MÜDEK 10. YILI ETKİNLİKLERİ/28 EYLÜL 2012/İSTANBUL

28.09.2012

Değerli Konuklar

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği MÜDEK‘in 10‘uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle aranızda bulunmaktan onur duyuyorum.

Değerli Konuklar

Birliğimiz mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. Birliğimizin bugün itibarıyla 24 odamıza kayıtlı 410.000 üyesi bulunmaktadır.

Şüphesiz ülkemizdeki mühendislik eğitimi ve sorunları Birliğimizi yakından ilgilendirmektedir. Her çalışma döneminde bağlı odalarımız tarafından çok sayıda kendi meslek alanı ile ilgili eğitim sempozyumları yapılmakta, sorunlar tespit edilip olası çözüm önerileri de kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Değerli Konuklar,

Bilindiği gibi, "eğitim" terimi, meslek eğitimini veya kültürel ya da sosyo-kültürel bir hareket olarak kabul edilen öğrenme etkinliklerinin niteliğini belirtir. Dolayısıyla üniversitelerde verilecek eğitimin belirli bir amaca hizmet etmesi ve kişiye, hem kendisine hem de topluma yararlı olmasını sağlayacak donanımı kazandırması beklenir. Anayasa ve yasalarda yükseköğrenime dair öngörülen amaç da budur. Yükseköğretimin bu amacı sağlayacak şekilde, ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda planlanması gereklidir.

Ancak ülkemizdeki duruma bakılacak olursa; toplumun ihtiyaç ve beklentileri ile üniversitelerimizde verilen eğitimin uyumlu olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkemizdeki yükseköğrenim sistemi incelendiğinde, gerek kurum gerek disiplin sayısı açısından bir planlamanın ve bilimsel ölçütlerin göz önüne alınmadığı görülmektedir.

Bilimsel gereklere ve ülke gerçeklerine göre değil sadece subjektif nedenlerle fakülteler açılması, sonuçları itibariyle kolay çözülemeyecek sorunlar ve tahribatlar yaratmaktadır. Altyapısı hazırlanmadan açılan üniversite, fakülte ve bölümlerce verilen eğitimin kalitesi de başlıca tartışma konusunu oluşturmaktadır. Toplumun tüm kesimlerinde eğitim-öğretimdeki kalitenin yetersizliği kabul görmüş bir gerçek iken, yeni bölümlerin açılmasının nesnel bir dayanağı bulunmamaktadır. Öğretim elemanı, binası, laboratuarı olmadan açılan üniversite ve fakültelerde alınan eğitim-öğretim kalitesini tartışmak dahi anlamsızdır. Sadece ülkedeki üniversite mezunu sayısını artırmak amacıyla istihdam imkânı bulunmayan alanlarda, ülke gereksinimleri ve çağdaş bir mühendislik eğitiminin en düşük standartları dahi göz önüne alınmadan fakültelerin açılmasının çok büyük sorunlara yol açtığını söylemek yanlış değildir.

Bizim mesleğimiz insan odaklı bir meslektir. Mesleğin öznesinde insan vardır. Mesleğimiz toplumun güvenliği ve sağlığı ile yakından ilgilidir. Bu nedenlerle mühendislik mesleği özel bir eğitim ve özel beceriler gerektirmektedir. Mühendislik eğitimi veren üniversitelerin, donanım, kalite ve alt yapı yetersizliği, eğitim sonucunda mesleğin uygulanması aşamasında yanlış, kusurlu, yetersiz ürün kullanımı ve uygulamaları sonucunu doğurmaktadır. Mesleğin niteliği ve uygulama alanları itibari ile bu durum doğal ve kültürel çevrenin tahribi, birey ve toplumun sağlığını risk altına sokma ve hatta yaşama hakkını ortadan kaldırma gibi çok ciddi sonuçlara neden olmaktadır. Bu nedenle, mühendislik fakültesi kurulurken eğitimin kaliteli ve fakültenin alt yapı donanımının tam olması dikkate alınmak durumundadır.

Eğitimin kalitesini doğrudan etkileyecek en önemli unsur o birimde görevli olan öğretim elemanı sayısıdır. Mühendislik fakültelerinde bazı büyükşehirlerdeki üniversiteler de dahil olmak üzere, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının 100- 150, hatta daha da yukarılara çıktığı görülmektedir. Halen birçok yeni üniversitede yeter sayıda ve nitelikli öğretim elemanı bulmada güçlük çekilmekte, yasal olarak kuruluşu gerçekleşmiş öğretim kurumları faaliyete geçirilememektedir.

Uygulama mühendislik eğitiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Öğretimin alt yapısı olan ihtisas kütüphaneleri, laboratuar ve uygulama sistemleri mühendislik fakülteleri için zorunludur. Son on yıl içinde kurulmuş olan bölümlerin ihtiyaçları henüz karşılanamamışken, teknik donamımı, altyapısı olmayan tabela üniversiteleri açılmaya devam etmektedir. Mühendislik bölümlerinin birçoğunda eğitim laboratuarları yetersizdir. Önceden bu alt yapı kurulmuş olan bölümlerde ise gerek yıpranma nedeniyle gerekse teknolojinin gelişmesiyle laboratuarların yenilenme ihtiyacı vardır.

Değerli Konuklar

Ülkemizdeki mühendislik eğitimindeki sorunlar ortada iken, MÜDEK‘in görevi ve önemi daha iyi anlaşılıyor.

Mühendislik eğitim programları için akreditasyon, değerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak Türkiye‘de mühendislik eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, böylece, güncel ve gelişmekte olan teknolojileri kavrayan, daha iyi eğitilmiş ve daha nitelikli mühendisler yetiştirilerek toplumun refahının ileri götürülmesini sağlamak amacıyla oluşturulan MÜDEK‘in çalışmaları TMMOB için çok önemlidir. Biz, mühendislik okumak, mühendis olmak isteyen gençlerimize MÜDEK‘in akredite etmediği ya da en azından MÜDEK‘e başvuruda bulunmayan programlara kayıt olmamalarını öneriyoruz.

MÜDEK‘in Mühendislik Değerlendirme Kurulu olarak kuruluşunun 10‘uncu, Dernek olarak faaliyete geçişinin 5‘inci yılında burada bulunmaktan duyduğum mutluluğu bir kez daha dile getirerek, hepinize saygılar sunuyorum.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı