TMMOB 38.DÖNEM 1. DANIŞMA KURULU 02.10.2004 TARİHİNDE ANKARA'DA TOPLANDI.

07.10.2004

Toplantı TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı'nın açış konuşması ile başladı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açış konuşması ile başladı.

Danışma Kurulu üyeleri, toplantı sırasında verilen bir önergenin oybirliği ile kabulü sonucunda KESK‘in Yüksel Caddesi‘ndeki Demokrasi Kürsüsü‘nü ziyaret etti. Ziyarette Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile KESK Başkanı Sami Evren birer konuşma yaptılar.

"Öncelikle ‘Daha etkin, daha demokratik, daha işlevsel bir TMMOB örgütlülüğü için "katkı koymak üzere Danışma Kurulu toplantısına katılan kurul üyelerine Hoş Geldiniz" diyen Birlik Başkanı, TMMOB‘nin bu gününü tanımlamadan öncelikle nasıl bir ortamda bulunduğumuzun tanımlanması gerektiğini belirterek özetle şunları söyledi:

"Küreselleşme genellikle sermayenin ve metaların dolaşım hızının artması, üretim sürecinin coğrafi olarak yayılması, uluslararası ve ulus üstü şirketlerin dünya çapında üretimi örgütleyebilecek kapasiteye ulaşmaları, kısacası dünya pazarının son yirmi-otuz yılda artan bir hızla bütünleşmesi anlamında kullanılmaktadır ve sermaye ve malların dünya çapında sınırsız bir hareket yetisi ve derinlik kazanması olarak ifade edilir. Kapitalizm, bütün dönemlerinde küresel bir eğilim göstermekle birlikte hiçbir zaman bugünkü aşamaya ulaşamamıştır. Kapitalizm bugün, bir yandan yeni iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle zaman ve mekanı kendi lehine dönüştürerek sermaye akışını hızlandırmakta ve kontrol edilemez kılmakta, diğer yandan da dünyayı kendi değerlerinin hakim olduğu tek bir piyasaya çevirmektedir. Kapitalist sistemin böyle bir dönüşüm trendine girmesinin temelinde her şeyden önce üretim ve iletişim teknolojisinde son yıllarda meydana gelen gelişmeler yatıyor. Kısaca özetlemek gerekirse, teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni imkanlar sayesinde, geniş ölçekli fabrikalarda kitlesel üretime dayalı, Fordist üretim tarzının yerine, küçük atölyelerde, esnek uzmanlaşmaya dayalı üretim modelleri gelişti. Yüksek teknolojiye dayalı iletişim şebekeleriyle beraber, dev tekellerin yapıları da değişerek çok uluslu şirketler hüviyetine büründüler. Üretim ve pazar arasındaki geleneksel bağ koparak, emeğin en ucuz olduğu yerlerde kurulan üretim sahalarıyla, dünyanın her yerine dağılmış bir küresel pazar yaratıldı. Böylelikle Çok Uluslu Şirketler, doğrudan sanayi üretimiyle ilgilenmeksizin, sadece tasarım ve pazarlama alanında yoğunlaşarak, örgütlü emek gücünün baskısından azade ve yoğun sömürüye dayalı bir üretim ağı kurma olanağı kazandılar. Bu tür gelişmeler, sosyalist sitemin çöküşüyle birlikte, sermayenin emeğe karşı yoğun bir baskı ve saldırı sürecini örgütlemesinin, sosyal devletin tasfiyesinin, özelleştirmelerin olanaklarını yarattı. Sürece karakterini veren bir başka önemli unsur, bir gecede dünyayı kat edebilme yeteneğini kazanan "mali sermaye"dir. Üretim sürecinin hiçbir yerinde yer almaksızın, sadece borsa ve tahvil senetleri üzerinden edilen karlar, dünyadaki toplam para dolaşımının yüksek bir dilimini oluşturmaktadır. Bu spekülatif sermaye gittiği yerlerdeki ekonomiler üzerinde bir gecede yaratılan spekülatif krizlerle milyonlarca kişinin hayatını karartabilmekte. Sermayenin bu şekilde bütün dünyada sınırsız bir dolaşma hakkı kazanması, onun dünyayı kendisinin güvenlik içinde olacağı bir yeni düzene sokmasını zorunlu hale getirdi. Bizim gibi ülkelerde uluslar arası kurumların dayatmaları çerçevesinde gündeme gelen azınlık hakları, insan hakları, kimlik politikaları, kadın haklarının genişletilmesi gibi konulara ilişkin demokratikleşme atılımları, küreselleşme ideolojisi tarafından bir modernleşme hamlesi olarak sunuldu. Küreselleşme süreci bütün bu gelişmelerin bir sonucu olarak, ulus devletlerin egemenlik alanlarının daraltılması yönünde değişimleri gündeme soktu. Kapitalizmin ilk gelişme evrelerinin bir ürünü olarak ortaya çıkmış olan ulus devletlerin hukuki yapıları, anayasal düzenlemeleri sermaye ve malların dünya çapındaki dolaşım ihtiyacına cevap verecek şekilde yeniden düzenlenmekte, egemenlik alanları daraltılarak "değişime" uğratılmaktadır. Küreselleşme bir yandan sermayenin serbest