TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI 24. OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI
Jeoloji Mühendisleri Odası`nın 19-20 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen 24. Dönem Olağan Genel Kurulu sonuç bildirisi yayımlandı.
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
24. OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
Toplumsal, siyasal mesleki, bilimsel, alanda dünya ve ülkemiz ölçeğinde yaşanılan sorunların değerlendirildiği, örgütsel işleyişe ilişkin düzenlemelerin tartışıldığı TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası 24. Olağan Genel Kurulu 19-20 Nisan 2014 tarihinde Ankara`da gerçekleştirilmiştir.
Siyasi iktidarın emperyalist merkezlerle geliştirdiği bağımlılık ilişkisi, bugün AKP iktidarı eliyle sürdürülmektedir. Uygulanan politikalar ülkemizin doğal, tarihi ve kültürel varlıklarının yok edilmesine, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının talan ve işgaline, ülke değerlerinin, ormanların, kıyıların ve sulak alanların üzerine ipotek konulmasına, kısaca yaşanabilecek bir ülkenin yok edilişine uzanan bir sürecin hızlanmasına yol açmıştır.
Küreselleşme politikalarıyla Türkiye`de, kapitalizmin kurumlarının tercih ve direktiflerine uyarak, Öz kaynaklarımız yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmekte, Ülkemiz soygun, vurgun ve yağmanın merkezi haline getirilmektedir.
İşçi ve emekçilerin büyük bedeller ödeyerek elde ettiği tüm haklar budanmakta, gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve bölgeler arasındaki dengesizlikler giderek derinleşmektedir. Hak arayan emekçi kitleler emek karşıtı düzenlemelere karşı durdukları için şiddete uğramaktadır.
Siyasi iktidar daha çok proje ve daha çok rant hesaplarıyla; kentsel dönüşümleri rantsal dönüşümlere, daha fazla kar hırsıyla talan ve yağma düzenine devam ediyor. Dönüşümün önündeki bütün engelleyiciler terörist ve çapulcu ilan edilip, talan ve yalan düzeni sonsuz bir iştahla sürdürülüyor. Ekonomik politikalarını toplumsal ihtiyaçlar üzerinden değil, yeni rant alanları yaratmak üzerinden kurgulayan iktidar, ülkemizin akan dereleri üzerine yapılan HES`ler, doğal ve kültürel zenginliklerimizi yok eden madencilik uygulamaları ile de aslında iktidarını sağlayan çevrelere kaynak aktarmaya devam ediyor.
Ülkemiz yönetiminde; insan yaşamı, can ve mal güvenliği, barınma hakkı, temiz çevre, kent ve kültür kimliği, her türlü farklılıkların yok sayıldığı, baskıcı, otoriter bir yaklaşım benimsenerek farklılıklar şiddetle ve baskıyla yok edilmeye çalışılmaktadır.
En temel insan haklarından olan eğitim ve sağlık hakkı ticarileştirilerek toplumun yoksul ve dar gelirli kesimlerinin bu temel haklara erişimleri engellenmekte , eğitim alanında yapılan yasal düzenlemelerle toplumu sistemin ihtiyaçlarına göre yeniden biçimlendirmek hedeflenmektedir. Mesleki alanlarımızda plansız açılan jeoloji bölümleriyle mesleğin ihtiyaçlarını karşılayabilecek gerekli koşullar sağlanamamaktadır.
Engelli yurttaşlarımız ile ilgili mevcut yasa ve yönetmelikler engelli yurttaşlarımız lehine sonuçlar üretmekten uzak ve yetersiz kalmaktadır.
Kadınlar, Cinsiyet ayrımcılığının mağduru olarak yaşamak zorunda bırakılıyor, bedenleri üzerinden acımasızca siyaset yapılıyor. Toplumun hemen her kesiminde kadınlar baskıya , şiddete, maruz kalırken , siyaset kurumları bu süreci sadece izlemekle yetiniyor. Meslek ve kitle örgütleri bu süreçlere aktif unsurlar olarak müdahil olmalı, örgütün yönetsel süreçlerinde ve organlar içerisinde kadınlara yönelik pozitif destek politikaları hayata geçirilmelidir.
Jeoloji Mühendisleri Odası, kürt sorunuyla ilgili inkar, imha ve şiddet politikalarının yerine halkların kardeşliği ve eşitliği ilkesini esas alarak siyaset kurumu içinde diyalogla çözümü savunur.
Ülkemizdeki her türlü demokratik hak taleplerine karşı giderek artan dozajda baskı politikaları sürdürülmektedir. Hak mücadelesi yapan öğrenciler, aydınlar, sanatçılar, doktorlar, mühendisler, toplumun tüm muhalif kesimleri terörist, ilan edilmektedir. Gezi direnişi süreci bunun toplumsal yansımalarından biri olmuştur.
Gezi direnişi sürecinde, toplumsal vicdanın yanında yer alan gezi platformu bileşenleri yargılanmaktadırlar. Direnişte yararlananlara tedavi uygulayan doktorlar, hastaneler ve kurumlar cezalandırılmaktadır.
