Eğitim standartları, kalite, yeterlilik, denklik konuları nesnel temellere dayandırılarak ele alındı. Bazı odalarımız tarafından eğitim çalıştayları yapılmakta. Mühendislik fakültesi dekanlarının bir araya gelerek eğitim sorunlarını tartıştıklarını, öneriler geliştirdiklerini biliyoruz ve bu çalışmaları yakından izliyoruz. Bu günlerde Yüksek Öğretim Kurumu tarafından Bologna (2001) süreci ile Lizbon Tanıma Sözleşmesi ( 2004) çerçevesinde Yüksek Öğretimde Ulusal Yeterlilikler ele alınıyor. Eğitimin süresi, kalitesi ve standartlarının şekillendirileceği bu çalışmaları önemsiyoruz. Bu süreçlerin toplumsal faydaya dönüşmesi için birlikte görüş oluşturmak, öneri götürmekte yarar görüyoruz.
Gereksinim duyulan nitelik ve nicelikte eğitilmiş insanın sağlanması için gerekli alt yapı oluşturulmalıdır. Kaynak israfına neden olacak plansız, hatalı yatırım ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı alanında tam istihdam mutlaka yaratılmalıdır. Başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere özel sektöre ait hizmet birimlerinde kadro eksiltmelerine, daraltmalarına gidilmemelidir.
Değerli arkadaşlar,
Kurultay sürecinde ele alınacak her konu jeoloji mühendislerinin meslekleri gereği ilgilendikleri konular olmakla birlikte insan olarak da ilgilendiğimiz, bilgi sahibi olmak zorunda olduğumuz, yaşam alanlarımızla doğrudan ilgili konular. Ele alınan sorunların, işlenen konuların bir kısmı teknik bilgi ve deneyimlerimizle kolay çözüm üreteceğimiz türde olmasına karşın önemli bir kısmı da ekonomik, sosyal, hukuki ve siyasal nitelikli olup toplumsal mutabakat gerektirmektedir.
Değerli bilim insanları, araştırmacı arkadaşlarımız bilimsel çalışmaları, araştırma sonuçlarını bizlerle paylaşacaklar. Uygulamadan gelen arkadaşlarımız karşılaştıkları sorunları, buldukları çözümleri ortaya koyacaklar. Anlatılanlar sorgulanacak, yeni araştırmalara neden olacak sonuçlar ortaya çıkacak.
TMMOB, Kurultay sürecinde ortaya konan eşitlik, adalet ve özgürlük temelinde şekillenen toplumsal fayda yaratacak önermeleri toplum bilincine taşımada kararlıdır.
62‘nci Kurultayın 63‘ncü Jeoloji Kurultayı‘nın yapılmasının kaynağı ve temelini oluşturacağına inancımı belirterek hepinize saygılar sunarım.
İlker Ertem
TMMOB
Yürütme Kurulu Üyesi