MMO: DEPREMLERE HAZIRLIKLI OLMAK İÇİN RANTÇI-ÇIKARCI YAKLAŞIMIN ALT EDİLMESİ GEREKLİDİR!

15.08.2025

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 17 Ağustos 1999 Marmara-Gölcük Depreminin yıldönümü nedeniyle 15 Ağustos 2025 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Depremlere Hazırlıklı Olmak İçin Rantçı-Çıkarcı Yaklaşımın Alt Edilmesi Gereklidir!

Yer Seçimi, Yapı Tasarımı,  Üretimi ve Denetim Süreçlerinde Kamusal Mesleki Denetim Eksenli Bütüncül Bir Model Şarttır!

17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara-Gölcük Depreminde kaybettiğimiz on binlerce insanımızı ve yaşamları altüst olan milyonları unutmadık, unutturmayacağız.

O büyük yıkımın üzerinden 26 yıl geçmesine karşın ülkemizin depremlere hazırlıklı olmadığı gerçeği sonraki birçok deprem yanı sıra özellikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Hatay Depremleriyle bir kez daha görüldü. Onulmaz toplumsal yıkıma yol açan bu duruma, mühendislik,  mimarlık, şehir plancılığı disiplinlerinin gerektirdiği bilimsel-teknik önlemler bütünü ve kamusal denetim yoksunluğu yol açmaktadır. Nedensellik ve önlemsizliklere dair bu norm yoksunluğu ile rantçı-çıkarcı yaklaşımlar, alt edilmesi gereken sistemik bir bütünlük oluşturmaktadır.

Öyle ki 1999 depremleri sonrası “yapı denetimi” düzenlemelerinde meslek odalarının önerileri dikkate alınmayarak konu ticarileştirilmiş, Yapı Denetim Kanunu’nun kapsamı daraltılmış, kamu yapıları denetim dışı tutulmuş; TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatla tanınmış görevleri içindeki mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetim gereklilikleri dışlanmış ve büyük yıkımlara yol açan denetimsizlik hakim kılınmıştır.

Bilindiği üzere bütün ülke imara açılmıştır. Depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan çok sayıdaki imar affı, depremle ilgili kurum ve kuruluşların liyakat dışı zafiyetli yapılanmaları ve tek adam yönetiminin direktiflerine bağlılıkları, Kahramanmaraş-Hatay depremlerinde görüldüğü üzere deprem zararlarını artırmıştır.

Yer seçimi, tasarım, yapı üretimi ve denetiminde bilimsel ve bütünlüklü bir yaklaşım yoktur. Sorunlu dolgu alanları, dere yatakları, kıyılar, ormanlar, toplanma yerlerinin imara açılması, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, ısı adalarının oluşması ve idari yanlışlar, doğa olayları olan depremleri toplumsal felaketlere dönüştürmektedir.

Yapı dönüşümleri rant çıkarları, mülksüzleştirme, yerinden yurdundan etme, borçlandırma, geleneksel kent, semt, mahalle kültürünü yok etme eksenlidir.

Bu gerçeklerden, Odamızın uzmanlık alanları ve kamusal sorumluluklarımızdan hareketle yapılması gerekenleri özetle belirtmek isteriz:

  • Depremlere karşı önlemler bütünlüğünü, güvenli yapılaşmayı, doğal çevre hakkı ile kamusal denetimi yok sayan piyasacı rantçı yaklaşımın reddedilmesi gereklidir.
  • Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumlar mutlaka devreye sokulmalıdır. Büyük beklentilerle hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının gerekleri yerine getirilerek; başta okul ve hastaneler olmak üzere Türkiye’nin bina envanteri çıkarılmalı, mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılmalıdır.
  • Uzun çabalar sonucu nihayet açılan Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) benzeri bir  yapı (Türkiye Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi) tüm Türkiye’yi içerecek şekilde kurulmalıdır.
  • Depremle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, ilgili Meslek Odaları ve bilim çevreleriyle ilişkilendirilerek liyakat ve uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
  • Yapı denetimiyle ilgili tüm kararlar; imar, yapı, dönüşüm, yapı denetim, afet ve ilgili tüm yasalar TMMOB’ye bağlı Odalar ve ilgili bütün kurum ve kuruluşların katılımıyla düzenlenmeli; bu kuruluşlar mevzuat süreçlerinin asli unsurları olarak tanınmalı, üyelerinin eğitim ve belgelendirilmesi ile sicilinin tutulması Meslek Odalarınca yapılmalıdır.
  • Yapı Denetim Kanunu’nun “ticari yapı denetim şirketi modeli” yerine uzmanlık ve etik niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğini ve Meslek Odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak bir planlama, tasarım, üretim ve denetim modeli benimsenmelidir.
  • Konut, sanayi, enerji, ulaşım vb. birçok alanla bağlantılı mekanik tesisat tasarım, üretim ve bakımının denetimi Makina Mühendisleri Odası tarafından belgelendirilmiş konunun uzmanı mühendisler tarafından yapılmalı, bu husus tüm yasal düzenlemeler ve Yapı Denetimi Kanunu’nda yer almalıdır.
  • Doğalgaz, elektrik, ısıtma kazanları, jeneratörler ve gaz tesisatları için erken uyarıcı ve gaz/akım kesici sistemler uygulanmalı, denetimleri Meslek Odalarınca yapılmalıdır.
  • Okullar, hastaneler başta olmak üzere kamu yapılarının depreme karşı güvenli olup olmadıklarının uzman mühendisler tarafından tespitinde TMMOB’ye bağlı ilgili Odalar mutlaka yer almalıdır.
  • Endüstriyel tesislerin güvenlik ve birbirlerine yakınlık-uzaklık mesafelerine dair gerekli çalışmalar yapılarak standartlar ve uyulması gereken hususlar imar mevzuatına yansıtılmalı; sorunlu alanlar “yapı yasaklı alan” ilan edilmelidir.
  • Bir daha asla imar affı/barışı yapılmamalıdır.
  • Halkı mülksüzleştiren, borçlandıran ve kent veya yöresi dışına iten kentsel dönüşüm ile yeni rant projelerine yol açan “rezerv alan”, “acele kamulaştırma” vb. uygulamalara son verilmeli, dönüşüm gerekliliklerinde kamu her açıdan yükümlülük üstlenmeli ve yerindelik esas olmalıdır.

Yunus Yener
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı