ODALARDAN MUĞLA'DA MEYDANA GELEN İŞ KAZASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA

18.06.2013

Çevre Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası ve Makina Mühendisleri Odası, Muğla`da 7 işçinin ölümüyle sonuçlanan iş kazası üzerine 18 Haziran 2013 tarihinde birer basın açıklaması yaptı.

 

ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI 

MİLAS‘TA 7 CAN İŞ CİNAYETİNE KURBAN GİTTİ!

BUNA RAĞMEN İŞYERİ HEKİMİ VE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UZMANI BULUNDURMA ZORUNLULUĞU ERTELENİYOR!

Tarih 17.06.2013, yer Güllük, Milas, Türkiye. Bu kez iş cinayeti haberi bir atıksu terfi istasyonundan gelmiştir. Atıksu dolu yedi metre derinliğindeki depoya bakım yapmaya giren işçiler ile dışarı çıkmaması üzerine merak edip aşağı inen çalışma arkadaşlarından oluşan 7 işçi,ülkemizin hiç yabancı olmadığı metan gazından zehirlenerek yaşamını yitirmiştir.

Peki, iş cinayetlerine neresinden bakıp duruyoruz da hergün ülkemizin bir başka yerinden akın akın gelen bu ölümlere karşı hala bu denli soğukkanlı durabiliyoruz?

Sağlıklı ve güvenli bir çalışma hayatı içerisinde ‘yaşayabilmenin‘ yegane koşulu kuşkusuz insan merkezli ülke politikalarıdır. Ülkenin politika merkezine kimi/neyi oturtacağı ise hükümetlerin toplumsal değer yargılarına bağlıdır. Ülke politikalarının sonucu olarak da gelişmeyi-büyümeyi ‘simgeleyen‘ işletmelerin,  iş sağlığı ve güvenliği konusunda duruşu şekil alır ve bu şekle göre yani ‘yaşamına‘ ya da ‘ölümüne‘ büyüme seçimine göre de toplum nasibini almaktadır.Bu durumda, sondan başa doğru gitmeye çalışırsak, yaşanan bunca işçi ölümünden;"ölümüne büyümeyi" seçtiğini anladığımız ülkemizin büyüme politikasının merkezinde insan değerinin olmadığı net bir şekilde görülmektedir. Bu durumda da yaşanan her bir çalışan ölümünün iş cinayeti olarak nitelendirilmesi olağandır.

İş sağlığı ve güvenliği hususu bir işletmenin proje aşamasından başlamalı, işletme aşamasından işyeri faaliyeti durana kadar mevzu bahis olmalıdır. Yani atıksu tesisatının projesinde zemin seviyesinden alt seviyede bulunan alanlarda havalandırma kanalı sistemlerinin yer almış olması gerekmekte, inşa aşamasında bu projelerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin denetlenmesi ve uygulandıktan sonra da çalışır durumda olup olmadığının devamlı izlenmesi gerekmektedir ki, çalışanın içeriye müdahale etmeden önce bu havalandırma tesisatının çalışması ve içeride birikmiş olabilecek gazın konsantrasyonunun azaltılması sağlanmalıdır. Yine, çalışanların tehlikeli alanlara girerken gözlemci-operatör ikilisini oluşturacak planlamanın yapılması ve içeri giren operatörün dışarıdan gözlemci çalışan tarafından izlenmesi ve herhangi bir aksi durumda gerekli müdahalenin gözlemci çalışan tarafından yapılmasının (gözlemci tarafından operatöre bağlı ip kullanılarak içerideki çalışanın dış alana çekilmesi vb.) sağlanması gerekmektedir.Ve yine, içeriye giren ve dışarıda yer alan çalışanların yaptıkları işin tehlikelerini azaltmaya uygun kişisel koruyucu donanım kullanımının sağlanması gerekmektedir. Çalışanlara yaptıkları iş ile ilgili tehlikelerin anlatılması, bu tehlikelerin nasıl risk oluşturduğu, bu riskleri minimize etmek için hangi önlemleri almak gerekliliği hakkında eğitim verilmesi şarttır.

AKP MİLLETVEKİLLERİ TARAFINDAN HAZIRLANAN YENİ KANUN TEKLİFİ İLE İŞYERİ HEKİMİ VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI BULUNDURMA ZORUNLULUĞU YİNE ERTELENİYOR

AKP milletvekilleri tarafından, 14.06.2013 tarihinde 221332 sayılı evrak numarası ile TBMM Başkanlığı‘na sevk edilen Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nde; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‘nun 38. Maddesi‘nde değişiklik yapılarak,50‘den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ve kamu kurumları ile 50‘den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurulma zorunluluğu 1‘er yıl ötelenmeye çalışılmaktadır.