dolaşım koşulları açısından ulus devlet ve ulusal egemenlik kavramlarının içini boşaltırken, aynı zamanda ve belki aynı nedenle etnik parçalanmışlığı, mikro milliyetçiliği, cemaatçiliği de körüklemektedir. Son çeyrek yüz yılda dünyada yaşanan gelişmeler ırkçılığın, milliyetçiliğin, ulusal çatışmaların sona ermekte olduğunu değil, güçlenmekte olduğunu gösteriyor. Balkanlar ve Orta Doğuda yaşananlar gözler önünde. Keza AB içinde de, bir yandan üye ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırılmaya gidilirken, bir yandan da Avrupa‘da milliyetçi sağ eğilimler giderek güç kazanıyor. Küreselleşmenin ilerici bir gelişme olarak görülüp, aksaklıklarının giderilmesi suretiyle iyileştirilebileceği düşüncesi bir yanılsamadan ibarettir. Kapitalizmin farklı bir evresine denk düşen küreselleşmeyi tersine çevirerek olumsuzluklarının önüne geçmeye çalışmanın, bir savaşta düşmanı ikna ederek sizi yenmekten vazgeçirmeye çalışmaktan farkı yoktur. Çünkü küreselleşmenin aksayan yönleri olarak görülerek düzeltilmesi önerilen (sosyal hakların kısıtlanması, bölgesel ve sınıfsal eşitsizlikler vb.) hususlar, onun kapitalist özüne ilişkin sürecin karakteristik özellikleri olarak ortaya çıkmış hususlardan ibarettir. Küreselleşme süreci ulus devletlerin egemenlik alanlarının daraltılıp zayıflatılması doğrultusunda etnik, dinsel, ulusal, cemaat ilişkilerine dayalı gelişmeleri teşvik eden politikalarla beraber yerelleşmeyi de öne çıkaran bir gelişme izliyor. Bu şekilde küreselleşme, dünyada yeni bir hiyerarşik yapı yaratmıştır. Ulus-devletler bu yapının içerisinde varlığını korumaya devam etmekle birlikte geçmiş dönemdekinin aksine egemenlik haklarının bir kısmını ulus-üstü kurumlara devretmeye zorlanmaktadır. Böylece sistem ulus-üstü kurumlar ve ulus-devlet ve yerel iktidarlar aracılığıyla işlemektedir. Küresel sermaye, gümrük duvarları delinmiş ulus devlet yapılarını kullanarak ülkeler arasındaki güvenli serbest dolaşımını gerçekleştirmekte, gerektiğinde doğrudan özerkleştirilerek güçlendirilmeye çalışılan yerel iktidarlarla ilişkiye geçmektedir. Bu işleyişin üstünde ise belirleyici olarak IMF, Dünya Bankası gibi ulus-üstü kurumlar yer almaktadır. Türkiye‘nin siyaset gündemindeki yerini korumaya devam eden Avrupa Birliği konusu ise küreselleşme sürecine ilişkin farklı siyasetlerin kesişme noktalarından biridir. Öncelikle bu proje bazen ileri sürüldüğü gibi bir demokrasi projesi değildir. Kökü ikinci dünya savaşı sonrasında ABD‘nin Marşal planı çerçevesinde ve esas olarak Avrupa ülkeleri arasında, özellikle Fransa ile Almanya arasında kömür havzaları üzerinde çıkan kavgaları önlemek üzere kurulan Kömür - Çelik Birliğine dayanıyor. (Bu mesele nedeniyle çıkan savaşların birinci ve ikinci emperyalist savaşların çıkışına ve de bu savaşların da nihayetinde dünyanın üçte birinin sosyalist bir kampın kurulmasına yol açmasının, esas neden olduğu söylenebilir.) Bu kuruluş önce, önde gelen Avrupa ülkeleri arasındaki bir ekonomik işbirliği projesi haline, daha sonra da kuruluş sürecinde yer almayan diğer Avrupa ülkelerini de kapsayan bir ekonomik ve siyasi entegrasyon projesine dönüştü. Avrupa Birliği en son gelinen noktada artık tümüyle küreselleşme sürecinden bağımsız olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bir özellik kazanmıştır. Türkiye sermayesinin AB süreci konusundaki politikaları da başlangıçtaki beklentilerin çok farklılaşarak uluslararası sermayeyle bütünleşme sürecinin bir parçası haline dönüştü. Bu gün batı sermayesi ve AB ile bütünleşmek Türkiye kapitalizmi için küreselleşme sürecinin bir uzantısı olarak gündeme gelen bir seçenek durumundadır ve sistemin içine girdiği büyük krizden, içinden çıkılmaz boyutlara ulaşmış dış borç batağından çıkış için bir umut kapısı olarak görülmektedir. Bu gün Avrupa Birliği‘ ne üyelik konusu uluslar arası sermaye güçleriyle bütünleşme sürecindeki büyük sermaye başta olmak üzere sitemin ve bütün kurumlarıyla birlikte Türkiye‘nin resmi devlet politikası haline gelmiştir. Devletin egemenlik haklarından bir kısmının AB bünyesindeki uluslararası kurullara devrediliyor olmasından dolayı, eski egemen konumlarını kısmen de olsa kaybetme konumunda kalanlardan gelen bir direniş ve muhalefet olmasına karşın, bunlar sürecin belirleyeni konumunda değildir