MİMARLAR ODASI: "İSTANBUL ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARİSİNİN SİMGESEL BİR YAPISIDIR, YIKILMAMALIDIR"

21.02.2007

Mimarlar Odası, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi binasının yıkılmasına yol açabilecek "Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Tescili" nin kaldırılması yönünde Kültür Bakanlığı tarafından getirilen öneri üzerine, konuya ilişkin bir rapor hazırlayarak, 21 Şubat 2007 tarihinde bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.

Mimarlar Odası Atatürk Kültür Merkezi binasıyla ilgili tescilin kaldırılması başvurusunu endişe ile karşılamıştır. Dönemin önemli simgesel yapılarından birisi olan AKM‘nin yıkılmasına yol açabilecek gelişmeleri değerlendiren Mimarlar Odası bir rapor hazırlamış ve kamuoyunun, ilgili kuruluşların dikkatine sunmuştur.

2010 Avrupa Kültür Başkenti hazırlığında olan, dünya metropolü İstanbul‘un Cumhuriyet Dönemi mimarisinin önemli eserlerinden ve aynı zamanda Taksim Meydanı‘nın simgesel yapılarından biri olan Atatürk Kültür Merkezi binasının, 1999 yılında Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescil edilmesine rağmen; alınan tescil kararının kaldırılması önerisinin 2006 yılında, yine Kültür Bakanlığı tarafından gündeme getirilmesini talihsizlik olarak değerlendiriyoruz.

Bu konu aylarca önce, Kültür ve Turizm Bakanı‘nın Ankara AKM ve İstanbul AKM üzerine yaptığı değerlendirmelerle gündeme gelmiştir. Aynı tarihlerde basında da yoğun olarak tartışılmış ve bugüne kadar güncelliğini koruyarak gelmiştir.

Kurul üyelerinin değerlendirmelerinde ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda ileri sürdükleri gerekçelerin bilimselliği ve objektifliği konusunda mimarlık kamuoyunda ciddi tereddütler oluşmuştur. Kent kültürünün gelişmesinde önemli bir yeri olan bu binanın yıkımını öngören bir sürecin başlatılmasını kabul edilemez buluyoruz. AKM‘nin arsası üzerine, yıkımdan sonra yapılmak istenenlerle ilgili basına ve kamuoyuna yansıyan spekülasyonlar vardır. Bu yıkımın kente, kent hafızasına, kentliye etkilerini değerlendirme dışı tutan bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Böylesi kültürel ve simgesel bir yapının gerektirdiği güçlendirme ve iyileştirme bedelinin karşılanamaz olduğunu düşünmüyoruz. Konunun ekonomik, sosyal ve kültürel boyutları ile birlikte bütün olarak değerlendirilmesini öneriyoruz.

- AKM‘nin günümüze yakın bir süreçte tasarlanması ve inşa edilmesinin, zaman boyutu açısından herhangi bir olumsuzluk yaratmadığı açıkça görülmektedir. Bir diğer deyişle, çok yakın geçmişte yapılmış bir yapı da kültür varlığı niteliği kazanabilir.

- AKM‘nin Türkiye‘nin 1970‘li yıllarda, kültürel etkinliklerin en yoğun olduğu kentinde, toplumun kültürel gereksinmelerinin karşılanması için tasarlanan bir yapı olması, bir tasarım anlayışını yansıtması, dönemin yapım teknolojilerine sahip olması, özetle toplumun kültürel yaşamını mekâna yansıtması nedeniyle Belge Değeri vardır.

- AKM‘nin fiziki olarak İstanbul kentinin belleğinin bir parçası olarak Kimlik Değeri vardır. AKM ayrıca sadece İstanbul kent sakinlerinin değil, tüm ülke insanlarının belleğinde olan, şu veya bu nedenle tüm toplum katmanları tarafından kullanılan ve bilinen bir yapıdır.

- AKM, yapıldığı dönemin tasarım, mimari ve teknoloji anlayışını yansıtması açısından Mimari Değer‘e sahiptir.

- AKM, toplumun gereksinimlerini halen karşılayabilmesi açısından İşlevsel ve Ekonomik Değer‘e sahiptir.

- AKM2nin yapıldığı 40 yıldan fazla süredir kendisine çağdaş toplumda bir yer bulabilmesinden kaynaklanan Süreklilik Değeri vardır.

- AKM‘nin kültür varlığı olması tartışılmayan birçok yapıdan çok daha fazla belleğimizdeki değişik olaylarla ilişkisi bakımından Anı Değeri vardır.

- AKM, bunun da ötesinde çok önemli bir Simge Değeri‘ne sahiptir.

- AKM‘nin Özgünlük Değeri vardır.

AKM sadece bir bölümü verilmeye çalışılan bu değerleri ile "kültür varlığı" olma niteliğini birçok başka yapıdan daha fazla hak etmiş bir yapıdır ve onun ülkenin yaşamından kopartılması tüm bu değerlerin de yok sayılacağı anlamına gelir. Bu yaklaşım, koruma kuramının temel dayanaklarının inkâr edilmesidir. Ayrıca Koruma Kurullarının aldıkları tescil kararlarının bu kadar kolayca ve böylesi politik baskı sonucu kaldırılması, her türlü kararın zaman içerisinde tartışmalı olacağı anlamına gelecektir. Kurulun alacağı tescilin kaldırılmasına yönelik karar sonrasında oluşacak süreçte, yönetimlerin siyasi tercihleri doğrultusunda bir yapılaşma önermeleri de kaçınılmaz olacaktır.

Mimarlar Odası olarak konuyu tüm boyutları ile ele aldığımız ve ekte sunduğumuz değerlendirme raporunda da belirttiğimiz gibi, AKM binasının Kurul Kararı ile tescilinin kaldırılmasını doğru bulmuyor, Cumhuriyetin mimari mirasının korunması ve değerlendirilmesi için özlediğimiz ve dilediğimiz katkının ancak, yapının gerekli önlemler alınarak sürdürülmesi ile sağlanabileceğine içtenlikle inanıyoruz.