İŞLETMELERE MUAFİYET VE "ÖLÜMÜNE BÜYÜME" YAKLAŞIMINDAN BİRAN ÖNCE VAZ GEÇİLMELİDİR!

Elektrik Piyasası Kanunu ile enerji santralleri çevre mevzuatından muaf tutulmuş yani bu tesislerin kirletmesi, atıklarını, emisyonlarını doğaya, kentlere salması meşru kılınmıştır. Aynı düzenleme Çevre Kanunu‘nda yapılan değişiklikle tesislere Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) muafiyeti getirilmiştir. Halk sağlığının, doğanın yok sayıldığı bu düzenlemelere bir yenisi daha söz konusu yasa teklifi ile yine AKP iktidarı tarafından hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

İşletmelerin maliyetlerini hesaplayan yaklaşımdan vazgeçilmeli ve yaşanılabilir bir ülke adına halk sağlığı, kamu yararı üzerinden çevre ve iş güvenliği politikası yürütülmelidir.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası



 

MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI

YİNE İHMAL, YİNE GİDEN CANLAR

17 Haziran 2013 tarihinde Muğla ili Milas ilçesine bağlı Güllük beldesindeki atık su arıtma tesisinde bakım yapılırken, taşeron bir firmanın 7 işçisi biriken metan gazından etkilenerek boğulma nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Öncelikle yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Metan gazı (CH4), hidrokarbonların alkanlar grubundan, doğada bol olarak bulunan renksiz, kokusuz bir gazdır. Kömür madenlerinde oluşan grizu (metan gazı + hava karışımı) bileşiminde bulunduğu gibi, su altındaki bitkisel maddelerin bakterilerle bozuşması sonucu da ortaya çıkar. Metan, bazı organik maddelerin mayalanması (bataklık gazı, doğal gaz) ya da  oksijen olmaksızın organik maddelerin yüksek ısı altında termokimyasal bir reaksiyonla çözülmesi  sonucu oluşur. Kısaca, pek çok ortamda oluşabilecek ve önlem alınmadığı takdirde ciddi olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir gazdır.

Toplumumuzun kömür madenciliğiyle tanıdığı ancak son yıllarda değişik alanlarda yaşanan iş kazalarıyla da gündeme gelen metan gazından, kapalı ortamlarda (metro, tünel, yeraltı yapıları, yeraltı otoparkları, yerüstündeki kapalı depolar, akaryakıt depoları vb.) çalışanların etkilenmemesi mümkün değildir. Metan gazı; havadan hafif, boğucu ve patlayıcı bir gazdır. Havalandırma yapılmadığı ve biriktiği ölçüde tehlike artar.  Metan gazıyla mücadele, çok özel bilgi, deneyim ve donanım gerektirir.

Söz konusu olayın olası nedenleri arasında; havalandırmanın yapılmadığı ve metan gazı birikimine neden olunduğu, metan gazı ölçüm cihazının kullanılmadığı, risk analizinin yapılmadığı ya da olası risklere göre önlem alınmadığı, çalışanların olası risklere göre eğitilmediği, iş güvenliği ekipmanlarının (ferdi koruyucu gaz maskesi, oksijen maskesi vb.) kullanılmadığı, denetimlerin yeterince yapılmadığı ve kamu kurumu olan belediyelerin asli görevlerini taşeronlaştırarak hizmet alması gibi nedenler bulunmaktadır.

Her türlü yeraltı yapılarında ve kapalı ortamlarda metan gazı ya da diğer zararlı gazların oluşması kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle böyle ortamlarda yapılacak çalışmalarda konusunda uzmanlaşmış mühendis çalıştırılması ve risk analizi yaptırılması bir zorunluluktur. Aldıkları akademik eğitim ve  iş deneyimleri gereği, maden mühendisleri  bu konuda yetkinleşmişlerdir.

Bu düşüncelerle; olayda yaşamını yitirenlerin yakınlarına sabır diliyor, Maden Mühendisleri Odası olarak benzer kazaların yaşanmaması için her türlü bilgi ve deneyim desteğini vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU

18 Haziran 2013, Ankara

  



 

 

MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI 

HÜKÜMET İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI‘NIN UYGULANMASINI ERTELEME ÇALIŞMASI YÜRÜTÜRKEN MUĞLA‘DA MEYDANA GELEN İŞ KAZASINDA 7 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Dün Muğla‘nın Güllük Beldesindeki bir atık su terfi istasyonunda, atık su dolu 7 metre derinliğindeki depoya bakım yapmaya giren işçiler ile onların dışarı çıkmaması üzerine aşağıya inen arkadaşlarından oluşan toplam 7 işçi metan gazından zehirlenerek yaşamlarını kaybettiler. Bu olay dikkatleri tekrar işçi sağlığı ve iş güvenliği yasa düzenlemelerine yöneltmektedir.