ve sitemin bütün yönelimi ve iktidar pozisyonları sermayenin bu temel AB tercihi doğrultusunda belirlenmektedir. AB konusunda ortadaki yanılgılardan bir tanesi de Kopenhag kriterleri konusundadır. Çoğunlukla gözden kaçırılan bir husus, bu kriterlerin, bu gün özellikle kuzey Avrupa ülkelerinde geçerli demokrasi standartlarının da altında kalan bazı sınırlı demokrasi ve insan hakları ilkelerinin yanı sıra, serbest piyasa ekonomisini, kamu ekonomisinin küçültülmesini, dolayısıyla özelleştirmeleri de içeren, bu şekilde Maastricht Avrupa‘sını da kapsayan bir muhteva taşımakta olmasıdır. Aslında Sosyalist Blok‘ un dağılmasından sonra AB ye üyelik için başvuran Doğu Avrupa ülkelerinin bu taleplerinin kabul edilebilmesi için öne sürülen şartları belirlemek için saptanan bu kriterler eski sosyalist ülkelere uygulandığında, sosyalizmden kalma ne varsa tasfiye edilmesi anlamına gelirken, Türkiye söz konusu olduğunda kendine has anti demokratik baskı yasalarıyla, korumacı sistemin bazı devletçi uygulamalarının ortadan kaldırılması anlamına gelebilmektedir. Bu da tarihin bir ironisi sayılmalı. Küreselleşme süreci farklı evrelerden geçerek bugünkü halini almıştır ve sürekli bir dönüşüm içindedir. Türkiye de bu dönüşüm evrelerinin içinden geçerek sistemle entegrasyon süreci yaşamaktadır. Bu entegrasyonun ilk adımları 12 Eylül darbesiyle atılmış ve serbest piyasacı ekonomik modelin hakim kılınmasıyla hızlı bir değişim yaşanmaya başlanmıştır. İthal ikameciliğin yerine serbest piyasa ve ihracata dayalı büyüme modeli esas alınarak yeni bir gelir ve paylaşım stratejisi ortaya konmuştur. Küreselleşen dünya ekonomisiyle eklemlenme süreci kesintisiz ve düz bir hatta ilerlememektedir. Türkiye‘de kapitalizmin yukardan aşağıya, bizzat emperyalizme bağımlı olarak inşa edilmesinin yarattığı kendine has devlet yapısı entegrasyon sürecini daha bir sancılı hale getirmiştir. Sermaye sınıfının devletle özdeş olmaması, sermaye kesimlerinin kendi içinde farklılaşmış olması (Büyük Sermaye, Anadolu Sermayesi) ve gelişmiş bir askeri bürokratik yapının bulunması, Türkiye‘deki egemen Blokun kendine özgü bir yapısını belirlemektedir. Uluslararası mali sermayenin ve Çok Uluslu Şirketlerin önderliğinde ilerleyen küreselleşme süreci Türkiye‘deki egemen blokun farklılaşmış çıkarlarıyla örtüşmemektedir. Bu durum kronik bir kriz olgusunu doğurmaktadır. Krizin patlak verdiği dönemlerden hegemonik olarak çıkan kesimlerin kendi rengini verdikleri alacalı bir süreç işlemektedir." "Böylesine bir teorik girişten sonra, küreselleşmenin bizde ve dünyada yansımalarının ne olduğunun en somut gösterisi günlük gazetelerin başlıklarındadır" diyen Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, konuşmasını bir önceki günün gazete başlıklarından yaptığı alıntılarla sürdürdü: "AB ile kriz bitmiyor. Türkiye ile ilgili ilerleme raporu beklenirken, Rumlar veto etmeye hazırlanıyor. Doğalgaz ve benzine %5 zam. TRT önünde protesto. 500 sanatçının işine son verildi. Susurluk gene Meclis yolunda. İkinci ULLa uyarısı: Kemer‘de Ocak ayından beri belirtilen Kore bandrallı TOR-3 isimli gemi tehlike sinyali veriyor. Deli dana: Bakan tehlike yok diyor, uzmanlar aksini söylüyor. Yatağan‘da santral yeniden devreye girdi. Tunceli‘deki yangınları artık dünya öğrenecek. Mevsimlik işçilerle işsizliği düşürdüler. İşsizlik mevsimlik tarım işçileri sayesinde %9.3 e geriledi. Bunlar çıkarıldığında ise %13.6. Babacan IMF toplantısına giderken memura para yok, bütçe kaynakları kısıtlı dedi. Petroldeki yükseliş cari açığı 2 milyar $ arttıracak. İthalat dizginlenemiyor. Dış ticaret açığı ilk 8 ayda 69.3 artarak 22 milyar dolara çıktı. Masada gizli IMF: Kamu çalışanları ile hükümet arasındaki pazarlıklara IMF damgasını vurdu. Zam teklifi IMF nin sıkı mali politikaları çerçevesinde belirlediği %10 oranını geçmiyor. Demokratik haklar AB‘ye kaldı. Bağdat‘ta çocuk katliamı: 5 patlamada 37‘si çocuk, 41 Iraklı yaşamını yitirdi. Gazze‘de durum kritik: İsrail operasyonunda 9 Filistinli öldü."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı sözlerine devamla, "Aslında değişen bir şey yok, mayıs sonunda yapılan Birlik Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi‘nde biz Genel Kurul delegeleri olarak bunları kamuoyu ile zaten paylaşmıştık" dedi.

