TMMOB; TBMM TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONUNA GÖRÜŞ BİLDİRDİ

15.11.2005

TMMOB 15 Kasım 2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman Ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı'na Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısı'na İlişkin Görüşlerini iletti.

Tarih: 15 Kasım 2005
Sayı : 1923

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TARIM, ORMAN ve KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞI‘NA
ANKARA

KONU: Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısı‘na İlişkin Görüşlerimizin Sunulmasıdır.

Meslek Kuruluşlarının Anayasal Konumu

Anayasa‘nın 132. maddesi, bir idari kuruluşun ortaya çıkabilmesi için mutlaka yasal bir dayanağa gereksinim olduğunu emreder. Anayasa, bazı idari kuruluşların mutlaka ve doğrudan doğruya bir yasa ile kurulmasını emretmiştir. Anayasa, Bakanlıkların (mad. 113), Üniversitelerin (133), kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (135) doğrudan doğruya kanunla kurulacaklarını emretmiştir.

Anayasa‘nın 135/I fıkrasına göre, meslek kuruluşları, "belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir."

Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, meslek kuruluşları idarenin bütünlüğü içinde yeralan yerinden yönetim kuruluşları olup, organları, kendi üyeleri tarafından ve yargı gözetimi altında seçilir. Dolayısıyla merkezi idarenin meslek kuruluşlarının organlarının seçimi ve işbaşına getirilmesinde bir yetkisi yoktur. Yani Anayasa, yürütmeve icra organlarının merkezi idarece işbaşına getirilmesi konusunda yasama organına düzenleme yapma yetkisi de vermemiştir.

Anayasa‘nın 135 inci maddesinin 5 inci fıkrasındaki, "Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir" hükmü, merkezi idareye meslek kuruluşları üzerinde yasada belirtilen esas ve usuller içinde idari denetim yetkisi tanımıştır.

1982 Anayasası ile getirilen bu denetimin, darbe koşullarının ürünü olduğu ve tüm kurumları denetim altında tutma isteminin bir sonucu olduğu gözden ırak tutulmamalıdır. Anayasa‘nın vesayet denetimini düzenlemesine karşın bu denetimin sınırsız olmadığı da bir gerçektir. Anayasa Mahkemesi‘nin 01.03.1985 gün 1985/6 sayılı kararları ile 26.09.1991 gün ve 1990/38 Esas, 1991/32 sayılı kararlarında idari vesayeti, "merkezi yönetime yerinden yönetim organları ve onların çalışmaları üzerinde, kamu yararını korumak amacıyla üst otoritelere yasayla verilen yetkilerin bütünüdür. Bu yetki yerinden yönetimlerin yetkisini ortadan kaldıracak, etkisiz kılabilecek biçimde kullanılamaz" diyerek denetim sınırını çizmiştir. Yüksek Mahkeme, "Anayasa‘nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin "hukuk devleti" niteliğinde en önemli işlev yargı denetimi nedeniyle yargı organlarına düşmektedir. Hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yasalarda yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının açıkça gösterilmesi gerektiğinden duraksamaya yer yoktur. Hukuk devleti ilkesi bu özelliği nedeniyle belirsizliğe ve sınırsızlığa yol açacak düzenlemeleri uygun karşılamaz." tespiti yanında, merkezi idarenin Anayasa karşısında yetkisini belirlemiştir, "Bilindiği gibi, Anayasa‘nın 6. maddesinde, hiçbir kimse ve organ kaynağını Anayasa‘dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı belirtilmektedir. Oysa, itiraz konusu kural, merkezi yönetimi Anayasa ile kendisine verilen idari vesayeti aşan yetkilerle donatmaktadır. Bu durumda merkezi yönetimce kullanılan yetkinin kaynağını Anayasa‘dan aldığı ileri sürülemeyeceğinden 6. maddeye açık bir aykırılığın varlığını kabul etmek gerekecektir." Anayasa Mahkemesi‘nin bu kararlarından da anlaşılacağı üzere, yerinden yönetim kuruluşları üzerinde merkezi idarenin dahi ancak kaynağını Anayasa‘dan alan ve yasayla sınırı belirlenmiş vesayet denetimi vardır.

Çevre ve Orman Bakanlığı ile TMMOB arasında Anayasal ve Yasal bir vesayet ilişkisi bulunmamaktadır. Yasa tasarısı, bir ihtisas alanına mensup serbest meslek ifa edecek mühendislerin yalnızca faaliyet konularını değil, hak, yetki, sorumluluk çalışma esas ve usulleri ve disiplin hükümlerini düzenlemektedir. Çevre ve Orman Bakanlığı, başta Anayasa olmak üzere kendi kuruluş Yasası‘na da aykırı hareket etmektedir.

6235 sayılı TMMOB Yasası‘nın uygulandığı tüm dönemlerde, Anayasalar ve ilgili mevzuat "Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili olup da mesleki faaliyette bulunan yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarların.." bu faaliyetlerine ve ihtisas alanlarına ilişkin düzenlemelerde esas olarak Birliği muhatap olarak güçlü bir konumda kabul etmiştir. Gerek Kanun gerekse yönetmelik hükümleri incelendiğinde, bu nitelik açıkça görülecektir. Bu nitelik gereği, Kanun‘un 2. maddesinde, sözkonusu alanlardaki faaliyetlerde genel kamu yararının belirleyicisi ve takipçisi Birliktir.

TMMOB ve Orman Mühendisleri Odası Arasındaki Yasal ve Hukuki İlişki

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 1954 yılında 6235 sayılı Yasa ile kurulmuş bir meslek kuruluşudur. Anılan Yasa, Odaların kurulma kararını TMMOB‘ne vermiştir. Nitekim, TMMOB Yasası‘nın 2/I (a) bendinde yeralan, "Bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermek; Bu suretle aynı ihtisasa mensup meslek mensuplarını bir Oda bünyesinde toplamak; merkezde İdare heyeti, haysiyet divanı ve murakıplar gibi görevlilere yetecek kadar üyesi bulunmayan Odasının merkezini, Umumi Heyetin belirleyeceği yerde açmak.." ifadesi ile ve yine 13. maddede yeralan "Lüzum görülen yerlerde Birlik Umumi heyeti kararıyla (Türk Mühendis ve Mimarları Odaları) açılabilir." ifadesi Odaların Birlik işlemiyle kurulduğunu ortaya koymaktadır.

Yasa‘nın 20. maddesi, Odaların Organlarını, 22. maddesi Oda Genel Kurulunun görevlerini, 23. maddesi Oda Yönetim Kurulunun görevlerini, 25, 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. maddeler Onur Kurulunun görevlerini ve disiplin hükümlerini düzenlemektedir. Yasa‘nın 39. maddesi ise Yönetmelik çıkarma yetkisini düzenlemektedir.

Yasa‘nın 33. maddesi üyelik koşullarını, 34, 35, 36 ve 38. maddeler ise yabancı mühendis ve mimarların hangi koşullarda Oda‘ya üye olacaklarını ve yaptırımları düzenlemektedir.

Yasa‘nın 37. maddesindeki "Yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis ve mimarlar kendilerine verilmiş olan ünvandan başka bir ünvan kullanamazlar" biçimindeki düzenleme, lisans eğitimi ile kazanılan 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun‘a atıf yapılmaktadır.

Sonuç olarak, Odalar, Birliğin idari işlemi ile kurulan, kendi organları olan, Birliğin gözetimi altında, tüm ilişkileri Yasayla belirlenmiş bir durumdadır.

Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri
Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısına Genel Bakış

Anılan Yasa tasarısı, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu‘nun kopyası olduğundan Orman Mühendisleri Odası‘nın bünyesine uymamaktadır. Çünkü, kopya edilen Yasa aynı zamanda anılan meslek gruplarının Oda teşkilini ve üst Birliğin kuruluşuna ilişkin bir yasadır.

3568 sayılı Yasa‘nın genel gerekçesinde, "mali müşavirlik mesleğinin kesin ve üzerinde herkesçe birleşilen bir tanımı yoktur. Genel olarak, Serbest Muhasebecilik ve Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik meslekleri, derin bir işletme iktisadi bilgisi, mali hukuk ve muhasebe kültürüne dayanılarak, işletmelerin muhasebe, hesap, istatistik bütçe ve her türlü mali konuların planlaması ve bu alandaki sorunların çözümlenmesi ile uğraşır..... Yapılan tanımlamalar ülkelere, müşavirlerden beklenen hizmetlere ve bu hizmetlerin niteliklerine göre değişmektedir..... Beyan tasdikinin ehil yeminli mali müşavirlerce uygulamaya başlanmasından sonra, kamu idaresince yapılması gerekli denetleme işleri kolaylaşacaktır.Bu idare ve kurumlara sunulan beyanlar yeminli mali müşavirin ehliyeti ile gözden geçirilmiş olacağından, anlaşılması ve incelenmesi kolay belgeler haline gelecektir. Kamu idaresi bakımından oldukça önemli bir yetkinin yeminli mali müşavirlere devredilmesinde Maliye ve Gümrük Bakanlığına önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu itibarla, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, meslek mensuplarını ve meslek kuruluşlarını denetleme görevini de üstlenmektedir." denmektedir.

Alıntı yapmış olduğumuz genel gerekçeden de anlaşılacağı üzere, mali müşavirlik ve muhasebecilik mesleği lisans eğitimi ile kazanılan bir unvan değildir. Ticaret lisesinden ya da iktisat, işletme, kamu yönetimi, hukuk gibi değişik fakültelerden mezun insanların tercihleri sonucu, Oda gözetiminde 2 yıl staj ve sınav sonucu kazanılan ünvanlardır. Üstelik, Yasa gerekçesinde de belirtildiği üzere tanımı üzerinde dahi bir mutabakat bulunmamaktadır. Oysa, mühendislik ünvanı, 3458 sayılı Yasa‘nın 1. maddesinde açıkça tanımlanmıştır. Mühendislik ünvanı kazanabilmek için

"Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde mühendislik ve mimarlık unvan ve
selahiyeti ile sanat icra etmek isteyenlerin aşağıda yazılı vesikalardan
birine haiz olmaları şarttır.
a) Mühendislik veya mimarlık tahsilini gösteren Türk yüksek mekteplerinden verilen diplomalar;
b) Programlarının yüksek mühendis veya mimar mekteplerine muadil olduğu kabul edilen bir ecnebi yüksek mühendis veya mimar mektebinden diploma almış olanlara usulüne uygun tevfikan verilecek ruhsatnameler......." birine sahip olmak yeterlidir.

Tartışmaya konu yasa tasarısı, 3458 sayılı Yasa‘da açıkça tanımlanmış mühendislik mesleği, kendisi ile hiç ilgisi olmayan, akademik düzeyde tanımında dahi birliktelik olmayan bir meslek kuruluş Yasasına göre düzenlenmeye çalışılmaktadır.

Tasarıyı Madde Düzeyinde İrdeleme

Madde 1:
Tasarının 1. maddesinde ifade edilen "ilgili mevzuat"tan ne kastedildiği açık değildir.

Madde 3:
Tanımlar kanun yazma tekniğine aykırıdır. Bu tanımlar hukuk literatürüne yeni giren kavramlar ise bu kanun maddelerinde tanımlanır. Oysa, danışman, teknik müşavirlik, eksper sorumlu müdür gibi tanımlar, usul yasalarında tanımlanmış kavramlardır. Yönetmelik formunda kaleme alınan "tanımlar" maddesi, yasa yapma tekniği açısından uygun değildir.

