İMO: EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZDE ISRARCIYIZ YAŞASIN 8 MART

07.03.2018

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ve İMO Kadın Komisyonu 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZDE ISRARCIYIZ
YAŞASIN 8 MART

8 Mart Dünya Kadınlar gününü bundan tam 161 yıl önce ağır çalışma koşullarına isyan ederek polis şiddetine maruz kalıp yaşamını yitiren 120 kadın dokuma işçisini anarak selamlıyoruz. New York`taki dokuma fabrikasında yaşanan grevde yaşamını yitiren tüm kadınların canları pahasına tarihe düştükleri notun anlamını çok iyi biliyoruz. Biliyoruz ki kadınlara reva görülen koşulları normalleştirmek isteyenler dün olduğu gibi bugün de varlar ve itiraz eden her kadının sesini susturmak için iş başındalar. 

Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline gelen 8 Mart Dünya Kadınlar gününü, ırkçı ve ayrımcı eğilimlerin tüm dünya genelinde yükseldiği bir çağın içinden selamlıyoruz. Karşılıklı olarak birbirini besleyen ırkçı ve ayrımcı politikalar sayesinde gerek uluslararası platformlarda gerekse de iç politikada sürekli bir şekilde "düşmanlık" üretildiğine ve buna bağlı olarak erkek egemen şiddet dilinin yaygınlaştığına tanıklık ediyoruz. Mevcut gidişat Dünya Ekonomik Forumu`nun cinsiyet eşitsizliği raporunda da karşılık buluyor. Bir yıl öncesinin verilerine göre şu anki gelişme hızıyla devam edilirse cinsiyet eşitliğindeki uçurumunun kapanması için 170 yıl gerekirken bir yıl sonra ise bu rakama 47 yıl daha ekleniyor.  Eşitsizliğin ve her geçen gün yaygınlaşan şiddetin bedelini en ağır şekilde ödeyen kadınlar için bir gün bile hayati önem arz ederken öngörülen zaman 217 yıl ile ifade ediliyor. Aynı rapora göre ülkemizin durumu ise maalesef neredeyse istikrarlı olabilecek bir gerileme halinde;  2014 yılında 142 ülke arasında 125. sırada yer alırken, 2015`te 145 ülke arasında 130. sıraya ve 2017`de ise 144 ülke arasında 131. sıraya geriliyoruz. 
Cinsiyet eşitsizliğine dayanan erkek egemen sistemin ülkemizde yarattığı sorunların en başında kadına yönelik şiddetin yer aldığını görüyoruz. Doğru tespitlere, güncel ve sağlıklı verilere dayanan çözümler üretmektense hakikatin üstünü örtmeyi tercih edenler için mesele sadece rakamlarla ilgili olabilir. Hal böyleyken yayın yasağı getirmek, itiraz eden kadınlara baskı uygulamak veya kadın örgütlerini kapatmak çare olarak görülse de sorunun boyutları vicdan ve akıl sahibi her insanı derinden sarsan noktalara ulaşmıştır. 

Sayısız kadının adını ve hikâyesini taşıdığımız 8 Mart alanlarına her sene yeni adlar ve hikâyeler ekleyen bizler için erkek şiddetinin bedelini yaşamıyla ödeyen hiçbir kadın bir rakamdan ibaret değildir. Kaldı ki saldırganlığın ve şiddetin boyutu kamusal alandaki tüm kadınları ve hatta çocukları tehdit eden noktalara ulaşmıştır. Hiçbiri rakam değildir elbet ancak 2017 yılının Şubat ayında 30 kız kardeşimiz erkekler tarafından katledilmişken 2018`in Şubat ayında ise aynı şiddet 47 kadını yaşamından etmiştir. Kadına yönelik şiddetin ve son dönemde çocuklara da yönelen erkek şiddetinin meclis bünyesinde araştırılması için verilen önergelere ret oyu verenler bilmelidirler ki, ne yok sayıldığında hakikat ortadan kaldırılabilir ne de hakikati dile getirenler baskı ve zor gücüyle susturulabilir. 

Kadınların istihdam oranının erkeklerin istihdam oranının yarısı kadar olması ve tüm eğitim düzeylerinde çalışan kadınların erkeklerden daha düşük ücretler alması cinsiyet ayrımcılığını ve eşitsizliği aleni bir şekilde savunanlar için elbette bir şey ifade etmeyecektir. Ancak toplumsal yaşamın her kademesinde işletilen cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik şiddet boyutunu ortaya koyan bu veriler kadınların çalışma yaşamına, siyasete ve karar alma süreçlerine katılımında neden erkeklerden çok daha geri bir pozisyona itildiğini de ortaya koyar niteliktedir. 

Toplumsal yaşamın her kademesinde sürekli bir şekilde eşitsizlik üretilirken 8 Mart Dünya Kadınlar gününde söz söylemek isteyen kadınlara alanları kapatmak, baskı ve zorla susturmaya çalışmak bu tutumda ısrarcı olunduğunun göstergesidir. Bizlerin de, tüm meslekler için olduğu gibi inşaat mühendisliği mesleğini de erkek egemen toplumsal cinsiyet kodları üzerinden okuyan bu erkek egemen akıl ile mücadelede ısrarcı olduğumuz bilinmelidir. 

Yine bilinmelidir ki gerek özel yaşamlarımızda gerekse de mesleki yaşantımızda cinsiyet ayrımcılığının birçok biçimiyle karşılaşan bizler, inşaat mühendisi kadınlar olarak eşitlik ve özgürlük talebimizin arkasındayız. 

Dünya Kadınlar gününü bu ısrar ve inançla selamlıyoruz. 
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz…
Yaşasın 8 Mart
Yaşasın Kadın Dayanışması

İMO 45. DÖNEM KADIN KOMİSYONU