38. Olağan Genel Kurul‘un 80 sonrası yapılan Birlik Genel Kurulları içinde "en çok karar alınan Genel Kurul olarak" anılacağını belirten Birlik Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Kurul‘da alınan kararları katılımcılara özetledi:

"TMMOB Meslek İçi Eğitim ve Belgelendirme Yönetmeliği ile TMMOB Meslek Dalı Ana Komisyonları Kuruluş ve Çalışma Yönetmeliği, yeni yönetmelik olarak karar altına alındı. TMMOB Ana Yönetmeliği‘nin Yabancı Mühendis Mimarlar ile ilgili 111. maddesi ile Mali İşler Yönetmeliği, Denetim Yönetmeliği, Disiplin Yönetmeliği, İl/İlçe Koordinasyon Kurulları Yönetmeliği, Öğrenci Kolu Yönetmeliği, İşyeri Temsilcileri Kurulu ve İşyeri Temsilciliği Yönetmeliği, Yabancı Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Çalışma İzni ve Geçici Üyelik Müracaatlarının Değerlendirilmesinde Yapılacak İş ve İşlemler ile Değerlendirmede Usul Esas ve Koşulları Hakkında Yönetmelik, Mühendislik-Mimarlık Hizmetleri Asgari Ücret-Asgari Çizim ve Düzenleme Esasları Yönetmeliği üzerinde çeşitli değişiklikler karar altına alındı. Diğer yönetmelikler üzerinde değişiklik önerileri üzerinde çalışma yapmak üzere Yönetim Kurulu‘na görev ve yetki verildi.

38. Genel Kurul, Yönetim Kuruluna; TMMOB Mesleki Davranış İlkelerinin, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı etkinliklerinde yönlendirici ve eğitici ilkeler olarak kabul edilmesi ile birlikte, bu ilkelerin tanıtılması, tartışılması ve geliştirilmesine yönelik; Kentsel araştırmalar için yapılanma oluşturmak amacıyla gerekli girişimlerin yapılmasına yönelik; Meslek ve uzmanlık alanları hukukunun geliştirilmesi, yetkilerin tanımlanması, örgütümüzde varolan mesleki çatışma konularının giderilmesi amacıyla yapılacak çalışmalardaki göz önünde bulundurulacak ilkelerin kararlaştırılması ile birlikte bu ilkelerin yaşama geçirilmesine yönelik; Mühendis-Mimar Profili Araştırmasının yapılmasına yönelik, TMMOB Ana Yönetmeliği‘nin, kurultay deneyimlerimizle, yaygın bir değerlendirmeyle özlü bir yapıya kavuşturulması için yeni baştan yazılması konusunda çalışma yapılmasına ve bu çalışmanın olağan/olağanüstü bir kurultayda sonuçlandırılmasına yönelik, Makina Teknik Metot Mühendislerinin Makina Mühendislerinin Odası‘na, Gıda ve Biyoteknoloji Mühendislerinin, Gıda Mühendisleri Odası‘na, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendislerinin, Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası‘na, Biyomühendislerin, Kimya Mühendisleri Odası‘na, Malzeme Bilimi ve Mühendislerinin, Metalurji Mühendisleri Odası‘na kayıt yapılmalarına yönelik çalışmalarda bulunmak üzere görev vermiştir.