Madde 4:
Bu maddenin, akademik ve ilgili tarafların görüşleri alınmadan kaleme alındığı açıktır. Orman Mühendislerinin faaliyet alanları, fakülte ders programları ile belirlenemez. Bugün bir uzmanlık alanı yakın uzmanlık alanlarına ilişkin bilgi edinmek ve yakın uzmanlık alanlarını tanımak zorundadırlar. Bu nedenle, ders programı uzmanlık alanı ve faaliyet alanı değildir.

Tartışmaya konu tasarının bu maddesi uzmanlık alanını belirleyen bir hüküm olması nedeniyle Birlik‘ten görüş alınarak netleştirilmesi gereken bir konudur. İhtisas konularının belirlenmesinde Yasayla Birliğe verilmiş bir yetkiyi Çevre ve Orman Bakanlığının tek başına kullanması mühendislik disiplinine, bilimsel, ve teknik verilere aykırıdır. Olayın başka bir boyutu da demokratik işleyişe aykırılığıdır. Odanın bağlı olduğu üst birliği dışlayarak ya da görmezden gelerek bir Oda‘ya mensup meslek mensuplarının sorunlarının çözülemeyeceği açıktır. Konunun Anayasal ve yasal asli tarafına subjektif bir yargı yoksa -ki bu kamu yönetiminde tehlikeli bir durumdur, büyük bir eksikliktir.

Madde 5:

Madde 5/I fıkra anlaşılabilir olmaktan uzaktır. Şöyle ki, faaliyet konuları
4. maddede sayılmasına karşın, bu madde ile ne amaçlanmıştır? "sertifikalandırma" gibi bir yetkiyi meslek mensubu nasıl kullanacaktır. Sertifikalandırma kurumsal bir işlem olup, bunun koşullarını ilgili kurumlar belirler. "Hakemlik, eksperlik, bilirkişilik" gibi hizmetler, CMUY, HUMY ve ilgili yönetmeliklerle koşullara bağlanmıştır.

5/II fıkrada "Birinci fıkrada belirtilen hak ve yetkiler, odaya kayıtlı meslek mensuplarınca kullanılır." denmektedir. Ardından kamuda asli ve sürekli çalışanların üyeliğinin zorunlu olmadığı belirtilmektedir. Bu maddeden kamuda asli ve sürekli çalışanların odaya üye olmaları halinde madde 4 ve 5/I fıkradaki işleri kendi nam ve hesaplarına yapacakları anlaşılmaktadır. Bu fıkra Anayasa‘nın 135. maddesine ve TMMOB Yasası‘nın 33. maddesine aykırıdır.

5. maddenin son fıkrası da yine Anayasa‘nın 135 ve TMMOB yasası‘nın 33. maddesine aykırıdır. Odaların asıl kuruluş amacı, serbest mühendislerin çalışma esaslarını düzenlemek olmasına karşın, bu yetkinin Orman mühendisleri yönünden Çevre ve Orman Bakanlığınca Oda‘nın elinden alınması, Oda‘nın kuruluş gerekçesine aykırı olduğu gibi bu bir vesayet ilişkisi doğurmaktadır.

Madde 6:
Bu maddenin başlığı ile içeriği arasında çelişki vardır.

Bu madde de yine diğer yasalar nazara alınmadan düzenlenmiş bir maddedir. Meslek mensubu olmanın şartları, 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanunu‘nda düzenlenmiştir. 3458 sayılı Yasa ile mühendislik ünvanı kazanmış kişileri yeniden koşula tabi tutmak hukuk tekniği açısından sakattır. 6. maddenin b/2. bendinde "staj amacıyla 2 yıl çalışmış olmak" ibaresi de yerinde değildir. Çünkü mühendislik ünvanını kazanmış kişiyi yeniden staja tabi tutmak olanaklı değildir. Bu düzenleme "iki yıl mesleki pratik yapmış olmak" koşulu şeklinde düzeltilmelidir.