Bilindiği üzere 2011-2012 yıllarında iş kazaları sonucu işçiler ne yazık ki 10‘ar 10‘ar toplu bir şekilde hayatını kaybederken 6331 sayısı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 30.06.2012 tarihinde Resmi Gazete‘ de yayımlanmıştır ve 30.12.2012 tarihinden bu yana da yürürlüktedir. Yasada işyerleri,  Az Tehlikeli, Tehlikeli, Çok Tehlikeli olarak üç grupta toplanmaktadır, Yasada, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışan sayısına bakılmaksızın, 01.07.2013 tarihinden itibaren; Az Tehlikeli Sınıfta yer alan işyerlerinde de yine çalışan sayısına bakılmaksızın 01.07.2014 tarihinden itibaren iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunluluğu getirilmiştir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı yazboz tahtası değildir ancak 14.06.2013 tarihinde 20 AKP Milletvekili tarafından TBMM Başkanlığına "Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" sunulmuştur. Bu aslında bir Hükümet tasarısıdır ve yasalaşacaktır. AKP Hükümeti, Esenyurt yangını, Adana baraj kapağı patlaması, OSTİM patlaması, Elbistan maden göçüğü gibi iş kazalarının kamuoyunda oluşturduğu tepkiyi de gözeterek çıkarttığı yasanın yürürlüğe girmesinden altı ay sonra ertelemeyi düşünmektedir.  

Hükümet hemen her yasama yılında Temmuz ayına doğru bir torba yasa önerisi sunmakta ve bu yasa önerileri hızla yasalaşmaktadır. Şimdi sunulan değişiklik önerisinin 42. maddesi ile 50 den az işçi çalıştıran Az Tehlikeli işyerleri için iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunluluğu 2016 yılı Temmuz ayına, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta yer alan işyerleri için 2014 yılı Temmuz ayına ertelenmesi sağlanacaktır. Madde gerekçesi, "uygulamada yaşanan sorunlar" olarak belirtilmektedir. Fakat henüz uygulamaya geçmemiş olan ve 01.07.2013 tarihi itibarıyla uygulanacak olan hükümler için "uygulamadaki sorunlar" gerekçesinin ileri sürülmesi oldukça anlamlıdır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iş sağlığı ve güvenliği yönünden işyerlerinin ancak, % 5‘ini denetleyebildiği için tüm işyerlerinde iş güvenliği uzmanı çalıştırılması hükmünü getirdi, ancak şimdi bundan vazgeçmek istemektedir.

İş kazalarının çoğunluğu 50‘nin altında çalışan bulunan işyerlerinde meydana gelmektedir. 2006 yılında meydana gelen iş kazalarının % 60‘ı,  2007 yılında meydana gelen iş kazalarının % 62‘si, 2008 yılında meydana gelen iş kazalarının % 61‘i, 2009 yılında meydana gelen iş kazalarının % 64‘ü,  2010 yılında meydana gelen iş kazalarının % 57‘si, 2011 yılında meydana gelen iş kazalarının % 53‘ü,  50‘nin altında işçi çalıştıran işyerlerinde meydana gelmektedir.

İş kazalarında hayatını kaybeden işçi sayısı da her yıl artmaktadır. 2008 yılında iş kazalarında hayatını kaybeden işçi sayısı 865 iken, 2009 yılında 1.171‘e, 2010 yılında 1.444‘e, 2011 yılında 1.700‘‘e ulaşmıştır.

Her iş kazasında olduğu gibi yine şunu söylüyoruz: Her kazanın meydana gelmesinde, işyerinden kaynaklanan teknik ya da idari problemler olabilir ancak en az bunlar kadar önemli olan husus, Bakanlığın işçi sağlığı ve iş güvenliğine yaklaşımıdır. Bakanlığın gerçekte işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması gibi bir derdi yoktur, esen rüzgâra göre davranmakta rüzgâr hep işverenlerden yana esmektedir. Bu nedenledir ki, çıkardığı yönetmeliği (İş Güvenliği Uzmanlarının Görev Yetki ve Sorumlulukları, Eğitimleri Hakkında Yönetmelik) 1 ay sonra, çıkardığı yasayı beş ay sonra değiştirmektedir.

Bakanlığı işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yalnızca işverenleri değil, çalışanlar lehine ve istikrarlı politikalar izlemeye, meslek örgütleri ve sendikaların önerilerine kulak vermeye davet ediyoruz. Aksi durumda iş cinayetleri gerçeği çalışma yaşamı ve toplumsal yaşamda artarak sürecektir.

Ercüment Çervatoğlu
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Sekreteri