Genel Kurul öte yandan, Yönetim Kurulu Çalışma Programına yönelik de önerilerde bulunmuştur: TMMOB bağımsızlık, demokrasi, barış ve insan hakları alanındaki çalışmalarını etkinleştirerek diğer mesleki ve demokratik kitle örgütleriyle birlikteliğini pekiştirip geliştirerek sürdürmelidir. Kamusal alanların ele alınması, korunması, kamusal denetimlere olanak sağlanması için çalışmalar yapılmalıdır. Bu bağlamda; bölgesel ulusal boyutlu projelerin (örneğin GAP, Karadeniz Sahil Yolu, İstanbul Boğazı geçişleri vb.) mesleki, ekonomik, siyasal ve toplumsal açılardan ele alınması sağlanmalı, kaynakların etkin kullanımı hususunda toplumun bilgilenmesi sağlanarak çeşitli çalışmaların hayata geçirilmesini önüne koymalıdır. Türkiye‘nin arazi değerlendirmesinin (ormanlar, tarım alanları, tarihi ve kültürel alanlar, kıyılar, sit alanları, kentsel bölgeler gibi) yapılması için ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışma yapılmalıdır. Bu konuda kamu yararına çalışmalar hayata geçirilmelidir. Doğal kaynaklarımızın kamu yararına kullanılması için çalışmalar yapılmalıdır. Çeşitli kongre ve sempozyumlar (enerji, sanayi, konut, ulaşım vb.) düzenlenerek bu kaynakların etkin kullanımı ile ilgili çalışmaların yaşama geçirilmesini hedeflemelidir. Yabancı yatırımlar konusunda çalışma yapılarak ülke kaynakları üzerindeki etkileri araştırılmalı, toplumun bilgilenmesi sağlanmalıdır. Doğal kaynaklar, enerji ve temel endüstri alanlarında yabancı tekellerin egemenliğinin kırılacağı çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye‘nin enerji planlaması yapılarak dışa bağımlı fosil yakıtların kullanımı yerine çevreyi kirletmeyen yeni ve yenilenebilir (jeotermal rüzgar vb.) enerji kaynaklarının kullanılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Özelleştirmelerin durdurulması için özelleştirme uygulamaları izlenerek toplumsal, siyasal, ekonomik sonuçları değerlendirilmeli, özelleştirmelere karşı aktif çaba içinde olunmalıdır. Bu dönem emek kesimi örgütleri ile Emeğin İktisat Kongresi‘nin düzenlenerek sonuçlarının yaşamda yer bulması için çalışmalar yapılmalıdır. Siyasal, toplumsal, ekonomik nedenlerle ortaya çıkan göçlerle ilgili çalışmalar izlenmeli ve mağduriyetlerin giderilmesi için yasal düzenlemelere müdahil olunmalıdır. Doğal afetler ve özellikle deprem konusunda sağlıklı çevre ve yapılanmayı ve mevcut sağlıksız denetimsiz durumu irdeleyerek kentsel, çevresel ve yapısal envanterleri ele alarak, irdeleyerek bu konuda kısa ve uzun vadeli çözümleri oluşturacak toplum yararına çalışmaları hedeflemelidir. TMMOB bünyesinde Afet Acil Birimi‘nin oluşturularak hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Mühendis mimarların istihdam, örgütlenme ve ekonomik, siyasal, sosyal hakları ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleriyle ortak etkinlikler düzenlenmelidir. İl Koordinasyon Kurulları bünyesinde oluşturulacak işyeri temsilcilikleri etkin hale getirilmelidir. Mühendislik-mimarlık, şehir plancılığı eğitim ve öğretim sempozyumu yapılarak, eğitim ve öğretim sistemimizin YÖK ve yeni üniversiteler yasa tasarıları ile birlikte ele alınması sağlanmalı, TMMOB öğrenci kurultayı yapılması hedeflenmelidir. Mal ve hizmet ticareti akreditasyonu ile ilgili olarak, üyelerimizin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, teknik ihtiyaçları karşılayacak çalışmalar yapılmalıdır. Birlik Haberleri‘nin periyodik olarak yeniden yayınlanması sağlanmalıdır. Meslek alanlarının yetkilerinin belirlenmesi mesleki çatışma konularına çözüm bulunması için çalışmalar yapılmalıdır. Emperyalizmin işgalci politikalarına karşı savaş karşıtı hareketler desteklenmelidir. TMMOB birimlerinin tek çatı altında bulunacağı ortak mekan oluşturulması hedeflenmelidir. TMMOB bünyesinde basın yayın halkla ilişkiler ve hukuk birimlerinin oluşturulması hedeflenmelidir. Tüm çalışmalar gelecek dönemleri de kapsayacak biçimde planlanmalıdır."