Bu maddenin başlığı serbest çalışmak isteyen orman mühendislerin uzmanlık alanlarında yetkilendirme koşulları olarak düzeltilmelidir.

Bu maddenin (c) bendi tamamen çıkarılmalıdır. Çünkü, yeminli orman mühendisinin yapacağı işler tanımlı olmadığı gibi neye hizmet edeceği de tasarıda açıklanmamıştır.

6/II fıkrası ile amaçlanan da anlaşılamamaktadır. Kamu personel rejimine aykırı olarak düzenlenen bu fıkra çıkarılmalıdır. Kamuda "mühendis" olarak istihdam edilen meslek mensubunun mühendis sıfatıyla çalışması staj olarak kabul edilemez. Mesleki deneyim süresi hep "staj" olarak ifade edilmektedir. Sınav şartının kimlerde aranacağı yine Bakanlığın takdirine bırakılmıştır. Bu yine Oda‘nın yetkisine müdahaledir.

6/III fıkrasında, 7 kişiden oluşan komisyonun 3 üyesi Çevre ve Orman Bakanlığı mensubu iken diğer 4 üyenin seçimi yine Bakanlığın yetkisinde kalmıştır.

6/IV fıkrasında, sınav komisyonu üyeliğine adaylık koşullarının vekomisyonun çalışma esasları ile sınavların yapılma esaslarının Bakanlığıngörüşü alınarak Yönetmelikle düzenleneceği, Yeminli meslek mensupluğusınavının yapılma esaslarının ise tüzükle belirleneceği hükme bağlanmaktadır. Burada da Bakanlığın görüşü esas alınmaktadır.

Madde 7 ve 8 tasarıdan tamamen çıkarılmalı ya da tek madde olarak şu şekilde düzenlenmelidir:
"Tasarının 4. maddesinde sayılan ormancılık faaliyetlerinin yürütülmesinde Orman mühendisleri şirket sıfatıyla hizmet verebilirler. Bu şirketlerin Orman Mühendisleri Odası‘ndan Büro Tescil Belgesi almaları zorunludur. Büroların tesciline ilişkin esaslar Oda tarafından hazırlanacak Yönetmelikle belirlenir."

Bu düzenleme mesleğin ifası açısından daha sağlıklıdır. Çünkü, Madde 8 tamamen serbest muhasebecilik ve mali müşavirlerin yasasından alıntı yapıldığından orman mühendislerine uymamaktadır. Bünye itibariyle uyuşmayan meslek gruplarını özdeşleştirmek hatalıdır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM, TAMAMEN ÇIKARILMALIDIR. BU BÖLÜM YENİ BİR ODA‘NIN TEŞKİLİNİ TARİFLEMEKTEDİR.