Çocuklarını kaybeden anne ve babalar birbirlerine adres gösterilerek acı ve gözyaşı dahi ötekileştirilmekte, öldürülen çocuklarımızın katilleri kahraman, onbeş yaşındaki Berkin Elvan ise bombacı ilan edilmektedir.
Yıllarca aynı topraklarda, yan yana, omuz omuza yaşayan insanlar İnançlarına, yaşam biçimlerine, cinsiyetlerine göre ayrılarak aralarında derin kutuplaşmalar yaratılmaktadır.
MİT krizi ile başlayıp, dershaneler kriziyle devam eden 17 Aralık operasyonu; ülke yurttaşlarının eşine rastlanmaz olaylara tanıklık etmesine yol açarken, yaşanan soygunun, hukuksuzluğun boyutları operasyonlar eliyle gözlerden kaçırılıp, son yerel seçimler ile meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.
Milyonlarca dolar rant yaratan imar planı değişikliklerinin, ayakkabı kutularının içinden çıkan paraların, para sayma makinelerinin hesabını veren yokken bugün hapishaneler, düşünen, soran, sorgulayan, aydınlarla, insanlarla doldurulmuştur.
Örgütümüzün yakın tarihinde gördüğü en zorlu saldırılara uğradığı ve tam da bu saldırılara karşı mücadelemizin en yoğun sürdüğü iki yıllık bir çalışma dönemini şimdi geride bırakıyoruz.
Birliğimizin etkisizleştirilmesini amaçlayan TMMOB Yasası‘nda değişiklik girişimleri, örgütümüzün aleyhine torba yasalar içerisine konuluveren düzenlemeler, çalışma alanlarımıza yönelik ikincil mevzuatta yapılan onlarca değişiklik, TBMM‘de gece yarısı operasyonu ile yapılan ve örgütümüzü işlevsizleştirmeye yönelik 3194 sayılı İmar Yasası‘na yapılan eklemeler, Gezi direnişi sürecinde yönetici arkadaşlarımızın gözaltına alınmaları, 12 Eylül cuntacılarının çıkardığı ve bakanlıklara odalarımızın idari ve mali denetimini yapma hakkı veren KHK‘nin aradan otuz yıl geçtikten sonra şimdi uygulamaya konulması; bu dönem örgütümüze yapılan saldırıların ana başlıkları olarak gerçekleşti. Saldırı sadece TMMOB‘ye değildi tabii ki. Bu saldırı; kim bu ülkenin havasına, suyuna, taşına, toprağına, deresine, ormanına, en önemlisi insanına sahip çıktıysa; herkese, her örgütlülüğe yönelik oldu.
Böyle bir süreçten geçerken; TMMOB JMO, üyelerinin hak ve çıkarlarını savunan, aynı zamanda emek ve demokrasi güçleriyle birlikte, bağımsızlık, eşitlik, demokrasi ve özgürlük mücadelesini sürdüren mesleki demokratik kitle örgütü olma bilinciyle hareket eder..
Jeoloji Mühendisleri Odası , Ülkemizde ve Dünya‘da savaşa karşı barışı, bir arada özgür ve eşit bir yaşamı savunur, siyasi iktidarın tüm anti demokratik uygulamalarına karşı durur.
JMO, tüm Türkiye halklarının din, dil ve etnik köken farklılıklarını olduğu gibi kabul eder ve halkların bu bağlamda sahip oldukları değerleri ifade ederek özgürce yaşama hakkını savunur. Bireylere oda yayın organlarında kendilerini istedikleri dilde ifade etme olanağı sağlar.
Jeoloji Mühendisleri Odası, Roboski katliamını, katliama ilişkin iktidarın yaklaşımını kınar, sorumluların açığa çıkarılması için takipçi olur.
Jeoloji Mühendisleri Odası, Örgütsel ilişkilerde güvenirliğin hakim kılınabilmesi için denetlenebilirliğin esas olduğu ilkesiyle tüm üyelerinin süreci denetleme hakkına inanır.
Jeoloji Mühendisleri Odası, kadını toplumsal yaşamın dışına iten, yok sayan, kadın bedeni üzerinden namus kavramını derinleştiren, cinsiyetçi politikaları reddeder.
Jeoloji Mühendisleri Odası; dogmatik düşünceyi, eğitim kurumlarına ve yaşam alanlarına yerleştiren iktidara karşı inatla akıl ve bilimi savunur.
Jeoloji Mühendisleri Odası; Kapitalizmin ve emperyalizmin her türlü sömürü ve eşitsizliklerine karşı halktan, emekten, barıştan yana politikaları savunur.
Jeoloji Mühendisleri Odası; AKP‘nin meslek alanlarımıza ve örgütümüze yönelik her türlü saldırılarına karşı duruşunu sürdürecektir.
Genel Kurulumuzda Jeoloji Mühendisliği eğitiminden mesleki ürün kalitesine, Oda örgütsel yapılanma modelinden mali işleyişimize kadar karşı karşı kaldığımız sorunların çözüm yollarını birlikte bulmaya çalıştık.
Teoman Öztürk`ten bugüne TMMOB JMO "Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı, zulüm ve engelleme yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürenlerin değil; halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıdır"
BİLİMLE, EMEKLE, İNATLA, UMUTLA !
19 Nisan 2014