Genel Kurul Kararlarını ve önerilerini, Yönetim Kurulu üyelerinin Oda Başkanları ile birlikte yaptıkları ortak toplantıda değerlendirdikten sonra Çalışma Programını hazırladıklarını belirten Birlik Yönetim Kurulu Başkanı daha sonra Çalışma Programını ve dört aylık sürede yapılanları katılımcılarla özetle şöyle paylaştı:

"Çalışma programının hemen başında TMMOB Mühendislik Mimarlık Kurultayında karar altına alınan "TMMOB‘nin Temel İlkeleri ve Çalışma Anlayışı" bulunuyor. Bilindiği üzere Temel ilkelerimiz: "TMMOB ve bağlı Odaları; Mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı Odaları ile birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik Kitle Örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir." şeklinde. Çalışma anlayışımız da: "TMMOB ve bağlı Odaları; Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü değil, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak toplumla etkileşim içinde bulunan, Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelen, Rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren, Profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeden; aksine kitle örgütü niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı yürüten, siyaset dışı kalma anlayışlarının tam tersine; her koşulda ve her zaman siyaset yapan, siyasetin dar tanımını aşan anlayışları yapıya egemen kılan, Üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin önüne koyan, resmi otorite ile her türlü diyaloga ve işbirliğine açık ama işbirlikçi yaklaşımların dışında kalan, Örgüt işlevinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini reddeden, aksine üyelerinin hizmetlerinin niteliğini yükseltecek düzenlemeler yapan, norm ve standartları oluşturan ve bunların gelişimine hizmet edecek şekilde denetleyen, Egemen kesim ve egemen kesim söylemleri ile ters düşmeme anlayışlarını reddeden; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki sahibi olmasını sağlayan, Kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve örgüt etkinliklerini buna bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde saygın yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen, örgüt etkinliklerini kendi iç dinamikleri ve kendi kararları ile belirleyen, Meslek örgütü kavramını, demokratik kitle örgütü özelliğinin önüne çıkartarak, meslekçi eğilimleri güçlendiren anlayışların aksine, mesleki-demokratik kitle örgütü anlayışlarını yaşama geçiren, Her türlü yapılanma ve örgütlerle olan ilişkisinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, ilişkilerinde bu yapıların toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alan, Hiçbir üyesinin sorununu dışlamayan, ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri ile ilişkilerini güçlü hale getiren, Örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendiren, Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren, bir çalışma anlayışı içerisindedir." şeklinde belirlenmişti. Şimdi tüm Oda ve Şube bültenlerinde ve yayınlarında çalışma anlayışımızı ve temel ilkelerimizi yayımlayıp, örgütlü üyelerimizle bir kez daha paylaşmamız gerekiyor.

Çalışma programızda başlıca çalışma alanları, Bağımsızlık, Demokrasi, Barış ve İnsan Hakları, TMMOB Örgütlülüğünün Güçlendirilmesi, Oda ve İKK İlişkileri, Meslek Alanları ile ilgili Ülke Gerçeklerinin Ortaya Konulması, Emek Platformu, Demokratik Kitle Örgütleri ile İlişkiler ile Mühendislik ve Mimarlıkta Meslek ve Uygulama Alanları olarak tanımlandı. Ancak örgütsel birikimle bu çalışmaların altından kalkacağımıza inandık ve "Birlikte karar almak, birlikte yönetmek, birlikte üretme" anlayışı ile gerekli gördüğümüz Çalışma gruplarını ve veya komisyonları kurduk ve bunları istekli Oda temsilcilerinden oluşturduk. Destek veren Odalarımıza ve komisyonlarda yer alan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Dönem içinde gerekli gördükçe bu grup veya komisyonları arttırabileceğiz. Kamu Çalışanı Üyeler Çalışma Grubu, İnsan Hakları Komisyonu, Emek Platformu Çalışma Grubu, Hizmetlerin Serbest Dolaşımı Ve Yabancı Mühendisler ve Mimarlar Komisyonu, Özelleştirmelerin Ve Sonuçlarının Takibi Çalışma Grubu, Enerji Çalışma Grubu, Mesleki Davranış İlkeleri Komisyonu, Kentsel Araştırmalar İçin Yapılanma Oluşturma Komisyonu, Kentleşme Ve Yerel Yönetimler Çalışma Grubu, SMM Çalışma Grubu, Gıda Politikaları Çalışma Grubu, Mühendislik Mimarlık Profili Araştırması Çalışma Grubu, TMMOB Örgütlülüğünün Geliştirilmesi Çalışma Grubu, TMMOB Yönetmelikleri Üzerine Çalışma Grubu, Afet Çalışma Grubu, BOREN Çalışma Grubu, İş Sağlığı Ve Güvenliği Çalışma Grubu, Birlik Haberleri Yayın Danışma Kurulu, Emeğin İktisat Kongresi Çalışma Grubu, Yeni Mekana Yerleşim Komisyonu, Maden Yasası Çalışma Gurubu, Nükleer Enerji Çalışma Grubu, Toprakların Yabancılara Satışı Komisyonu ilk etapta çalışmalara başlayan gruplar oldu.