Madde 11 ve 12 serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin yapmış oldukları işin doğasından kaynaklanmaktadır. Mali müşavir ve muhasebeciler vergi mükelleflerine hizmet verirler ve onların ticari sırlarına sahiptirler. Bir gerçek ve tüzel kişinin en mahrem bilgileri muhasebe kayıtlarında mevcuttur. Kazanç ve zararlarının kamuoyu ya da 3. kişilerce bilinmesi piyasada rekabet güçlerini etkileyeceğinden bu bilgilerin muhasebelerine bakan meslek mensuplarınca açıklanmamasından doğal bir şey olmasa gerek. Anlaşılamayan, ormancılık faaliyetlerinde gizli kalması gereken nedir ki bu maddelerin bu şekilde düzenlenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Orman Mühendisleri, kamu malı olan orman ve ürünleri konusunda mesleki faaliyette bulunacağına göre kamudan gizlenen nedir? Mühendislik etkinlikleri, bilgi ve beceriyi gerektiren, bireylerin ve toplumun güvenliğini ve sağlığını doğrudan etkileyen uygulamalardır. Bu nedenle yetkili kişiler tarafından ve temel teknik kriterler göz önünde bulundurularak yerine getirilmeleri zorunludur. Mühendislik hizmetlerinin kalitesi yaşamsal bir önem taşımaktadır. Bilimsel ve teknik yönün ağır basması nedeniyle diğer meslek gruplarından ayrılırlar. Mühendisler yönünden yasakları TMMOB Yasası belirlemiştir. Bu nedenle, Çevre ve Orman Bakanlığı‘nın mühendislik etkinlikleri nedeniyle yasak ve kısıt getirmesi Orman Mühendislerinin etkinliklerine müdahaledir. TMMOB Yasasının 2/b bendi Birliğe, meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü tüm teşebbüslerde bulunmayı görev olarak yüklemiştir. Birliğin bu görevini Bakanlığın üstlenmesi, mesleğin gelişimi açısından sakıncalı olduğu gibi, meslek kuruluşlarının varlığına da aykırıdır.

12/son fıkra yine iktibas olduğu için Yasa, içinde çelişki doğurmaktadır. Orman Mühendislerinin uzman oldukları konularda bilirkişilik yapmalarını engelleyen bir yasak olmaması ve tasarının 5. maddesinde bilirkişilik hizmetinin de sayıldığı nazara alınınca bu fıkranın eklektik olduğu hemen göze çarpmaktadır.

Madde 13 gereksiz bir madde olup, tüm meslek mensupları için geçerli olan TCY‘nda düzenlenmiş genel hükümdür.

14. ve 16. madde tamamen çıkarılmalıdır. Böyle bir düzenleme iki başlılık yaratacaktır. Orman Mühendisleri Odası‘nın TMMOB Yasası uyarınca seçimle işbaşına gelmiş Onur Kurulu vardır. Disiplin hükümleri ise TMMOB Yasası‘nın 26. maddesinde ve TMMOB Disiplin Yönetmeliğinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Tasarı Oda iç işleyişine, TMMOB Yasasına ve TMMOB‘ne
müdahale niteliği taşımaktadır.

TMMOB Yasası‘nın 27. maddesi gereği, Oda Disiplin Kurullarınca verilen ağır para cezaları, meslekten geçici uzaklaştırma ve meslekten men cezaları TMMOB Yüksek Onur Kurulu‘nun denetiminden geçmedikçe uygulanamaz. Bu cezaların duyurulması da Birliğin görevi dahilindedir. Disiplin cezalarının iptali yönünde açılan davalar da Birliğe (husumet) yöneltildiğinden disiplin hükümlerinin uygulanması konusunda Birlik yetkilidir. Oda Disiplin Kurullarının çalışma usulleri ve cezalar TMMOB Yasası‘na uygun olarak 10 Temmuz 2002 tarih 24811 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan TMMOB Disiplin Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.

Tasarıda, Disiplin hükümleri aynen korunacak olursa, Çevre ve Orman Bakanlığı Anayasadan almadığı bir yetki kullanmış olacaktır. Bu düzenleme sonucu, Orman Mühendislerine uygulanacak 3 ayrı hukuki rejim ortaya çıkacaktır. Kamuda çalışanlara , kamu personel rejimi, serbest çalışanlara ise anılan tasarı ile TMMOB Yasası uygulanacaktır. Oda‘nın kuruluş gerekçesini sorgulattıran bu hükmün mutlaka ve mutlaka tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.

Madde 21; Odaca şu an uygulanan yönetmelikleri yok sayan bir hükümdür.

Sonuç olarak; yukarıda sunmuş olduğumuz eleştirilerimizin nazara alınarakyasa tasarısının yeniden düzenlenmesini dileriz.

Saygılarımızla,

N.Hakan GENÇ
Genel Sekreter Vekili