TMMOB‘nin etkin çalışması ve kurumsallaşması için, bu dönem Taslak, Tasarı ve Yasaları Takip Birimi, Hukuk Birimi, Arşiv, Dokümantasyon, Araştırma Birimi, Basın Yayın Birimini oluşturup geliştirmeyi de programımıza aldık.

Bu dönem 50. yıl etkinliklerimizi, Öğrenci Üye Kurultayını gerçekleştireceğiz. Elektrik Mühendisleri Odası sekreteryalığında 5. Enerji Sempozyumu, İnşaat Mühendisleri Odası sekreteryalığında Trafik Kongresi ile Su Politikaları Kongresini, Makina Mühendisleri Odası sekreteryalığında Sanayi Kongresi 2005, GAP ve Sanayii Sempozyumu, Mühendislik Eğitimi Sempozyumunu gerçekleştiriyoruz.

Bu dönem yayımlamayı planladığımız kitaplardan ilkini "Bir Döneme Tanıklık: Teoman Öztürk 1973-1980 TMMOB Başkanı" isimli olanı çıkardık. Her arkadaşımın bu kitabı edinmesi gerektiğini düşünüyorum."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı konuşmasında dört aylık sürede TMMOB‘ce yapılan basın açıklamalarını da katılımcılara hatırlattı:

14 Haziran 2004 : "Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘nin onurlu yürüyüşü ve dik duruşu devam ediyor, devam edecek.", 21 Haziran 2004 : " TTB‘nin ve SES‘in "Umuda Beyaz Yürüyüşü" destekliyoruz", 23 Haziran 2004 : "Şimdi emekten, halktan, barıştan, bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olma zamanıdır. Şimdi işgale, Nato‘ya, Bush‘a ve Emperyalizme karşı İstanbul‘da buluşma zamanıdır. Şimdi yan yana durma zamanıdır", 08 Temmuz 2004 : "Yüreğimiz KESK Eğitim-Sen ile birlikte atıyor", 20 Temmuz 2004 : "Bergama‘da yasadışı ve kirletici varlığını sürdüren Normandy çalışmalarını durdurmalıdır", 24 Temmuz 2004 : "Hızlandırılmış tren kazasından siyasal iktidar dersini almalı, kazanın sonuçlarının sorumluluğundan kaçmamalı, aksine sorumluluğu üstlenmelidir", 16 Ağustos 2004 : "Bugün de 17 Ağustos 1999‘da olduğu gibi depremlere karşı hazırlıksız durumdayız", 31 Ağustos 2004 : "1 Eylül Dünya Barış Günü‘nde Küresel Saldırıya karşı Barış, Eşitlik ve Özgürlük taleplerimizi hep birlikte haykıralım", 12 Eylül 2004 : "Faşizmin adıdır 12 Eylül", 15 Eylül 2004 : "Toplu görüşme masasında kamu emekçilerinin yanındayız", 19 Eylül 2004 : "Zonguldak‘ta Türkiye Taşkömürü Kurumu‘nda Maden Mühendisi Avni Cinel‘in katledilmesinin sorumluları emeğe saygı ve sevgiyi koparan ortamları yaratanlardır"

Yönetim Kurulu üyelerinin Oda ziyaretlerini önemsediklerini belirten Birlik Başkanı, dört aylık sürede Çevre Mühendisleri, Elektrik Mühendisleri, Fizik Mühendisleri, Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri, Gıda Mühendisleri, Maden Mühendisleri, Makina Mühendisleri, Şehir Plancıları ve Ziraat Mühendisleri Odalarımızı ziyaret ettiklerini, bu ziyaretlerinin bütün odalar tamamlanıncaya kadar süreceğini ifade etti.

Kocaeli ve Van‘da İKK bileşenleri ile dönem içinde bölge toplantıları gerçekleştirdiklerini söyleyen Birlik Başkanı, tüm İKKlarda bu toplantıları dönem boyunca sürdürmeye kararlı olduklarını belirtti.

Konuşmasında, 26 Haziran 2004‘te Ankara‘da Bush‘a, NATO‘ya, Emperyalizm‘e Geçit Yok Mitingi, 27 Haziran‘da İstanbul‘da İşgale, Nato‘ya, Bush‘a ve Emperyalizme Karşı Büyük Buluşma, 2 Temmuz‘da Ankara‘da, Sivas‘ın Işığı Sönmeyecek Mitingi, 13 Temmuz‘da Ankara‘da Eğitim Sen Kapatılamaz Mitingi, 12 Eylül‘de Ankara‘da 12 Eylül Darbecileri Yargılansın, Demokrasi Mitingi, 25 Eylül‘de Ankara‘da KESK‘in Örgütlenme hakkımıza, geleceğimize ve onurumuza sahip çıkmak için alanlardayız mitingi yapıldığını hatırlatan Birlik Başkanı, bu mitiglere TMMOB pankartı altında katılanlara teşekkür etti, katılamayanlar için ise "Sen yoktun bir eksiktik" sözünü hatırlattı.

TMMOB tarafından yapılan diğer çalışmalardan da bilgi veren Yönetim Kurulu Başkanı konuşmasını, "Bu ülkenin bu ülke insanının TMMOB‘ye, TMMOB‘nin Odalarına, Odaların Şubelerine, Şubelerin size bize hepimize ihtiyacı var. Bu ihtiyacın yerine getirilmesi hepimizin sorumluluğundadır. Sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız" sözleri ile tamamladı.

Çalışma Programı ile yapılan çalışmaların değerlendirilmesi için yapılan görüşmelerde Yavuz Önen (Önceki Dönem Birlik Başkanı), Kaya Güvenç (Önceki Dönem Birlik Başkanı), Hüseyin Ülkü (HKMO YK Başkanı), Emin Koramaz (Makina MO YK Başkanı), Mahmut Teberik (Makina MO Adana Şube), Nevzat Uğurel (ŞPO), Kemal Ulusaler (EMO YK Başkanı), Erhan Kutlu (Makina MO Eskişehir Şube), Mahmut Yılmaz (Maden MO 2. Başkanı), Erdoğan Kaynakçı (Maden MO Zonguldak İKK Sekreteri), Hüseyin Kahraman (Kimya MO Kırklareli İKK Sekreteri), İsmet Cengiz (Jeoloji MO YK Başkanı), Meftun Gürdallar (Makina MO İstanbul İKK Sekreteri), Atilla Çınar (Makina MO Ankara Şube), Fahrettin Çağdaş (JMO Diyarbakır İKK Sekreteri), Musa Çeçen (EMO İzmir Şube), Petek Ataman (Gıda MO YK Başkanı), Doğan Albayrak (Makina MO İzmir Şube), İbrahim Akyürek (KMO Ankara Şube), İhsan Kaş (İMO Ankara Şube), Uğur Gönülalan (Jeofizik MO YK Başkanı), Melih Baki (Jeofizik MO Adana Şube), Erhan Karaçay (EMO İstanbul Şube), Abdullah Zararsız (Fizik MO YK Başkanı), Çetin Kurdoğlu (Jeoloji MO Sekreter), Oğuz Gündoğdu (TMMOB 2. Başkan) sırasıyla söz alıp görüşlerini bildirdiler.

Danışma Kurulu toplantısının kapanışında katılım sağlayan kurul üyelerine teşekkür eden Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, konuşmasını "Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü" sözleri ile tamamladı.

Danışma Kurulu üyeleri, toplantı sırasında verilen bir önergenin oybirliği ile kabulü sonucunda KESK‘in Yüksel Caddesindeki Demokrasi Kürsüsünü ziyaret etti. Ziyarette Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ile KESK Başkanı Sami Evren birer konuşma yaptılar.

TMMOB 38.DÖNEM 1. DANIŞMA KURULU‘NA KATILIM LİSTESİ (2 Ekim 2004) KATILIM SAYISI
TMMOB Yönetim Kurulu 22
TMMOB Eski Başkanları 2
TMMOB Yüksek Onur Kurulu 2
TMMOB Denetleme Kurulu 1
TMMOB Genel Sekreterlik 4
Çevre Mühendisleri Odası 4
Elektrik Mühendisleri Odası 18
Fizik Mühendisleri Odası 2
Gemi Mühendisleri Odası 1
Gemi Makina İşletme Mühendisleri Odası -
Gıda Mühendisleri Odas 12
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 9
İç Mimarlar Odası 1
İnşaat Mühendisleri Odası 24
Jeofizik Mühendisleri Odası 6
Jeoloji Mühendisleri Odası 21
Kimya Mühendisleri Odası 12
Maden Mühendisleri Odası 9
Makina Mühendisleri Odası 70
Metalurji Mühendisleri Odası 5
Meteoroloji Mühendisleri Odası 1
Mimarlar Odası 1